"Final oynuyoruz diye utanalım mı?"

Duhuliye.com yazarı Bülent Bilirgen Beşiktaş Fibabanka-Fenerbahçe Beko final karşılaşması sonrası görüşlerini köşe yazısında değerlendirdi.

Biraz da basketbol…

Tekniğine girmeden camiaların kültürleri ve davranışlarını yazmayı deneyelim... Hemen küçük örnek, daha dün yapı yapı diye gezenler Türk Telekom’u nasıl elediklerini gayet iyi biliyorlar. Sorsan o kadar olacak derler. Yapı var tabi hem de her yerde var. Yaşı 50 üstü olan benim gibi yaşlı taraftarlar çok iyi hatırlar meşhur camia takımları müessese takımları kavgasını. Bir tarafta Beşiktaş, Fener, Galatasaray, Karşıyaka, İTÜ vs. diğer tarafta tüm harcamaları vergiden düşen Efes Pilsen, Eczacıbaşı, Tofaş Sas, Paşabahçe, Ülker vs. o zamanlarda da her şey böyle idi basketbol camiasında. Parayı veren düdüğü çalıyor, çaldırıyordu. Az kavgalar edilmedi zamanın federasyonları ile. Ama nafile çabalardı hepsi. Bu camia çok elittir, kibardır, eğitimlidir vs. de açıkça yazalım bunlar parayı çok sever. Sahiplerine çok sadıktır bu camianın fertleri. Tabi ki aralarında istisna olan düzgün, karakterlileri yok muydu ya da mudur tabi ki vardır. Ama genel refleksleri besleyenin altını pışpışlamaktır bunların.

Camia takımları dedik ya. Bakmayın bugün Fenerbahçe Beko markası ile çok büyük başarılar yakalayan ve ülkede basketbolu icat ettiklerini sanan kitleye. Basketbolun var olmasına camia takımlarının içinde onlardan çok Beşiktaş ve diğerleri öncülük etmiştir. Kitlelerce kadın, erkek basketbolunun sevilmesine sebep olmuşlardır. İstanbul’un öteki takımı Fenerbahçe şimdi yaptığı büyük yatırımları ve ilgiyi eskilerde ne yazık ki gösterememiş, şu günlerde bize basketbolu öğretmeye çalışanlar konudan bihaber gezmişlerdir yıllarca. Ne zaman o büyük sponsorluk/satın alma/birleşme (ne derseniz deyin) gerçekleşmiş içi turuncu dışı sarı lacivertli formanın başarıları gelmeye başlamıştır. Başlangıçta basketbolun yönetimini tabi ki kasanın sahibi Ülkerliler götürmüş tüm yönetim, yatırım (salon özellikle) onların kontrolünde yapılmıştır.

Taraftar o dönemde adeta fason/taşeron işçi olarak kullanılmış dediğim gibi sadece adı ve forma rengi değişik bir Ülkerspor mücadele etmiştir ilk yıllarda. Yani müessese takımları camia takımları mücadelesini içimizden birini yanlarına çekerek kazanmıştır o taraf. Artık bu oyunun sahibi onlardır ve kabul edelim ki oyunun içindeki piyonlar Efes – Fener yönlendirmesi ile aksiyon alacaklardır. Dusan ve arkadaşları bu sene büyük bir işi başarmış kutlu finalin önünü kesmiştir. Vedat Türkali’nin siirindeki gibi adeta haramilerin saltanatını yıkmıştır bu Kara Kartallar. Yöneticisi, koçu, oyuncusu, teknik heyeti, sağlıkçısı, malzemecisi birer kahramandırlar bizlerin gözünde. Hepsine her şey helal olsun. Buraya kadar dediğim gibi ben yaşların az çok bildiğimiz şeyleri gençlere biraz aktarmaya çalıştım...

Gelelim işin haddini aşan canımızı sıkan tarafına. Oldukça açık ve net yazalım. Final serisinin ilk maçında hem saha içindeki piyonların hadlerini aşmaları hem de tribündeki sonradan olma basket sevdalılarının yaptıkları üzerine de zengin züppe tarzları ile yetkililerin tavırları kabul edilemez. Emin olduğum tek şey var bu tip ucuz işler Beşiktaş taraftarından döner. Camiamızın yöneticisi çıkar efendice haykırmaya, kibarlıkla uyarmaya çalışır ama sonuçsuz olduğu, karşı taraflara etki etmeyeceği taraftar tarafından çok çok iyi bilinir. Son bölümü kurguculara, atanmışlara hitaben bağlayıp bitirelim.

Emeğimizle finale çıktık, efendice oynamaya çalışıyoruz, rakibimizin kadro kalitesinin de farkındayız saha da tarafsız diye bilinenlerin neler yapacağını da yukarda anlattık... Eeee daha ne istiyorsunuz? Utanalım mı final oynuyoruz diye? Acı mı çekelim bu seviyelere çıktık patronlardan birini eledik diye? Yahu merak etmeyin seneye daha fazla harcar yine oynarsınız final serinizi. Çok uzattım, son söz yine onlara olsun; camianın üzerinde 50 tane sorun var zaten bırakın da adam gibi basketbol oynansın, spor yapılsın, temaşa zevki olsun, tadımız kaçmasın...

Bülent Bilirgen

duhuliye.com/özel haber

HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..