İşte Önder Özen'in açıklamaları:

"Maçta dört gol var ama doyurucu bir futbol olduğunu söyleyemeyiz. Beşiktaş bu sezon olası favorilerden Başakşehir ile evinde oynamış ve evde 1-0 kaybetmiş. Olağan favorilerden ki en büyüklerinden Fenerbahçe ile evde oynamış, iki puan kaybetmiş, Trabzonspor olağan favorilerden bir tanesi ve geçtiğimiz sezonun şampiyonu, iki puan da bu maçta bıraktı. 

Şimdi önümüzdeki devre, yani Dünya Kupası'ndan sonra ikinci devrede, bu üç deplasmana gidecek ve puan olarak çok geride kalmış değil. 19 puanı var, bunun yanında maç başına 2 puanın altına düştü, bu biraz şampiyonluk yarışı için işarettir, 2 puanın üstü hep yarışta kalır öyle söyleriz, 2.2 de iş görür. Şimdi iki puanın altında. Daha uzun zaman var ama şöyle bir gerçek de var, bu takımlara deplasmana gidilecek. Kimse bu deplasmanlara gönül rahatlığıyla üç puan yazmıyor. Yani taraftar duygusal olarak yazar, taraftar onu da yeneriz bunu da yeneriz der, ama antrenör ekibi, futbolcular, deplasman koşullarını bilen insanlar oraya 1 puan yazar, alabilirsek 3 puan olur der, bu işe böyle bakılır. 

Şimdi evde oynanan bu üç maçlarda Beşiktaş o işi bitirebilmiş değil. maç sonrası Abdullah hoca "Biz yedi günde üçüncü maçımıza çıkıyoruz, Beşiktaş ise sekiz günde ilk maçına çıkıyor" dedi. Şimdi bu Beşiktaş’ın fizik olarak da hazır olduğunun, maça odaklanabilme anlamında daha iyi durumda olduğunun göstergesidir. Peki bu maça yansıdı mı? Düşünüyorum hayır. İki takım arasında fizik anlamında, maçın son bölümünü oynayabilme bağlamında çok büyük fark ortaya çıkmadı. Birinci avantaj gitti, ikinci avantaj, Beşiktaş iç sahada tribünler için çok çekici olabilecek bir oyun tarzına sahip idi sezon başında, baskılı bir futbol, kaleye kadar baskı, kalecinin topu yere bırakmasına asla müsade etmeyen, hücumda pres yapan, hatta çoklu pres yapan, orta sahayı da rakip kaleye yaklaştıran, hücumcuları rakip kaleye yaklaştıran amansız bir pres oyunu vardı. Bu davetkar oyun Trabzon maçında var mıydı? Yoktu. 

Beşiktaş ikinci büyük avantajını kullanamadı. Yani Beşiktaş’ın büyük silahı budur. Bunu kullanamadı değil kullanmadı. Üçüncüsü ise Beşiktaş’ın temposu, iç sahanın belirli bir temposu vardır, her koşulda seyircisi önünde maçı oynayan takımlar daha avantajlı başlar, daha yüksek ritimde topu kullanırlar rakip kaleye daha istekli giderler. Böyle mi oldu diye düşünüyorum, böyle de olmadı. Maça giden 40.000 Beşiktaş taraftarı “tamam iki puan kaybettik ama takım güzel oynadı” diyebildi mi? hayır. 

İç saha avantajlarını hiçbir şekilde kullanmadı Beşiktaş takımı, hele Cenk’in attığı gol öncesinde bir bölüm var Beşiktaş’ın gardının düştüğü, Trabzonspor’un da oyunu ele geçirdiği bölüm. Bu da Beşiktaş’a maalesef yakışmadı. Cenk’in golüne bir parantez açacağım, Cenk gol atar topu almak için direk kaleye koşar, yani nerede oynadığını hisseden az sayıda Beşiktaşlı oyuncudan bir tanesi Cenk Tosun’dur, onunda aldığı oyun süresi bu kadar. 


Beşiktaş’ta öne çıkan çok oyuncu yok, süperdi, harikaydı, uçtu diyebileceğimiz herhangi bir oyuncu maçta yoktu. Şansızlık da var Gezzal sakatlandı oyundan çıkınca rosier oyundan düştü. Trabzonspor ise kesinlikle favori olarak başlamadığı bir maçta, sert bir Monaco maçı sonrası, daha önce alınan kötü sonuçlar, yorgunluk, sürekli çarşamba pazar oynayan bir takım, 11’ni arayan, formda oyuncusu az kalmış olan Trabzonspor, buradan elini kolunu sallaya sallaya bir puan çıkardı. Trabzonspor’un burada aldığı bir puan sonrası ve Beşiktaş’la evinde oynayacağından  dolayı, kesinlikle psikolojik bir üstünlük sağladığına inanıyorum.

Duhuliye.com