Konu Beşiktaş’ın maçı ise, nerede, kiminle, ne oynuyor olursa olsun kazanmasını istiyoruz ve kaybedince üzülüyoruz haliyle. Tabi bugünlerde yaşadıklarımız biraz daha farklı. Halen bitmemiş bir salgın hastalığın yol açtığı mecburi arada futbol maçı seyretmenin, heyecanlanmanın,sevinmemin hatta üzülmenin bile ne kadar önemli olduğunu anlamış bulunuyoruz. Tabi ki üzüntü seviyesi herkesin kendi özeli ve bireyin beklentileri ile doğru orantılı. Mart ayında duran ve bizim için bitmiş bir ligin 3 ay sonra başlamasının bende yarattığı tek beklenti takımımız içinde doğru bir temizliğin olması , gelecek sezon ihtiyaçlarının belirlenmesi ve herşeyden önemlisi özkaynak düzenine dönüşün ilk ışıklarının yanması idi. Tabi ki her ne kadar Cas’tan dönme ihtimali olsa da Trabzon’nun aldığı ceza ŞL hayalleri kurdursa da olmayacak duaya amin demenin bir anlamı da yoktu bana göre. Hatalı kurulmuş ve hakikaten derin kalite sorunu bir kadro ile 8 maç üstüste kazanamayacağımızı düşünmek çok da zor değildi.
 
Maça geçmeden belirteyim ki Abdullah Avcı’yı eleştirdiğimiz ne var ise ilk yarı da o vardı sahada. Ve gördük ki başka bir hoca da gelse takım aynısını oynuyor. Sayın Avcı’nın en büyük hatası bir önceki başkana güvenmek oldu bence. I love you hocam ile kandırılıp sezon başında al bu da kadron dendiklerinde anlamalıydı aslında kaderini. Hoş kendisinin de boş beleş hayaller ile bu kadroya oynatmak istediklerini düşününce olan yine taraftarın saf duygularına oldu demekten başka söz gelmiyor aklıma. Evet dünkü maçta rezalet bir ilk yarı seyrettik. Bu seviyede oynuyorsan ve oynadığın ligin lokomotif takımı isen topu kıran oyuncun olmayacak sahada. Vida, Boyd, Güven bu 3 ismin topla ilişkileri 2.lig kapasitesinde maksimum. Boateng geçmişi parlak fakat geldiği durum itibari ile tüm elastikiyetini,hızını,çabukluğunu kaybetmiş durumda. Her ne kadar topla arası iyi olsa da yukardaki 3 lüden farklı bir etki yapmıyor oyun kalitesine. Etti mi 4 kişi. Sahadaki 10 oyuncunun 4'ü böyle olunca ve bir de buna ragmen top sende kalsın oyununu oynamak istersen çat çat atarlar, attılar da zaten. He dersin ki böyle bir kadro yapısı ile çıkıcam, kalemi ölümüne savunucam arada da çıkıp gol arayacağım o zaman oynat düz ama dirençli oyuncuları. Özetle, Beşiktaş ŞL haricinde böyle oynamayacağına göre kadro yapısı aşırı yanlıştı ilk yarıda. İkinci yarı Adem ve bal yapmasa da arı korkusunu hissettiren N'Koudou, aradan iyi gelmiş bir Lens ve kadrodaki Burak’ın ilk alternatifi olan Umut mevzuyu bambaşka yere taşıdılar. Bu takviyeler ile saha içi kazma (futbol tabiri) 1 e düşünce Elneny de Atiba da çok katkı vermeye başladı ve göze hoş gelen bir oyun oldu. Ha sonuca rastlayacak kadar kalite yukarı çıktı mı derseniz demeyin bence derim. Geçmiş olsun tüm taraftarlara.
 
Ama güzel şeyler sadece ikinci yarıdaki oyundan ibaret değil. Rıdvan’ın oynadığı oyun hepimizi umutlandırdı. Boyu Gökhan abisi kadar sadece biraz daha üst tarafı güçlendirip işine gücüne bakmalı. İster 10 sene kapasın o kanadı ister 3-5 seneye uçsun Avrupa’ya. Temiz bir sol ayak, çok iyi oyun görüşü,yeterli derecede sertlik. Pozisyon hataları yapmaz ise solbek arayışımızı rafa kaldırıp Rıdvan’ı zorlayacak kah kesecek kah yedekleyecek bir gencin peşine düşelim. Yok Caner(dün gördük vücut dilini,yaptığı ortaları) yok Nsakala gibi yedek kaldı mı gurur yapıp takım içi hava bozacaklar ile işimiz olmasın. Kaleci için daha erken, göreceğiz. Dün en ufak bir sucu yoktu gollerde. Her kaleci yer onları. Sırada Kartal Kayra ve fizik dezavantajına ragmen Kerem Kalafat var. Tabi ki Erdoğan’ı da görmek isteriz. Ayrıca Kayseri’den gelecek olan Alpay ile Sivas’tan Fatih de diğer umutlarımız. Tüm bu isimlerden 3-4 tanesi seneye takımda banko 1-2 tanesi de süre almaya başlar ise doğru yabancı / tecrübeli oyuncu seçimi ile orta vadede ülke futbolunda hakim güç olabiliriz.
 
Herkese iyi pazarlar...

Bülent Bilirgen / Duhuliye