Ne zamandır yazacağım fırsat olmuyor... Yahu arkadaş bu Antalya Stadı'ndaki deplasman taraftarına ayrılan bölüm nedir? Ne o öyle kat kat üçe ayrılmış? Zannedersin Puket Adaları'nda tripleks villa!!! Bir de üstüne tribünlerin sahaya bakan tarafını cam/mika/naylon karışımı maddeyle kapamışlar... İstersen ejderha ol, hava... Ne bağırırsan bağır sesin çıkmıyor... Birine bir şey oldu "ambulans" diye bağıracaksın hikaye... Sevgili Antalyalı yöneticiler, Amacınız nedir? Bu eylemle ne yapmak istemektesiniz? Federasyon ne yapar? Deplasmana taraftar davet ediyorsanız, insanlara niye eziyet ediyorsunuz? Hem sonra parasını ödediğim bir maçta benim tuttuğum takımı desteklememi nasıl engellersiniz. Hukukçulara soruyorum, bu suç değil midir? Sırf Beşiktaş taraftarı için demiyorum. Fenerliler de gidiyor oraya G.Saraylılar da... Trabzon'da... Zamanında Göztepe'si Ankara'sı ve sayamadıklarım... Yöneticilerin hepsine sesleniyorum. Bu çağ dışı uygulamaya şerh koyun. Taraftarınızın haklarını koruyun. Milyonlarca dolar harcayıp kurduğunuz takımın desteklenmesini engellemek ne demektir? Lütfen camialarınızın haklarını korumakla mükellef olduğunuzu unutmayın. İvedilikle bu konuyu çözün lütfen... 10 frikik 20 dakika! ÇOĞU maçta aklıma takılıyor da, Mağlupken daha bir depreşti... Cumartesi günü oynadığımız Antalya maçının ikinci yarısının başında, üst üste kazandığımız faul atışlarından bahsediyorum... Yere düşmemiz yerden kalkmamız, hakemin boyayla çizgiyi çekmesi, barajı kurması, atışı kullanmamız tam iki dakika! Bir dakika sonra bir daha aynısı oldu etti mi dört dakika. İkinci yarı başı tam hızlanmışız caaartt el freni! Nedir abi bu böyle? Hakemler de çanak tutuyor bu işe?! Orada oyalanırken kamera çekecek ya meşhur olacaklar!!! Düşünsenize 10 frikik olsa 20 dakika. Neymiş? Hakem baraj kuracakmış. Sevgili UEFA, Gelin taraftarla el ele verin kuralı değiştirin. Bitsin bu hayasızca koşu! Deyin ki hakemlerinize Bundan saha içinde oyun durduğunda aynı basketbolda ki gibi, Kronometreyi durdurun... Oynasınlar bir maçı 120-130 dakika da akılları başlarına gelsin 500 senelik ahşap ev gibi!!! Benim rahmetli, "Saçlarına jöle sürüp briyantinle yapıştıracağına ayağındaki ayakkabının topuğunu yaptır önce boyasız kalmış boya vur" derdi... Sanıyorsun ki suratına bakıyor insanlar. Halbuki herkes önce ayağına, yaptığın işe bakar. Öyle değil mi! Cumartesi bizim maçı yöneten Mete Kalkavan'ın da maşallah saçlar lüle lüle, uzatmış özen göstermiş. Lakin hakemliği anıtlar kurulunda tarihi eser kapsamındaki 500 senelik ahşap evler gibi... Dökülüyor resmen!!!!! Vermediği penaltıyı akşam eve gittiğinde aynaya bakıp kendine sorsun. Bakalım ne diyecek? Aboubakar'a vermediği penaltıdan bir dakika önce aynı adama orta sahada verdiği faul var. Vermediğinde, verdiğinin yüz katı fazla temas var... Fernando'ya kırmızı kartı falan saymıyorum bile, bizden olsun... Hadi Mete futbol cahili, VAR'da ki? Müdahale etmiyorsa, çağırmıyorsa, futbol katili!!! Şu 32 blok mevzu Federasyon, Beşiktaş'a G.Saray maçından mütevellit, yapılan tezahüratlar nedeniyle tam 32 bloğa ceza kesmiş... Daha önce de yazdım, biz bu 32 blok mevzusuna 32 dişimizle güleriz diye... İçinde 32 olan bir meselemiz daha var bu statta ama onun konumuzla alakası yok. O direkt Beşiktaş sevgisiyle ilintili... Siz anlamazsınız yani!!! Gelelim şu 32 blok ceza mevzusuna... Tamam anladık Beşiktaş'ı sevmiyorsunuz. Biz de sizi sevmiyoruz sıkıntı yok yani... Lakin değil 32 blok, Serencebey'den Cihannuma'ya, Abbasağa'dan Tuzbaba'ya, Vişnezade'den Yıldız'a, Barbaros meydanından Akaraetler'e, Ağaçlıyol'dan Mısırlıbahçe'ye, Kim yürümüşse maça giderken, ceza vermezseniz hatırımız kalır... Tamam eyvallah kuralları uygulayın iyi de, Maçın atmosferine göre, önemine binaen, İçinde bulundurduğu coşku, rövanş, hırs ve bunlara dayalı rekabet unsurları ön plandayken, insiyatif denen olgu devreye girer. Göz yumma, alttan alma babacan tavır tavan yapar... Bir ceza eylemi uygulanırken bir sürü arguman göz önünde bulundurulur... Biz mi öğreteceğiz bunları size... Spor ruhu ve onu destekleyen tribün kültürüne o kadar uzaksınız ki Bizde neler istiyoruz sizden!!!! Alen MARKARYAN / Akşam