Önümüzdeki pazar günü 30 Nisan'da, G.Saray'la oynayacağız İnönü'de...

Ortalık gitar teli gibi!!!

Gelin zihnimizi yumuşatalım biraz,

Boyun kaslarına iyi gelir...

Eskiye gidelim, aklımızda yer tutanlara... Mesela ben hemen 91 yılına gidiyorum... Şampiyonluk maçına...

Sami Yen'deyiz ve 2-0 mağlubuz ve maçın başı daha neredeyse...

Ben sinirden elimizdeki iki davulu da parçalamışım...

Anlayın stresi...

Saldıracak yer arıyoruz adeta, deliye dönmüşüz.

Derken B.Ali çıkıyor sahneye.

Önce 1-2 sonra 2-2.

İkinci yarı başlıyor Feyyaz 2-3.

Maçtan sonra Fulya'ya akmışız,

Kalabalık öyle böyle değil,

Futbolcuları terasa çıkardık, karşılıklı siyah-beyaz çekiyoruz.

Sonra girdik tesise futbolcularla VHS kasetten maçın tekrarını seyrettik...

Muhteşem bir gün, mükemmel bir şampiyonluktu...

Sonra yaşlı genç demeden

2003'e ışınlıyorum hepinizi...

Ercan Taner'in "Sergen attı şampiyonluk geldi" diye bağırdığı dakikaya...

Zaman tünelinde bir ara her fırsatta G.Saray'ı elimizden kaçırdığımız bir döneme çarpıyoruz...

En akılda kalanı tabii

Ahmet Çakar, Vahab Beyaz bestesinin çıktığı maç, lakin Fevzi'nin ayağının altından kaçırdığı ve 1-1 biten maçı unutmak da mümkün değil tabii...

Anlatacak o kadar maç var ki buraya sığması olanak dahilinde değil...

En son olarak da Kadıköy'de

G.Saray'la oynadığımız maç var belleğimde, bir çırpıda canlandırdığım...

83'müydü 84'mü bilemedim. Arnavutoviç'in gol attığı Ziya Doğan'ın röveşatasının direkte patladığı ve 2-1 yendiğimiz maç...

Kaptanın seyir defteri gibi oldu ha! Sayfadan Mr. Spack fırlayacak sanki!!!

İşte böyle sevgili arkadaşlar. İnce bir derbi nostaljisiyle tarihte yolculuk yapayım dedim.

Sizin de aklınızda kalanlar vardır mutlaka.

Hüzünleriyle sevinçleriyle... Hepsi bizim... Dişimizdeki sancı gibi bekletiriz acıyı. Lakin gülerken de 32 dişimizle güleriz... Şampiyonluk değil de dik durabilmek önemlidir hayatımızda.

Elimizin tersiyle itebilmek haksızlığı...

Diyor ya şair,

'Pusatsız, duldasız, üryan..."

Beşiktaşlı olmak ondan güzeldir işte...

Acısıyla tatlısıyla sizde yazın ruhumuz hafiflesin...

AĞAM BİZLE DALGA GEÇİİ

MHK bir evvelsi gün, Bazı maçların hakemlerinin ve VAR odasının konuşmalarının dikkate alınarak bazı hakemlere terlik istirahati verildiğinin açıklamasını deklare eden bir yazı yayımladı...

Biz de merak ettik "ofsaytımsı", "penaltımsı" mevzular hangi takımların maçlarında vuku bulmuş diye???!!!

Şu kadarını söyleyeyim G.Saray,

Beşiktaş ve F.Bahçe'yi ilgilendiren durum yok. Patlamalı kahkaha attım tabi...

İki, üç tane yeni hakem ismi koymuşlar oraya, bir iki de takım.

Yazıyı da, "Tüm çabamız hakemlerimizin müsabaka neticesine ve oyun akışına tesir edecek hata yapmamaları içindir" diye de bitirmişler...

Tam "ağam bizle dalga geçii" pozisyonundayız... Hani telefon elimizdeyken ha bire önümüze düşen "funny" başlıklı parodi videolar var ya

O moddayız artık...

Gülümseyerek okuyoruz.

Şaka gibi ya... Bir tarafta fırtınalar kasırgalar var, evler havada uçuşuyor,

Bunlar bize mavi deniz, güneşlenen tatilci resmi gösteriyorlar... Vallahi pes...

Her şeyi bir kenara bıraktık eyvallah.

Hatta pazar akşamki Karagümrük maçındaki penaltıları bile...

Yalnız bize G.Saray-Kayseri maçında skor 4-0'ken ve tam ilk yarının sonunda tek başına gole giden adamı indiren Nelsson'un pozisyonuyla ilgili konuşulanları verin.

Bir de Sivas-G.Saray maçında Sivas'ın attığı golün neden sayılmadığını...

Haaa!!! Bu da naçizane ricamız olacak, F.Bahçe-Beşiktaş maçında Arda Güler'in pozisyonu için verilen penaltı sırasında VAR odasındaki Alper Ulusoy'la orta hakemin konuşmaları...

Bu üçü???

Bunlara cevap veremiyorsanız,

Elon Musk'la Mars'ta koloni kurun, HAVA!!!!

ZALIM DÜNYA

Çoook seneler evvel rahmetli Yemen Ağabey'le Bjk TV de Karakartal Forum'u çekiyoruz.

Programdan önce laflarken,

"Alen, Carlsberg stad ismi için Beşiktaş'a sponsor olmak istiyor, çok da ciddi para verecekler kulübe" dedi...

Bu iyi bir şey miydi ilk anda karar veremedim. Geldiğimiz kültür, yaşadığımız hayat, Beşiktaş'a bağlılık, aidiyet, Beşiktaş'ın yüceliği iç dünyamda buna izin vermiyor gibi duruyordu.

Fakat sonra biraz düşününce Beşiktaş bundan kar edecekse kulağa hoş geliyor, neden olmasın moduna evrildim... Mevzu daha ham, kimse bilmiyor tabi... Yöneticiler bile bilmiyor öyle bir durum yani...

Üç dört gün sonra iş çatladı.

O zaman sosyal medya yok web siteleri var...

"Beşiktaş isminin yanına başka isim yakışmaz koydurtmayız."

"İstemezük" diye yıkılıyor ortalık...

Bir yandan diyoruz ki "doğru diyor insanlar." Bir yandan da "ya dünya artık öyle dönmüyor, bu duygusal hamaset, bu piyasada kalmak istiyorsak verilen para ciddi, hemen asıp kesmeyelim" diye tartışmayı soluklandırıyoruz... Netice itibariyle gelen baskılar sonrasında anlaşma olmadı...

Daha sonra başka fi rmalarla anlaşma oldu tabi de son Gazprom'la olan anlaşma süreci günümüzde sıcaklığını korurken, anlattığım mevzu aklıma gelince, "nereden nereye" demeden edemedim... Konuşulan rakamlar 100 milyon euro falan... Neredeyse Beşiktaş'ın borcunun yarısı... Ve kimse haklı olarak ağzını açmıyor...

Hatta o firma olmasın, bu firma olsun diye tartışma odaları açılıyor...

Harbiden nereden nereye geldik.

Gözün kör olsun zalım dünya...

Alen MARKARYAN / Akşam