Süper Lig’de bu sezonu üç bölüme ayırırsak üç farklı takımın dönemsel performanslarıyla ön plana çıktıklarını söyleyebiliriz sanırım: Ağustos-eylül-ekimde Fenerbahçe öne çıkıyordu iyi futboluyla. Kasımdan itibaren İcardi’nin düzenli oynamaya başlamasıyla Galatasaray 14 galibiyetlik olağanüstü bir seri yakaladı ve çizgisini mart sonu-nisan başına kadar korudu. Son iki aydaysa iyi futbol tanımının içine Şenol Güneş’li Beşiktaş dahil oldu. Son 9 haftada 25 puanla Beşiktaş da ana zirve tablosunun bir parçası artık.

GALATASARAY 3 AYDA 10 MAÇ YAPABiLDi

Kasım-mart döneminde ligde üst üste 14 müsabaka kazanan Galatasaray’ın son 45 günde 7 resmi maçta 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 yenilgisi var. Bence bu düşüşte bir anahtar sebep öne çıkıyor: Sarı kırmızılıların fikstürünün bir ara aşırı rahat olması. Galatasaray şubatı 2, mart ayını ise 3 müsabakayla tamamladı sadece. Elbette her futbolcu, her teknik adam fikstürü rahat olsun ister ancak Galatasaray’ın ritmini bu aşırı boşluklu maç takvimi bozdu bence. Okan Buruk’un çok iyi bir 11’i var. Hadi oraya Zaniolo’yu da eklersek 12 ası var diyelim Okan Hoca’nın. Ancak kadronun geri kalanı son dönemde yeteri kadar dakika alamıyorlar. Zira Galatasaray Avrupa’da yok. Türkiye Kupası’nda yok. Ligde de şubat-mart-nisanda yani koskoca 3 ayda toplam sadece 10 müsabaka oynadı.

BAZI OYUNCULARA FAZLA YÜK BiNDi

Galatasaray’ın son 7 resmi maçında yalnızca 3 galibiyet alabilmesinin bir başka sebebi de bence bazı oyuncuların üzerine ekstra yük binmesi oldu. Sarı kırmızılılar, 9 gün içindeki Kayseri-Alanya-Karagümrük maçlarını (Karagümrük ilk yarısında en uçta Zaniolo’nun görev alması dışında) aynı 11’le oynadı. Tek bir adamı bile dinlendirme, döndürme ihtiyacı hissetmedi Okan Hoca. O aynı 11, dün de Beşiktaş karşısında sahadaydı. Ve Galatasaray’ın özellikle merkez üçlüsü Torreira-Oliveira ve Mertens, Beşiktaş orta sahasına karşı zaman zaman çok zorladılar. Dün Amir-Gedson-Salih adeta Bermuda Şeytan Üçgeni gibilerdi orta sahada. Aralarına düşen her top yok oluyordu bir ara! Maçtaki en önemli farkı da bu üçlü yarattılar zaten.

GOMiS TAM DA BU DÖNEMDE LAZIMDI

18 Nisan’da Alanya’da Okan Buruk’un İcardi’nin yerine Gomis’i değil Barış’ı sokmasıyla başlayan sorun, Galatasaray’ın başına beklenenden fazla iş açtı sanki. Gomis o değişiklik sebebiyle Buruk’a tepki göstererek ilk hatayı yaptı. Okan Hoca da konuyu Karagümrük maç sonunda açıklayarak ikinci hatayı. Bu krizde esas kaybeden Galatasaray oldu: Hem Karagümrük önünde, hem de Beşiktaş karşısında bence Gomis’e ikinci devrelerde ihtiyacı vardı Okan Hoca’nın. Karagümrük önünde kadroda olmayan Gomis, dün de kulübede bitirdi maçı.

KORNERLERDE BEŞiKTAŞ FARKI

Dün gecenin bir başka dikkat çekici detayı da, Beşiktaş’ın kornerlerde yakaladığı yüksek başarı yüzdesiydi. Gerek Amir Hadziahmetovic’in, gerekse Masuaku’nun kornerlerinde Beşiktaşlılar defalarca vurmayı başardılar. Özellikle Saiss’in bir golü, bir de net fırsatı vardı kafa vuruşlarıyla. Galatasaray benim gözlemlediğim kadarıyla kornerlerde alan/adam karma savunma yaptı. Dörtlü ilk hattın önündeki üç-dört adam bire bir eşleştiler Beşiktaşlılar’la.

SAiSS’iN GOLÜNÜ TEKRAR iZLEYiN

Ancak Saiss’in golünde Torreira’nın kendinden 15-20 santim uzun adamlara karşı alanı kapmak için verdiği enteresan savaş bence Galatasaray’ın duran top savunmasının dengesini de bozdu. İmkanınız varsa Saiss’in golünü tekrar izleyin, ne Oliveira, ne de Torreira’nın adam adama eşleşmeye uygun seçimler olduklarını düşünmüyorum ben.

Uğur MELEKE / Hürriyet