Ankaragücü-Beşiktaş karşılaşmasından kareler...

Amerikan futbolunun en meşhur koçlarından Vince Lombardi şöyle der: “Kazanmak alışkanlıktır. Ne yazık ki kaybetmek de öyle.” Bayer Leverkusen, nasıl kaybetmemeye alışmış ve her maçın son dakikalarında bir tepki gösterip puanı ya da galibiyeti koparıyorsa, Beşiktaş bir o kadar puan kaybetmeye alıştı bu sezon. (Engin Kehale | Hürriyet)

Beşiktaş için Türkiye Kupası hiç bu kadar önemli olmamıştı! Birinci sınıf bir teknik adam getireceksin, Avrupa vitrinine ihtiyaç var. Kaliteli transferler yapacaksın, Avrupa arenası önemli! Ay-Yıldızlı bayrağı dalgalandırmanın ve armayı Avrupa'ya taşımanın değerinden bahsetmiyorum bile... Özetle Avrupa'ya açılan en güçlü ve kolay kapı Ziraat Türkiye Kupası… Beşiktaş dün Başkent'te Ankaragücü maçına bu motivasyonla çıktı. Aldığı beraberlik, rövanş için kötü bir sonuç değil. Üstelik ilk 25 dakikada Umut Meraş'ın hatasıyla Ali Sowe'un kaçırdığı iki pozisyon düşünüldüğünde iyi sonuç da denilebilir. (Fatih Doğan | Sabah)

Ankaragücü-Beşiktaş maçını izlerken siyah-beyazlı takım adına zihnimi aydınlatan bir tane pozisyon göremedim. Ankaragücü'nün ise bir elin parmaklarından fazlaydı… Biraz becerikli olsalar, ilk müsabakadan iyi bir sonuç alıp rövanş için avantajlı konuma geçebilirlerdi. Lig maçında Beşiktaş, huzuru adına sahaya çıkmış, çok parlak bir oyun ortaya koymasa da taraftarının önünde kazanmıştı. Dün gece Eryaman'da gol yememeyi birinci prensip edinen, tempoyu yükseltmeyen, rakibini uyutmaya çalışan bir Beşiktaş izledik. Serdar Topraktepe'ye hak verebiliriz, rövanşı düşünüyor. "İstanbul'daki maça beraberlikle gidersem, benim için iyidir" diye belli ki plan yapmış. Koca bir sezonu boşa harcayıp devamlı teknik adam değiştiren, ilk 11'i iki-üç maç üst üste aynı olmayan, hiçbir şeyinde istikrar sağlayamayan bir kulüp Beşiktaş. (Murat Özbostan | Sabah)

Takım ne yaptığının farkında, ne oynadığını bilir hale geldi. Gedson'un ve Al- Musrati'nin çok önemli katkılarını gördük. Masuaku'nun da tekrar oynayabilir hale gelmiş olması, Beşiktaş'a o kanatta önemli bir hareket getirdi. Takımın psikolojisinin yerine oturmaya başlamış olması, oyuncuları da çok rahatlattı. Performanslarını olması gerektiği gibi sahaya yansıtmaya çalışan iradeler, takım içinde artmaya başladı. Bu oyuncuların birçoğunun aslında Beşiktaş adına ciddi değerler taşıdığını önümüzdeki günlerde ve turlarda göreceğimizi düşünüyorum. (Ali Gültiken | Sabah)

Beşiktaşlı futbolcular da bireysel çözülme var. Kaptan Necip ve kaleci Mert hariç, her biri abuk subuk işler peşinde. Konsantrasyonu dağılmış oyuncular o kadar dalgın ki, bir kaç kez topu rakibe atanını gördüm; doğru dürüst şut atanını görmedim. Zaten şut atmayı bırakın, kendi yarı sahalarından çıkıp rakip ceza alanında gol arayanı da pek azdı.  Muleka, Gedson, Musrati, Muçi, Rashica, Umut... Galiba takımın yarısından fazlasını saydık. Sonradan girip çıkanlarla birlikte tablo hiç de değişmedi. Asıl hayalkırıklığı şutsuz Cenk Tosun ile Aboubakar oldular. Bu bireysel gerileme takımı dağılma ya da çökme noktasına taşımış. Şimdilik ancak Serdar Topraktepe ve taraftar enerjisi ile ayakta kalabilirler. Onların baba ocağı Dolmabahçe Stadı. (Attila Gökçe | Sabah)

Spor yazarları, Ankaragücü - Beşiktaş maçını değerlendirdi: Dün akşam bir defa daha, Beşiktaş’ın alışılmış çaresizliğini izledik