Hani söylenti o dur ki; 2004 yılında Lucescu yönetime 'Bildiğiniz birşey varsa söyleyin de biz de bilelim. Boşuna uğraşmayalım' demiş.

O şampiyonluk elimizden zorla alınırken, ben sanki aynı havayı seziyorum. Ha o zaman verilecek takım belliydi, şimdi arkasına siyasi gücü almış takıma mı yada para olarak sonsuz üstün olan takıma mı yoksa bürokratik işlerin katakullilerin babasına mı oynanıyor bilmiyorum da bunların hepsinin tek rakibi olan bize karşı bir şeyler olduğu açık. 

Kapalı kapıların ardını bilmem, belki hüsnü kuruntu bizimkiler de bu tip bir durum varsa, yönetimi ve başkanı anlarım. Yalandan çıkar konuşurlar, iki yerli yersiz bağırırlar ama arkadan gerçek işlerini salarlar, doğru yapmazlar.

Kendilerine verilen mesajı uygularlar.

Son yazımdan bir parça, bu giriş kısmı. Bakın Emre Kocadağ ne dedi dün; "Hakemler bu kabul etmek lazım, yapacak bir şey yok".

Yani yönetici, 'Benim yapacak bir şeyim yok' diyor aynı bizim gibi yani. Buradan anladığım; taraftarın bir farkı yok halihazırdaki yönetimden.

Ya da başka deyişle yönetim olaylara taraftar. Başkanımız sayın Çebi’nin ileride Trabzonspor’a başkan olmak gibi bir hayalim var dediği (adı Bordo Mavi idi sanırım) kulüp dergisi röportajı gerçekle örtüşmedi ama onları şampiyon yapmak için gerekli desteği veren bir camia olduk hamdolsun. 

Şenol Güneş’e de böyle kıyağımız olmuştu 2010-11 sezonunda.

Şenol hoca da cezalı olduğu için oturduğu şeref tribünün de tüm Beşiktaşlıların anasının avradının halini hatrını sorduğunu çok iyi bilirim son dakika golü sevincinde. Tıpkı Uğurcan’nın yaptığı gibi.

Bakın yukarıda yine geçen hafta yazdığım gibi bu sene şampiyonu siyasi gücü arkasına alan belirleyecek burası belli oldu. 

Yönetim vazgeçtikten sonra benim senin bu işin peşinden gitmemiz boş yapmak olur. Zaten şampiyon da ön eleme oynayacak varsın 1 tane de fazla oynayalım Şampiyonlar Ligi için. Bu yüzden benim bundan sonraki nacizane hedefim en namuslu koltuk olarak gördüğüm 2. lik koltuğudur.

Şimdi bazılarınız homurdanacak; 'Biz ikincilik falan hedeflemeyiz Beşiktaş’ız falan diyecek. Ben de diyorum ki; yok o iş öyle değil. Her maç 1 den fazla penaltın ve buz gibi gollerin verilmiyor sezon başından beri. Dün akşam dahil toplam 15 puanın gasp edildi. Hala şampiyonluktan bahsedersen devam edecekler.

Yukarıda laf soktuk ama belki de Beşikaş Yönetimi, büyük oyunu gördü tamam yeter vurmayın biz yokuz artık demek istedi bu açıklama ile!

Yahu valla durdukça, düşündükçe, yazdıkça deliriyoruz.

En iyisi geçelim dünkü ameliyata ve oradan takımın durumuna.

3 penaltı verilmedi. 1 Vida’ya yapılan itme hareketi. 2 Ghezzal’e Berat’ın yaptığı.

Bu posizyonda çok bilenler ayağına basmadı falan diyor ama gerçek operasyon devamında. Berat’ın dizini kaldırıp Ghezzal’in dizine takması...

3. penaltı ise (ve bence en penaltısı son pozisyon) aralarında sıkışan topun ardından Serkan’nın haksız bir şekilde arkasından aldığı hızla karşısındaki N'Koudou’ya çarpması. 

Fizikte  her cisim arasında kütle çekim kuvveti vardır denir, buradakileri cisim olarak kabul etsek biri hızla diğerini kırıyor bu kadar basit herşey. Yani pozisyon fizik, kimya, biyoloji, matematik, Türkçe, tarih, coğrafya vs. gibi derslerde penaltı ama bir tek ahlak dersinde değil. Çünkü bu sistemin aktörlerinin hiçbiri ahlaklı değil, dahası hiçbiri çevik, hiçbiri sporcu değil.

Gelelim takıma. Şenol Güneş bir Çin seyahati mırıldanması, nazı vardı hatırlayın. Bütün sene turşu satan suratını çektik. Sergen hoca da imza nazı ile başladı seneye. Toparlayamıyor takımı bir türlü. Sene başından beri oynattığı futbol kötü hatta çok kötü.

Bakmayın dün bütün yorumcuların 'Beşiktaş iyi oynadı' dediğine, onların hoşuna gidiyor çünkü bu oyun. Çünkü sonucu yok. Golü yok pozisyonu yok. Takımın tutanı yok atanı şimdilik hiç yok. Josef - Pjanıc – Alex orta sahası işlemiyor. Ne oyunu tutabiliyor ne de poziyon yaratabiliyor bu orta saha. Verilmeyen penaltılardan bağımsız, takım dün 70’den sonra oynadığı oyun ile mağlubiyeti haketti.

Takım düzelir mi bilmem. Hocanın bilgisi, çalışkanlığı, iletişim becerileri bu takımı ayağa kaldırmaya yeterli mi göreceğiz.

Sergen hocanın işine odaklanması ne ölçüde olacak bu önemli ama hem kendsinin hem de yönetiminin hocanın etrafındaki (Teknik heyeti kastetmiyorum) insanları gözden geçirmesi zorunludur. Uyarı ise uyarı temizlik ise temizlik yapılmalı. Yönetim demişken (varsa eğer) ŞL hedefi için takımın ayağa kalkması ve Ocak ayında saha içini ve özellikle kulubeyi güçlendirmesi şart.

Takımda şu anda sallasan gönderilecek 7-8 oyuncu var.

Hadi onların hepsini Ocak’ta gönderemezsin bazıları yaz ayına kalır ama senin acil 4-5 yeni transfere ihtiyaç duyduğun gerçeğini değiştirmez bu.

Bülent BİLİRGEN /   Duhuliye.com