Çaresizliği paylaşırken genelde karşımızdakine destek olmak için kullanılırız. Kişi yaşama veda edene dek onun iyileşeceği umudunu yitirmemek adına… Beşiktaş için de "çıkmadık candan umut kesilmez" yaklaşımında bulunabilir miyiz? Sizce Beşiktaş için hala "umut" var mı? İster kabul edin ister etmeyin, Beşiktaş için umut, Şenol Güneş’in yeniden takımın başına geçtiği gün yitmişti. Bunu epey önceden ve sıkça yinelediğim için de adım "Şenol Güneş düşmanına" çıktı lakin ben tanıklık edeceklerimizden kuşku duymadığım için üzerinde durmadım. Zira Şenol Güneş’in ne Beşiktaş’a verebileceği bir şey vardı ne de futbolcuların gelişimlerine katkı sağlayabilecek bilgi birikimi. Şenol Güneş, Ahmet Nur Çebi’nin "Karadeniz Dayanışması" ile takımın başına getirdiği çağın gerisinde kalmış bir teknik adamdan ibaretti. Bu nedenle de kendisinin önüne geçme olanağı olmayan Burak Yılmaz’ı yardımcısı yaptı. Bilgi ve birikimi sınırlı, vizyonsuz kişilerin genelde politikası budur. İkinci adam hiçbir zaman ‘esas’ adam için potansiyel tehlike olmamalı!

Beşiktaş için hala "umut" var mı? Tabii ki var... Bakmayın siz İnönü Stadı’nda Bodo’dan basit goller yiyen Beşiktaş’a… Sevilen, sayılan, kendisini geliştirmiş bir teknik adam, bu takımı kısa sürede kendine getirir. Doğru oyuncu tercihleri yapabilme yetisine sahip ve oyuncular ile iyi anlaşan teknik direktör Beşiktaş’ın öncelikli gereksinimi. Bir de "reklam peşinde koşmayan" Beşiktaş’ın değerlerini bilen bir başkan elbette!..

Vincent Aboubakar’ın ısınırken sakatlanması Eric Bailly’nin de sürpriz şekilde erkenden kenara alınma zorunluluğu maçın kaderini değiştirdi tartışmasız. Zaten Eric Bailly oyundan çıkınca Bodo’nun Kamerunlu futbolcusu Faris Moumbagna şablon iki gol kaydetti, Beşiktaş savunma elemanlarının izlencesinde. Oyuna sonradan dahil olan Tayfur Bingöl aradaki farkı bire indiren golü attı ve Beşiktaş biraz hareketlendi.

Ancak sadece spor basının şişirdiği "kolay golcü" Cenk Tosun ile Beşiktaş’ın gol ya da goller bulma olasılığı yoktu. Bu nedenle de devreye Jackson Muleka girdi ama o da son vuruşlarda bekleneni yapamadı. Ancak sahada "forvet" olarak dolanan Cenk Tosun’dan çok daha iyi oynadı, üstüne üstlük kendisine pozisyon yarattı. Sanırım maçın el ilginç detaylarından birisi de ikinci sarı kartla oyun dışında kalan Necip Uysal’ı tribünlerin alkışlaması oldu. Tribündekiler Necip Uysal’a takımını bir kişi eksik bıraktığı için kızmadılar aksine sahada çok çabaladığı için destek çıktılar… Sonuçta beklendiği gibi Beşiktaş konuk Bodo’ya 2-1 yenildi ve Avrupa defteri bir kez daha erkenden kapandı.

Kısası; 41 yaşındaki Atiba Hutchinson yarın gelse bu Beşiktaş’ta zorlanmadan oynar. Ahmet Nur Çebi’ye vedasından önce son soru! Burak Yılmaz’ın bu takımın başında ne işi var? Yaşamında daha önce teknik direktörlük mü yaptı? Alt yapıda görev yapan Beşiktaş’ın çocuğu Halim Okta’nın futbol bilgisi hakkında fikriniz mevcut mu? Olmadığından eminim, olsa takımı yeni teknik direktör belli olana kadar Burak Yılmaz yerine Halim Okta’ya teslim ederdiniz. Zaten Ahmet Nur Çebi ve çevresindekilerin sorunu da bu. Bilgi sahibi değiller ama fikirleri muhteşem!

Asena ÖZKAN / T24