Metin Tekin' in müsabakaya dair görüşlerinden öne çıkanlar şöyle:

SANTRFOR GİBİ SANTRFORU VAR

Beşiktaş ikinci haftayı enteresan bir maç hikayesiyle bitirdi. Klasik bir deplasmanda, Valerien Ismaël'in geçen seneden ipuçlarını verdiği, yani alıp oynayan değil, kapıp oynayan bir Beşiktaş oyun planıyla 3-0 öne geçiyorsunuz.

Salih, benim seyrettiğim en iyi Salih performanslarından biriydi. N'Koudou'nun istediği şeyler oldu. Sarı kartı cebindeydi; evet riskti.

Ghezzal Beşiktaş'ın yine kalitesiydi. Santrfor gibi bir santraforu vardı. Ben Weghorst'u bu sefer daha da beğendim. Daha golü yok. Bakın, biz sorarız. - Ne oynuyorsun? +Santrfor. Klasik sorusu gelir... Kaç gol attın?  Santrfora sorulan ilk sorudur. Ama iki maçtır.. Ben Weghorst'ta iki maçtır çok iyi santraforculuk görüyorum. 

BEN BURADA KAPANIRIM, 3-1, 3-2 BİTİRİRİM DİYE DÜŞÜNDÜ

3-0 öne geçer Beşiktaş. Sonra on kişi kalır. Ve maç 3-3 biter. Ve teknik adam der ki "Ben artık savunma yapacağım." Onu oraya götüren nedir?

Zaman zaman şöyle söyleriz;  "Antrenmanda bile 11'e 7, 11'e 9 oynanır, yarım saat oynarsın gol olmaz. Savunma yemez." Valerien Ismael ikinci yarı aynı mantığı düşündü. Bu yola gitti. "Ben alırım beş stoperi, üç de orta saha koyarım. Weghorst'u, santraforumu bile geri çekerim. Ben burada kapanırım. Bu maçı 3-1,3-2 bitiririm." diye düşündü. 

TEKNİK DİREKTÖR ZEKASI OLARAK DA SINIFTA KALDI

Ama bakın, Beşiktaş'ın misyonu böyle olmaz. Valerien Ismael, kimlik anlamında burada biraz sınıfta kaldı. Yani, insanlara şunu dedirtti... Biraz klişe bir cümledir. Ama" Büyük takım hocası" diye...

Başka bir şey daha söyleyeceğim. Ben buna daha çok üzüldüm. İnşallah yanılırım. Teknik direktör zekası olarak da biraz sınıfta kaldı. Yaratıcılığı da, oyun hayal gücü de birazcık sınıfta kaldı. Sonuç almak için değil, oyun oynamak için de bazen teknik direktörün o kimliği, o zekası önemli. Oyun zekasından bahsediyorum, yanlış anlaşılmasın. 

Biraz, kaskatı bir seçim yaptı. Ben kapatırım, savunma yaparım, gol yemem. Bu ligde Beşiktaş'ın misyonu bu olmayacaktı.