Attila Gökçe'nin yazısı şu şekilde;

"Ankara’da, Cumhuriyet’in başkentinde en üst düzeyde ( Süper Lig ) bir maç oynanıyor: Ankaragücü-Beşiktaş… Artılarıyla 90 dakika tamamlanıp hakemler ve sporcular çıkışa geçtiği sırada, tel örgüyle sınırlı dört metre yüksekteki tribünden atlayarak sahaya giren ve inanılmaz bir hızla, tek başına hakem ve Beşiktaşlı futbolculara ulaşan Berkay Ö., Cenk Tosun ve Salih Uçan’a “uçan tekme” ile darbe indirmek istiyor. Şans eseri iki futbolcunun duruşları, darbenin şiddetini önlüyor.

Filmin koptuğu nokta: Sakatlık sonrası ilk maçına çıkan Josef de Souza, Berkay Ö.’ye müdahale ediyor. Vuruyor mu, belli değil. Ama ona arkadan sarılıp gruptan ayırarak “fiili saldırıyı” sonlandırdığını hepimiz biliyoruz.Mete Kalkavan’ın kırmızı kartı…Evet, futbolcuların saha içinde rakip oyunculara, antrenörlere görevlilere, saha içine girmiş görevli-görevsiz seyircilere fiziksel müdahalede bulunması, vurması gibi hallerde hakemin kırmızı kartla söz konusu oyuncuya müsabakadan ihraç işlemi uygulaması gerekiyor. Mete Kalkavan’ın kırmızı kartında böyle bir dayanak var.İşte kıyametin koptuğu nokta!Oyun kurallarına, disiplin talimatına göre “kırmızı kart” zorunlu bir karar olarak görünüyor.

Hukuk açısından sakıncalı bir durum yok. Bu eylemin de arkadaşlarını korumaya çalışan Souza için en az üç hafta cezayı gerektirdiğini biliyoruz. Saha içinde agresyonun, sonrasında popülist eyyamcı tavırların da geçerli olabileceğini gördük. Kitaba dönerek… Cezanın affı ya da iptali mümkün değil.

FIFA uygulamalarına göre ancak “şahısta yanlışlık” varsa ceza söz konusu olamaz. Ankara’da böyle bir durum yok.Yine de düşünülmesi gereken ayrıntılar var: Kanı kaynayan, alkollü olduğunu söyleyen o delikanlı tribünden sahaya atladığında resmi (polis) ve özel güvenlik görevlileri kovaladı mı? TV yayınında göremedim. Ama failin, kovalanmış olsa bile yakalanamadığını hepimiz biliyoruz.“Spor alanlarında ciddi güvenlik zaafiyeti var!”Bu sözler bana ait değil… Futbol ve güvenlik konusunda uzman bir dostumun ifadesi. Ek olarak şunu da söylemeliyim: Bir yerde ortalık karıştı mı? Bazen ilk kaybolanlar özel güvenlik elemanları oluyor. O arkadaşlar kendilerini güvende hissetmiyor. Yasal boşluklar var. Uzmanlar böyle söylüyor. Bu boşlukların giderilmesi gerekiyor.

Josef de Souza olayında katı talimatla hüküm verecek olan hukuk, vicdanla karşı karşıya geliyor. Vicdanın yaptırım gücü yok. Eli mecbur PFDK cezayı kesecek. Tahkim Kurulu’nun ortadaki yanlışlığı ve haksızlığı göre göre cezayı iptal etme lüksü de yok. Erteleme de yok. Tahkim sadece indirim yapabilir. Cezayı iptal etmek gibi bir karar çıkarsa futbolda yeni bir “arka kapı” sorunu çıkar ki o kapıyı kimse kapatamaz.Ankara’daki maç bize şunu gösterdi: Yasa, talimat, yönetmelik tamam… Vicdan kadro dışı!

Gözlemciler “haksız” derse

Ankaragücü-Beşiktaş maçının hakemi Mete Kalkavan uzmanlara göre, kırmızı kartı gösterirken çok çabuk davrandı. Her kırımızı kart gerektiren durumda müdahale edebilecek olan VAR saha içindeki olayda da hakemi uyarabilirdi. Kalkavan böyle bir uyarı beklemedi.Maçın saha içindeki gözlemcisi Hamza Işın.

TV başındaki gözlemci de Ünsal Çimen. Raporlarında kuşkusuz kırmızı karta da değinecekler. Hakemin kararlarında haksız olup olmadığı biçiminde sorular var. Hepsi de yanıtlanmak zorunda. Kırmızı kart kararında rapor “Hakem haksız” hükmü ile sonlanıyorsa, o hakemin üç haftaya kadar dinlendirilmesi gerekiyor.Peki cezalı futbolcu? O yandığıyla kalıyor!

Attila Gökçe / Milliyet