Herkes şokta ve şaşkınlık içinde. Yakın arkadaşlarımız Hasan Bey ile beni bir araya getirmek isteyen bazı ortak dostlarımıza, bunun olmasının bazı sakıncaları ve kaygılarımız olduğunu iki yıl önce dile getirmiştik. İsimlerini vermeye gerek yok, ama onlar kendilerini biliyor. Benim açımdan çok büyük bir sürpriz olmasa da, bu kadar çabuk ve hızlı, "Hollywood" filmlerindeki gibi bir aksiyonun olacağını tahmin etmemiştim.
İki yılı aşkın süredir takip ettiğim ve olacakları fark ettiğim bir duruma rağmen, ben de şaşkınlık içindeyim. Özellikle Samet Aybaba'nın yaptığı basın toplantısında anlattıkları... Biz onları yaklaşık ilk transfer dönemi başladığından beri konuşuyoruz. Özellikle alacakları iki oyuncu konusunda ben de uyarmıştım. Bu oyuncular Mendes'in oyuncularıydı ve kendisine "Hasan Bey, sakın Mendes’le çalışma, Beşiktaş’a ihanet edersin," demiştim, çünkü Mendes büyük bir dolandırıcılık yapıp Beşiktaş’a büyük zararlar verip, uluslararası platformlarda medya kuruluşlarında Beşiktaş’ı manşetlere taşıyıp rezil etmişti. Dolayısıyla, bu yaşananlardan sonra Mendes’e gitmek, büyük sakıncalı bir durumdu. Gördüğümüz, bizim kaygılarımızın getirdiği yerde, Samet Aybaba’nın söyledikleriyle örtüşüyor. Bunun için sıcağı sıcağına bir şeyler konuşmak zor, ama bunun için duhuliye.com uygun bir platform. Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk’e şunları söylemek isterim:
Samet Aybaba'nın açıklamalardan sonra hemen bir dava açılıp ödemelerin durdurulması ve hukuki sürecin başlatılması lazım. Yapılan tüm transferlerde yurt dışına para çıkışlarının muvazaalı hale geldiği ve dava açılarak durdurulmasına başlanması lazım. Tevfik Yamantürk’ün bu kurumları göreve davet edip muvazaalı ticaret kapsamına alıp, Samet Aybaba’nın dedikleri çok net ve sahte imza olayı var. Yurt dışına yapılacak servet transferinin bazı futbolcular örneği: Al Musrati, 50 milyon dolar transfer tahtası görmemiş, hatta bir fazlasını söylemek gerekirse, şu anda geçtiğimiz haftalarda Guimarães kulübü'nün başkanı Musrati’ye işlem yapan kulüplerden bir tanesidir. Diğeri de satın aldığımız Braga kulübü’dür ve Mendes’in gizli sahip olduğu bir başka kulüptür. Onun başkanı Antonio Salvador, 5 yıl hapis cezası aldı, Guimarães kulübünün başkanıyla birlikte. Braga kulübünün %20’si de Bruno Mendes’in Hasan Bey’in Beymen’deki patronu olan Katarlı sermayesi Al Nassr’a satıldı. Dolayısıyla oradaki ticarette, eğer rahicinin üstündeyse (ki bana göre öyle), bir komisyon kurulup bir rahiç bedel tespit edilip, bonservis ödeme paralarının durdurulması lazım.
Muvazaalı bir satış olduğunun emareleri ve itirafları vardır. O dönemin görevlileri tarafından itiraz edilmiştir. Şahitleri vardır ve bu bonservis ödeme bedellerinin durdurulup mahkeme kararıyla da tespit edilip, Beşiktaş’ın kasasındaki son bir kuruşa kadar sahip çıkacak politikayı Divan Başkanı’nın hemen başlatmasını bekliyorum ve talep ediyorum.
Samet Aybaba’nın imzasının sahte olarak işlem yapılması, ayrıca kulübün kurumsal olarak bu işlemler hakkında suç duyurusunda bulunmasını gerektirir. Samet Aybaba bir bireydir, ama kulübün kurumsal yapısının mutlaka kayda gelip araştırılıp sahte imza olayı savcılık kanalıyla işleme koyulmalıdır.
2019 yılında biz bir değerli akademisyen hocamla Mendes’den bahsedip belgelerini Divan Kurulu Başkanı’na verdiğini, bir daha dolandırılma aşamasına gelmemize istinaden kendisini uyardı. Ben de özellikle o zaman, Fikret Orman’ın apar topar bırakıp, yeni Hasan Arat gibi transferleri yapıp, takımın başında Abdullah Avcı varken bırakıp gitmişti. Durum aynen böyleydi o zaman, özellikle dikkatini çekip Divan Kurulu Başkanı’na “Buna müsaade ederseniz, iki başkan bu şekilde gitti ve bu şekilde giderse, gelenek haline gelir,” demiştim. Bir sonraki gelen başkanlardan biri de günün birinde böyle çantasını alır gider. Beşiktaş kulübü, böyle başkanlık müessesesine müsaade edilmemesi gereken değerli bir kulüptür. Bu konuda yapılacak işler ve sorumluluklar neyse, kendilerine bunu yapmalarını bütün kurul ve başkanlara tebliğ etmiştim. Bugün geldiğimiz bu nokta, 5 yıl önceki konuşmaları hatırlatıyor. Dolayısıyla biz demiştik, dememek için mutlaka Divan Başkanı girişimiyle Cumhuriyet Savcılığı başvurularının yapılması lazım sahte imzadan ötürü. Yönetimin de en geç devre arasında istifasını verip görevi terk etmesi lazım. Yeni tüzüğe göre denetleme kurulunun görevi kalır, onu da Divan Başkanlığına devredecek şekilde kurulacak komisyonla ondan sonraki sürece bir ön giriş yapılması lazım. Çünkü Beşiktaş kulübü, bir daha trollü meslek odası haline getirildiği yerde bir daha kirli dezenformasyonun, trollerin vb. çıkarı olan grupların ortamına bırakılmamalıdır. Bir daha bu şekilde seçime gidilişi, Beşiktaş’a büyük zararlar verir ve aynı noktaya geri döneriz. Dolayısıyla herkesin bunları tekrar gözden geçirmesi lazım, özellikle Divan Başkanlığı makamında ve Divan Kurulu’yla birlikte alınacak kararlar, Beşiktaş’ın kaderini belirleyecektir kanısındayım. Bir daha bu tip bir seçim ortamı, Beşiktaş’ı telafisi olmayacak kulvarlara sokabilir.
Hocanın istifasıyla birlikte Serdar Topraktepe takımın başında Hatay maçına çıkacak. Bizim daha önceki zor durumlarda Serdar Hoca’ya takım bırakıldı. Bu görevi layığıyla yapacağı ve ondan başka birinin gelip fayda sağlayamayacağı aşikardır. Bu saatten sonra hiçbir teknik direktör girmek istemez. Yine bizim vefakar hocamız üzerine düşen görevi yapacaktır. Bizim sabırlı, sakin ve uzlaşmacı ama hesap sorucu olmamız lazım. Bunlara müsaade edersek, bu gelenek haline gelmiş durum belki on yıllarca devam edecektir.
Sevgiler, selamlar.
Hürser Tekinoktay
duhuliye.com/ özel haber