Şenol hoca mutlaka maçı kafasında oynamıştır. İlk 11'de kim oynar, hamle oyuncuları ne zaman dahil olur oyuna, taktiğini planını enine boyuna hazırlamıştır illa ki... Biz de taraftar olarak, Şenol hocanın bu maç için hayal gücünü merak ediyorduk milli maç arasından beri... Arka taraf aşağı yukarı belliydi zaten. Atanımız, tutanımız da iyiydi. Ve bütün iş orta sahadaydı? Marjinal bir orta saha yapar mıydı? Yapmadı. Kazanan kadroyu bozmadı. Ve maç başladı, hadi hayırlısı...

İlk 10 dakikada kayıtlara alacağımız tek şey Talha'nın aşırı telaşlı ve şanssız oluşuydu... Telaşlı hali neyse de sakatlanıp çıkışı üzdü hepimizi... Sanki evin interneti çok düşükmüş de film seyrederken ha bire yayın kesiliyormuş gibi maç izliyorduk... Boyuna oyun duruyordu zira... Yere düşen kalkmıyordu... Oyun dingin, oyun vasattı... Bireysel hatalardan bir karşı karşıya yedik ki Mert'i ilk gördüğüm yerde öpeceğim... Ha Şenol hoca her defasında bomboş kalan orta sahaya ne gözle bakıyor bilmiyorum...

35'ten sonra aslında 32'den başlayan Mert Hakan Yandaş'ın hakem üzerine baskısı meyvesini verdi... Zaten haftalardır forma giyemeyen Mert Hakan denen vatandaşı bunun için koymuşlar 11'e... Klasik bir Kadıköy senaryosu ile penaltı kazandı F.Bahçe... Tabii ben önce defansıma kızarım ama penaltı ile alakası olmayan bir pozisyonda düdük çalan Halil Umut Meler daha şimdiden damgasını vurdu geceye... Yazık kere yazık... Halil Umut efendinin ikili mücadeleye giren her Beşiktaşlı oyuncuya sarı kart göstermesi ve oyun direncini düşürmeye çalışması gözlerden kaçmadı...

İkinci yarı Aboubakar'ın ilk yarıda karşı karşıya atamadığı pozisyonun aynısıyla başladı... Bu sefer Cenk solda bomboştu atamadı ve harbi ayıp etti... Sonra dönen topta yine penaltı yedik, Welinton kızardı ve Valencia topu dışarı attı... İnanılmaz hatalarla oynadığımız kesindi ama F.Bahçe bizden iyi değildi... Şapkayı iki dakika önümüze koyup ne yapmamız lazım diye düşünsek gol atacağız... Öyle bir maç yani...

Gedson çıkıp Necip oyuna girdiğinde Redmond köşede bir şeyler deniyordu. Kaldırdı kafasını, ayağının içiyle altı pasın üstüne bıraktı. Cengo öyle çabuk geldi ki oraya, ön direkten arka direğe nefis bıraktı... 1-1... On kişiydik mon kişiydik ama dalga dalga geliyorduk. Hayal gücünden bahsederken hayal ettiğimiz Redmond bizim yarı sahadan bir ince daha bıraktı araya... Cenk'in önüne... Aman aman aman.... Cenk meğerse bu geceyi bekliyormuş 1-2... Hayallerim gecelerden güzel diyordum, vardı bir hayalim. Giriş yazısı ondan hayal gücüne bağlıydı...

Redmond'dan çok şey bekliyordum. Topu orta sahadan aldığında kimseye verme diye bağırdım. "At gel" diye bağırırdık biz halı saha maçlarında! Öyle yaptı Redmond... Breh breh breh... Attı geldi 1-3... Demek ki neymiş ? İnanırsan başarırmışsın... Dört olmuş beş olmuş umurunda değil, üzerindeki forma bir kere 1-0 galip çıkıyor maça... Hakkını verene, hakkını veririz... Helal olsun hepinize.... Redmond maçın içinden geçti ona ayrı bir parantez açalım. Şimdi sıra yönetimde. Alın 5 puanı, başlasın şampiyonluk yürüyüşü...

Alen MARKARYAN / Akşam