Fiziksel olarak belirgin bir düşüş beklemiyordum oyunculardan doğrusu, yanılmadım da... Çünkü öncesinde de güç/hız verileri pek parlak değildi! Geriye kalan, kimin ‘acemilik’ yapacağıydı. Hücum eder gibi görünen Beşiktaş, ‘kapan/bekle/fırla’ oynayan Antalya’ya muazzam fırsatlar verince golleri yedi. Çünkü bilinçli hücum şablonu yoktu ve belli ki Sergen Yalçın’ın en güvendiği şey ‘oyuncu yeteneği’ydi. Bu nedenle iki bek Gökhan/Rıdvan defalarca aynı anda hücumdayken savunma güvenliği evlere şenlikti. Bu oyun epeydir, ‘Boyd atamadı, Ersin kurtaramadı’ türü basit klişenin çok ötesine geçmiş durumda.

Düzen korununca...
Bu maçın düzeni içinde Boyd, Antalya adına hücum etse Beşiktaş’ı darmadağın edebilecekken, takımında vasat ve beceriksiz göründü. Beşiktaş’ı anlamak için oyuncu değişikliklerine bakmak yeterli! Doğaçlamaya dayalı her değişiklik, olmayan düzeni iyice içinden çıkılmaz hale getirdi. Düzenini sakince koruyan Antalya ise, hücum acemiliklerine rağmen pek de efor harcamadan oyunu istediği dengede sürdürmeyi başardı.

Protokoller neden yazıldı?
Antalya alacağını aldı ama düzensiz ve başı bozuk Beşiktaş’ın işi hakikaten zor. Bu oyun için herhangi bir futbolcuya yıllık 500 bin Euro üzeri ücret ödemek gereksiz olacak... Çünkü oynanan, ‘oyuncu sorunu’ gibi durmuyor! Bir not da Rıdvan Yılmaz ile ona bu oyunu doğru belletenlere... Bu kadar nafile orta yapmak hem iyi hem doğru değil. Bu çaba belki oyuncuyu gayretli gösterir ama orta ile pas arasındaki farkı kavramadan ne iyi futbolcu olunur ne de futbol doğru oynanır. Ve son olarak izlediğim maçlarda gördüklerim üzerine soruyorum; madem kimse uymayacaktı onca ‘pandemi protokolü’ neden yazıldı?