Birçok konuyu konuşacağız ama öncelikle geride bıraktığımız üç buçuk aylık periyottaki düşüncenizi merak ediyorum.

2013 – 2019 Mayıs arasında denetim kurulu üyeliği yaptım. Yönetim kurulu üyesi, kongre üyesi, sporcu, çalışan veya taraftar hangi alanda olursa olsun bu camiaya hizmet etmek büyük bir onur. Tabii ki yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmanınbiraz daha keyif verici ama çokdaha fazla da yorucu olduğunu söyleyebilirim. Belki göreve geldiğimiz dönem bu zorluğu biraz daha arttırıyor olabilir ama zor ve keyifli bir görev.

Yönetim Kurulu Üyelerimizin tamamının taraftar duygularını sonuna kadar yaşayan insanlar olduğunu anlayabiliyoruz ama yine de merak ediyorum. Taraftar olmak mı daha keyifli yoksa Yönetim Kurulu Üyesi olmak mı?

Hepimiz tribünlerden geldik. Buradaki konumumuzu da kamunun Beşiktaş’ı ilgilendiren görevi olarak görüyorum, görevimiz bittiğinde de döneceğimiz yer yine tribünler. Bu sebeple
hiçbirini birbirinden ayırt etmemek gerektiği kanaatindeyim. Beşiktaş yönetimlerinin adı hiçbir zaman sürekli gündeme gelmedi zaten kulüplerin yöneticileri anılmamalı ama Beşiktaş taraftarı her zaman dünyada bilinen, anılan ve saygı duyulan bir oluşum oldu.


Basketbol takımımız son haftalarda yükselen bir form grafiğine sahip, aynı zamanda FIBA Şampiyonlar Ligi’nde son 16 turuna kaldı. Göreve geldiğiniz günden bu yana süreç nasıl gelişti? Geniş bir perspektif ile anlatır mısınız?

Geçmişteki denetim kurulu üyeliğimden de anlaşılacağı üzere benim alanım mali konular ve göreve geldiğimde de ilk olarak mali konuları ele aldım. Durumun çok iyi olmadığını, Basketbol Takımımız’ın ödemelerini düzenli yapamadığımızı ve bir süre sonra iyice içinden çıkılamaz bir hal alacağını gördüm. Bütçeyi küçülterek ama beklentileri küçültmeden yola nasıl devam edeceğimizin üzerine çalıştık. Şampiyonlar Ligi’nde de göreve geldiğimizde sadece bir galibiyetimiz vardı, kısa vadede başarı sağladığımız için çok mutluyum. Bu süreçte bize yardım eden eski Baş Antrenörümüz Dusko Ivanovic’e de teşekkürlerimi iletmek isterim. Hem maddi durum hem de içinde bulunduğumuz zorluklara baktığımızda basketbolda bir “öze dönüş” hikayesi yazmamız kanaatine vardık ve ilk atılımların sonuçlarını da oldukça olumlu bir şekilde topladık. Mevcut şartlarımızla FIBA Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalmak oldukça başarılı bir durum. Genellikle Beşiktaş’ın kaderinde yoktur ama umarım iyi bir kura çekeriz ve yolumuza daha da başarılı bir şekilde devam ederiz.

Bahsettiğiniz öze dönüş hikayesi neticesinde Burak Bıyıktay takımımızın baş antrenörü oldu ve iyi bir ivme yakaladık. Öze dönüş’ü biraz daha açar mısınız? Neden böyle bir tercihte
bulundunuz?

Burak Bıyıktay kulübümüzde sporculuk ve antrenörlük geçmişi olan birisi, ahlaklı ve düzgün bir insan. Başka takımlarda da başarılı bir antrenörlük geçmişi var. Her şeyden evvel camiamızın değerlerinden ödün vermemiş ve bu değerleri her zaman yaşatmış bir insan. Benim felsefeme göre kulübümüze antrenör, sporcu veya çalışan birini alırken Beşiktaş’ın değerlerini kavramış bir insan olması gerekmektedir. Biz esasında bir sporcu değil, karakter transfer ediyoruz ve o karakter yeteneğiyle, sporculuk becerileriyle değil camiamıza uyumu ve pozitif katkılarıyla önem kazanıyor. Bu açıdan baktığımızda Burak Bıyıktay son derece kıymetli ve bu değerleri yansıtan bir insan. Kararı verirken de işin en çok bu yanına odaklandık.

Beşiktaş’ı da diğer camialardan ayıran aslında bu Beşiktaşlılık duruşu, değil mi?

Kesinlikle. Bu röportajı Beşiktaş Müzesi’nden yapıyoruz ve müzeye girerken kapıda “Şerefimizle Oynarız, Hakkımızla Kazanırız”, “Özümüzden Güç Alırız” gibi değerlerimiz ifade ediliyor ve biz de aynı o slogandaki gibi özümüzden güç almak amacıyla eski sporcumuz ve eski antrenörümüzle yeniden çalışmak istedik. Beşiktaş’a gelir misin diye sorduğumuzda bize ikinci bir soru sormayan ve sordurmayan bir insana dönmeye karar verdik. Öze dönüş demişken geçmişte Baş Antrenörlüğümüzü yapmış olan Ahmet Kandemir de Basketbol Altyapı ve Yeniden Yapılandırma Direktörü oldu.

Hem bu konuyu hem de taraftarlarımızın scouting ile ilgili sorularının cevaplarını öğrenebilir miyiz?

Ahmet Kandemir yıllarca Altyapı ve A Takımımızın Baş Antrenörlüğünü yaptı, büyük bir bilgi birikimi var. Türkiye liginde büyük izler bırakan ve halen görev almaya da devam eden
birçok oyuncu var. Türkiye’ye getirdiği ve şu an EuroLeague’de oynayan en az dört-beş oyuncusu vardır ve kendisine yetenek avcısı diyebiliriz. Planlarımız arasında Nisan ayı içerisinde kendisiyle Amerika’ya giderek bu konuda çalışmalar yapmak da var. Göreve geldiğimde bana en çok şikayet Altyapı’dan geldi ve bunu hemen dikkate aldık. Altyapı’daki çocuklarımızın Beşiktaş değerleri haricindeki muamelelere maruz kalmalarına izin vermeyiz. Şikayetleri değerlendirdiğimizde bu durumu kim en iyi çözer, kim sporcuları geleceğe en iyi hazırlar, kim gelecek vaat eden sporcuları bulur ve kim şubeyi yeniden yapılandırır sorularını sorduğumuzda cevap kendiliğinden ortaya çıktı ve Ahmet Kandemir ile göreve başladık. İsmini ilk açıkladığımızda eleştiriler de oldu ve bunlara cevap vermeye de hazırdık ama en güzel cevabı Altyapı’daki değişimi sağlayanlar ve A Takımdaki antrenörlerimiz ve sporcularımız veriyor. Bizim konuşmamıza bile gerek kalmıyor.

Ligde üst üste aldığımız galibiyetlerle Play-off potasına girdik. Bu sezon için Basketbol takımımızın gerçekçi hedef nedir diye sorsam, ne söylersiniz?

Basketbolumuz’un sponsorluk gelirlerinde bir düşüş var, ülkemizin ekonomik durumundan da kaynaklanıyor olabilir tabii ki. Bizim yaptığımız araştırmalara göre spora olan ilgide büyüyen bir artış var ama gelirlerde de bir düşüş var. Bir de ezeli rakibimiz uzun yıllarca bu spora bizden daha fazla değer verdi ve başkanı kongre üyemiz olan bir başka rakibimiz de çok fazla değer verdi ve uzun yıllardır EuroLeague’de ülkemizi gururlandıracak dereceler yapıyorlar. Bu sebeple bir-iki sene gibi kısa vade de şampiyonluğa oynayacağım dersem gerçekçilikten uzak olurum. Bu sene ile ilgili hedefim takımımızı sağ salim limana ulaştırmak ve maddi olarak sezonu borçsuz kapatmak. Bu hedefe ilerlerken Play off’a kalırsak, yarı  final veya final oynarsak da çok mutlu oluruz ama öncelikli hedefimi sorarsanız sezonu borçsuz kapatmak, sporcularımıza ödemelerini zamanında yapmak.

Basketbol Takımımız ile ilgili en çok konuşulan konulardan biri de transfer yasağı. Bu konu ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Denetim Kurulu’nda olduğum zamanlarda eski yönetim kurullarımızın şikayetleri olurdu. Del Bosque’nin tazminatını biz ödedik, Matteo Ferrari’nin parasını biz ödedik diye şikayetleri
olurdu, şimdi benzer durumda ben varım. Geçen sene Jason Rich, Can Maxim Mutaf, Kyle Gibson, Ivan Buva, Kenan Sipahi gibi isimlerin hepsine geçen seneden kalma borçlar var ve FIBA dışında bu gibi durumları inceleyen kuruma şikayetler ulaşmış, neticesinde de takımımıza transfer yasağı gelmiş durumda. Bu seneyi transfer yapmadan ve geçmişte borç bırakmadan kapatmak ve seneye yeni bulacağımız sponsorlarla bütçemizi arttırarak, doğru adımlarla ilerlemeyi hedefliyorum. Bu arada Sompo Sigorta’ya da teşekkür etmek
istiyorum. Beş yıldır istikrarlı bir şekilde bize destek olmaya devam ediyor. Japonlar güven ve istikrarlarıyla meşhurdur, Sompo Sigorta da tam manasıyla bir sigorta şirketi olarak güveni ve uzun yıllardır yaptıkları sponsorlukla istikrarı temsil ediyorlar.

Kadın Basketbol Takımımız’dan bahsedelim. Onların da yükselen bir ivmesi var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadın Basketbol Takımımız da saygı duyulacak bir mücadele veriyor. Onlara karşı da maaş ödemesi konusunda gerideyiz ama kendileri de elimizden gelenin en iyisini yapmak için
mücadele ettiğimizin farkındalar ve karşılıklı anlayış içerisinde onlarda ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar. Tüm şubelerdeki tüm takımlarımızla iyi bir iletişimimiz var, elbette ki sıkıntı yaşadığımız şubeler oldu. Hakkari’den söz açılmışken Van’ın Bahçesaray İlçesi’ndeki çığ felaketinden ötürü hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Yine aynı şekilde uçak kazasında üç kişi vefat etmiş, onlara da rahmet diliyorum. Haftabaşında İdlib’deki operasyonda şehit olan askerlerimize rahmet ve ailelerine baş sağlığı diliyorum. Ben Elazığ’lıyım ve ne yazık ki Elazığ’da da bir deprem gerçekleşti ama Basketbol Takımımız’ın maçında, tüm tribünlerin dolu olduğu bir organizasyonda el ele vererek yardım topladık ve afet bölgesine ulaştırdık. Konu dayanışma olduğunda Beşiktaş camiası belki de dünyada ilk akla gelen camiadır ve bu dayanışmayı tekrar gerçekleştirerek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza destek olduk. Bu işin bir parçası olan ve o gün o salonu dolduran tüm taraftarlarımıza da tekrar teşekkür etmek istiyorum.

Göreve geldiğinizden beri maçlar dışında idmanlarda da sizi sık sık görüyoruz ve deyim yerindeyse Akatlar sizin ikinci eviniz oldu. Nasıl bir hava var orada?

Her iki takımımızda da tam manasıyla takımdaşlık olgusu var. Hocalarımızın bu takımdaşlığın kurulmasında çok büyük payı var. Bizim payımız en fazla yüzde beş, sporcularımız ve
hocalarımız ise geriye kalan yüzde doksan beşlik payı oluşturuyorlar. Sorunlarımızı açık açık konuşabildiğimiz güzel bir iletişimimiz var ve sorun olduğunda çözmek için gereken tüm gayreti sarf ediyoruz. Genel Kurul Üyelerimiz bizlere, başkanımız da herşey yolunda gitsin diye bana bu görevi verdi. Taraftar ve Süleyman Seba ile Akatlar Tesisleri Sorumlusu Yönetim Kurulu Üyemiz Bilgihan Sürmen’de oraya çok sık gidiyor ve önümüzdeki sezon neleri iyileştirebiliriz diye yoğun bir mesai harcıyor. Kendisine de buradan teşekkürlerimi
iletmek istiyorum.

Basketbol takımlarımız ile ilgili orta ve uzun vadeli planlarınız nelerdir?

Sadece basketbol özelinde değil, yönetim kurulumuzun tüm branşlardaki felsefesi günü kurtarmak üzerine inşa edilen ve Beşiktaş’ın geleceğini ipotek altına alan popülizmden uzak
durmaktır. Beşiktaş’ın geleceğine odaklanmak istiyoruz, günlük kısa vadeli başarılar yerine kurumsal ve sistemsel bir yapı inşa etmek istiyoruz. Camiamız günü kurtarmak adına çok
hatalar yaptı ve ben bu hataları basketbolda tekrar etmemek adına elimden geleni yapacağım. Bugüne kadar attığımız adımların da hepsi bu yönde oldu zaten. Akatlar’da heyecan verici bir atmosfer ve aile ortamı yaratmak istiyoruz. Bu sinerjinin yavaş yavaş geri geldiğini görüyorum, umarım taraftarlarımız bu desteklerini sürdürmeye devam ederler. Çünkü o salon dolduğunda birçok takımın oradan çıkamadığına şahit olduk, bu atmosferin tekrar yaşanmasını istiyorum. Bir diğer isteğim de orada aile ortamının yaratılması. İnsanlar çocuklarıyla gelsin, sporu sosyal bir aktivite olarak görsün ve bundan keyif alsınlar, çocuklar bu sporu sevsinler istiyorum. Tutkulu ve takımımızı ateşleyen taraftarlarımızı da, çocuklarıyla gelen ailelerimizi de çok seviyorum ve her ikisini bir arada görmeyi arzu ediyorum.

Basketbol maçlarımıza gelen taraftarlarımızla diyaloglarınız nasıl?

İyi bir iletişimimiz var. Ben her türlü iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyorum. Sordukları soruları cevaplamaya çalışıyorum. Gerek telefondan gerek sosyal medyadan ne soru gelirse cevaplamaya çalışıyorum. Ama şunu bilsinler, zor bir dönemden geçiyoruz. Bizim için hiçbir oyuncu takımdan büyük değil. Oyuncu kaybetmekten sıkıldıklarının, üzüldüklerinin farkındayım ama bunlar bizim planlamadan yaptığımız şeyler değil. Bunlar, çaresizlikten ya da şansızlıktan olmuyor. Bunlar bir plan çerçevesinde oluyor. Bu konuda rahat olsunlar. Önümüzdeki sene onlara bu yıl kalan takımın olduğu gibiyetenekli, hırslı bir takımı izletmek istiyoruz. Bunun planlaması içerisindeyiz. Taraftarımızın çok güzel söylemleri var, ‘Akatlar
Adamı Sakatlar’ bu söylemi seviyorum. Orası da stadımız gibi Beşiktaş’ın sembol bir yeri haline geliyor. Bu yolla devam edeceğini düşünüyorum.


Basketbol ve Gayrimenkul Geliştirmeden de sorumlusunuz. Yönetime geldiğinizde 1903 krizi demeyeyim ama ora ile ilgili sıkıntılar vardı. Oradan başlamak istiyorum. No 1903 ne durumda şu anda? 

Akatlar No 1903 şu anda Beşiktaş Belediyesi’nde. Biz de belediyemize burayı tekrar açmak istediğimizi talep ettik. Alabilecek miyiz? Duruma bakacağız, umarım alabiliriz. 21 Ekim’de daha biz mazbatayı almadan No 1903 kapatıldı. Orada yaşayan ve tüm taraftarlarımızın bunu bilmesini istiyorum. Bunun KAP açıklaması sonra yapıldı. Beşiktaş’ın çok büyük yatırım yaptığı bir tesis orası. Beşiktaş’ın burayı bu şekilde kaybetmesi son derece üzücü. Çünkü, bu tesise yapılan yatırımın Beşiktaş’ın buradan çıkarması için 20-25 yıl sağlıklı çalıştırması gerekiyor. Güzel de bir tesis ancak, bana sorsanız, bankadan kredi alıp bu tesisi yapar mıydınız, yapmazdım. Ama tabii yapıldıktan sonra kulübümüzde kalması için
elimizden gelen mücadeleyi vermemiz lazım. Umarım bu konuyu belediyemiz ile uyum içerisinde çözeceğiz. No 1903’ten dolayı şimdi belediyemize bir borcumuz yok, bu borcumuz ödendi. Gerekli girişimleri de yapıyoruz.

Bir de Fulya AVM var, onu da sormak istiyorum. 

Beşiktaş’ın kongresi olmadan önce alelacele iki kez açıldı. Ancak iskanını almak bize nasip oldu. İskanı olmadan açılmış. İskan ile ilgili tüm borçları ödendi ve iskanı alındı. Yeni mağazalar açılıyor, kiralamalarımız devam ediyor. Beşiktaş’a layık, Beşiktaş’ın işbirliği yapmaya açık olduğu markalarla dolduracağız içini. Bir an önce işler hale getireceğiz. 

Kira gelirleriyle ilgili de sormak istiyorum. Çünkü o da çok tartışılan konulardan bir tanesi...

Beşiktaş’ın mülklerini kiralama yoluyla değerlendirilirken geçmişte yaptığı yanlış uygulamalar var. Kira indirimleri var, yanlış sözleşmeler var. Fulya’daki bazı yerlerin çok uzun süreli
kiralanmış olması bunlardan biri. Akatlar’da bazı sorunlar var. Bu kira gelirlerinin, sözleşmelerin hepsini tekrar gözden geçiriyoruz. Beşiktaş’ın menfaatlerini göz önünde bulundurup buradaki kira gelirlerini maksimuma çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Başarılı olduğumuz alanlar var. Yavaş yavaş bu artırımlar geliyor. Kulübümüz finansına da önümüzdeki dönemde yansıyacaktır. Bu konuda profesyonel ekibimiz ile hep
beraber çalışıyoruz.

Galatasaray maçındaki olayı sormak istiyorum. Neler yaşandı o an?

Taraftarlık hislerimin ağır bastığı bir andı. Kötü bir söz söylemeden aşırı bir tepkim oldu. Hakem hatasına yönelik, belki hata bile yoktu ben yanlış gördüm ama neticesinde istemediğim bir görüntüye sebebiyet verdim. Basketbol camiasından ve orada bulunan insanlardan özür dilerim.

Taraftarımız scouting sistemini merak ediyor...

Ahmet Kandemir ilgilenecek gibi görünüyor bu konuyla… Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz var basketbol ile. Kısa vadeli hedefimiz az evvel de belirttiğim gibi bu sezonu maddi
açıdan en iyi şekilde kapatmak. Orta vadeli hedefimiz hem yetiştirici hem de yarışmacı bir takım olmak. Genç oyuncuları almak ve kadro istikrarı yakalamak. Her sene yeni bir kadro kurmuşuz, maaşlarını ödeyememişiz ve kadro dağılmış. Basketboldaki en büyük sıkıntımız kadro istikrarını yakalayamamak. Önümüzdeki sene bulacağımız sponsorlar eşliğinde daha tevazu sahibi ama parkenin üzerinde terinin son damlasına kadar savaşan ve gelecek vaat eden sporculardan oluşan bir takım kurmak istiyoruz. Bu sene bizim için mücadele eden sporcularımızı koruyarak iyi bir harman yaratmak istiyoruz.

Taraftarlarımızın “iyi sporcularımızı neden elimizde tutamıyoruz” sorusuna da bir cevap niteliğinde oldu aslında bu açıklamanız.

Sporcularımızı tutamadık değil. Onları tutsak yükümlülüklerimizi yerine getiremeyecektik, takım buldukları ve gidebildikleri için seviniyorum. Mesela James Mcadoo maaşını alamamasına rağmen gitmek istemedi, “para benim için sorun değil, sonra alsam da olur” dedi ama biz borçlu kalmak istemiyorduk ve bu sebeple Partizan’a gitti. Başarılar diliyorum kendisine, ileride yolumuz belki yeniden kesişir. Kaptanımız da “benim paramı ödemeyin, genç sporcuların ödeyin” diyor, Beşiktaş kaptanına da yakışan budur zaten. Şu an kadrodaki sporcularımız da her türlü fedakarlığı yapmaya hazır. Dilerim bu özverili yapı tüm branşlarda yaşanır ve camiamızın bütünlüğü pekişir. Öze dönüş hikayesinin Beşiktaşımız’ın üç-dört yılının en önemli konu başlığı olacağını düşünüyorum. Tüm camia olarak bu konuya odaklanmalı ve takımlarımıza karşı toleranslı olmalıyız. İyi sonuçlar aldık, kötü sonuçlar da alabiliriz ama bu süreçte taraftarımızı yanımızda görmek istiyoruz. Aynı zamanda takımımıza destek veren basın mensuplarına da teşekkür ediyor ve kendilerini salonumuzda daha sık görmeyi arzu ediyorum.

Basketbol takımımızın yükselen performansı ve bizleri kırmayarak sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz.

Teşekkürü temsilen almış olayım. Çünkü bu teşekkürü hak edenler antrenörlerimiz, sporcularımız, destekleyen taraftarımız, bizlere sahip çıkan Yönetim Kurulu Üyelerimiz, sayın Başkanımız. Önümüzdeki yıl da taraftarlarımıza daha iyi bir takım izletmek için çalışacağımızın da sözünü vermiş olayım.

Duhuliye.com