Çebi, "Öncelikle milletimizin, hepimizin başı sağ olsun. Yaralılara acil şifalar diliyorum. İnşallah ölü sayısının artmayacağı bir sürece gireriz. Herkesin çok el birliğiyle mücadele ettiği bir süreç yaşıyoruz. Zaten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsinde zor günde yardımlaşma var. Bu örf, adetlerimizde de var. Herkes tabii ki koşturuyor, herkes bir şeyler yapıyor. Yaptığı şeyler herkesin çok kıymetli. Bu işin azı veya çoğu olmaz. Mühim olan yapmaya niyetlenmek, gönülden yapmak. Stadımızın çok merkezi bir yerde olmasının da özelliği herhalde var. Camiaya çağrıda bulunduk. Tüm kamuoyuna çağrıda bulunduk. Yardımları toplayacağız, bunları organize bir şekilde gerektiği yerlere ulaştıracağız diye. Bunun karşılığında inanılmaz bir yoğunluk var. Vatandaşların getirip, yardım etmenin dışında paketlemeye katılması, kolilemesi, saatlerce burada kalanlar var. Taraftardan çok gurur duydum. Genç çocuklardan çok ümit duydum ülkem adına. Çok mutlu oldum. Ülkem adına çok ümitliyim. Bu çocukların bu kadar yardımsever olması, bir şeyler yapmak için buralara kadar gelmesi... Sporun kardeşlik olduğunu ifade etmek istiyorum, bugüne kadar bunlar laf olsun diye söylenmiş. O gün içeriye bir girdim, şok oldum. Sarı-lacivert formalı bir kardeşim, çok da güzel bir çocuktu. Hemen arkasından Galatasaray formalı bir kardeşim geldi. İkisi Beşiktaşlı çocukların arasında yardım ediyordu. Çok mutlu oldum dedim, hatta fotoğraf da çektirdim. Kardeşlik bu. Biz 90 dakika sahada mücadele etmeliyiz, onun dışında birbirimizi sevmeliyiz, saymalıyız. Sportif faaliyetlerin 90 dakikada bitmesi gerekirken, maçlar bittikten sonra belki birkaç saat keyfi, acısı çekilebilir ama saatlerce, günlerce, medyada kırıcı kelimeler, artık bu işleri bırakalım. Her şerden bir hayır çıkartmak lazım." dedi.

Ahmet Nur Çebi, sözlerine, "Yardımlar çok fazla oraya gidiyor. Oraya bazı insanlar gidiyorlar. Tabii ki gidip bir şey yapmayı istediklerini biliyorum ama zarar verildiğini söyleyenler var. İnsanlara da engel olmamak lazım. İsteyebilirsiniz ama zarar vereceğinizi hissettiğiniz anda gitmemiz gerekiyor. İsteklerini bir kenara iteceksiniz." diye devam etti.

Siyah-beyazlı ekibin başkanı, "Tabii ki başlangıçta zorluklar olur. Koordineli olunamadı anladığım kadarıyla, bu sebeple herkesin bir şöyle bir arkasına yaslanıp, toplanan oraya göndermek yerine, belki de çok ilgili arkadaşlara göndermelerinde fayda var. Beşiktaş'ın dernekleri var, sıkıntıya düşmüş, depremden etkilenmiş derneklerin başkanları var. Onlara bir şeyler ulaştırmak istiyorum. Onlar biraz emek verecekler. Gerçek ihtiyaç sahiplerini bulacaklar. Bugün de bununla ilgili bir yönetim kurulu toplantısı yapacağız. Şu andan itibaren aciliyet değişmiştir, konteyner, tuvalet, hijyen malzemesi gerekiyor. Kamuoyuna da söylemek istiyorum, artık ağırlıklı olarak bu saydıklarıma yöneltmesi lazım. İlk öncelik enkazların altını çıkartmak, hayatta kalmaktır ama o süreç bu saatten sonra çok fazla olmayacaktır. Bu saatten sonra ayakta kalan insanlarımızın çektiği acılara yardım etmemiz gerekiyor. İş makinesi, ilk işin önceliğiydi. Onu yardımseverler hiç düşünmeden başka türlü hareket etti. Bu saatten itibaren biraz arkaya yaslanıp gerekli yerlere bunları nasıl ulaştırabiliriz moduna geçmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Ahmet Nur Çebi, "Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya iki şey yapmayı gerektiriyor. Bir, ev yapanların, inşaat yapanların, bu depremin bu ülkede olacağını bilmesi gerekiyor. Bunu şansa bırakamayız. Bu saatten itibaren herkes suçludur. Bu binalara 9 depremine göre yapmayan herkes suçludur. Bu saat itibariyle yapılması gereken inşaatlara önem vereceğiz. İkincisi de; toparlanamıyorsunuz deprem olunca. Şu anda yapılması gereken, Adıyaman şehrinin dışında hazır bekleyecek. Her şehrin dışında olacak. Konteynerler olacak, içinde yataklar olacak. Her şeyi hazırlamamız lazım. Olduğu günün bir saat sonra insanlar buralara yerleşebilmeli." sözlerini sarf etti.

Ahmet Nur Çebi, son olarak, "İyi organize olduk. Ama 24, 72 saat bile çok. Hükümetin, devlet politikasının her 80 vilayetin dışında muhteşem hazırlanmış binlerce konteyner hazır bekleyecek. Belki 50 sene kullanmayacaksınız. İçindekileri de değiştireceksiniz. Bu millet, bu coğrafyada yaşıyorsa bu şekilde önlem alınması lazım. Bu bir hizmet yarışı değil, mecburiyet. Bu işlerden ders çıkarıp akıllanmamız lazım. Bundan sonra ne yapacağımızı konuşmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.