2 Şubat 1963 doğumludur Rıza Çalımbay. Ben de 8 Şubat 1942. Şeref Stadı harabelerinde futbolcu seçme günlerinde kesişir yaşamımız. O futbolcu olmaya aday, ben ise futbolu bırakmak üzere olan genç eğitimciydim. Suskun olmak gerekmez. Medya süslü olma ile gerçekleri saklama yarışında olunca inkâr ve eksik bilgi yaymak yarışı böyle devam ediyor. Hiç unutmuyorum sahayı bölüp 5’li, 6’lı istasyonlar kurup seçme yaptığımız günleri. Yaptığımız diyorum çünkü birkaç teknik adam gözetiminde aday sporcu kıtlık günlerimizdi. Koskoca İstanbul’da aileler hâlâ futboldan bir şey olmayacağına inanıyorlar ve çocuklarına izin vermiyorlardı. Özellikle futbol eğitimi olamazdı o yapılara göre!

Gelen çocuklara bağlı arkadaş çevresi en büyük desteğimiz olmaya başladı. Mahalle futbolundan geçiş dönemi gibi bir gerçeği yumuşak inişle gerçekleştiriyorduk. Çırağan harabelerinde başımızda hocamız Serpil Hamdi Tüzün ile gizli kahramanları da olan eğitim kuşağı olarak zoru başarmaya yeminliydik. M.Üstünkaya ve Sami Albayrak döneminde başlayan bu sürecin itici motivasyonu belki de Beşiktaş’ta yaşanan futbol kriziydi. Herkesin birleştiği gerçek fakir ailelerin çocuklarının futbol aşkı olmuştur. Çocuğunun futboldan yaşam ve şöhret sağlayacağı bir seraptı. Oysa Kovacs, Fransa ve Ajax’ta bu eğitime giden yolu açmıştı.

Perşembe günleri ligde oynayan genç veya gelişmiş kadrolarımızı torba takım dediğimiz göz önünde gelişimleri izlenen gençlerle taktik çalışmalar yapıyorduk. Rıza da önce bu kadrodaydı ve sonra benim ikinci genç kadroma geçerek geliştirdi. İlk görünüşte çekingen ve hâlâ karakter olarak sabırlı yapısı geleceğini kuruyordu. Eğitimi alan akıllı bir çocuktu. Negatif başladığı futbol macerasında en önemi özelliği üstün aerobik gücüydü. Ne öğretirseniz en çabuk gerçekleştiren kuralcı ve disiplinli, terbiyeli işi ile öne çıkan bir çocuktu. Bu yetenekli genç, bir anda antrenmanlara gelmez oldu. O sıralarda eğitim eşiklerinin en önemli safhasındaydım ve eksik yanları üstünde duruyordum. Amansız bir arayışla onu semtinde buldum tesadüfen! Devamı ikinci yazımızda olacak...

Adnan DİNÇER / Cumhuriyet