Beşiktaş’ın mali yapısı, gayrimenkul projeleri ve sermaye artırımı gibi gündemleri Yeni Açık YouTube kanalında değerlendiren Ergin Aslan, futbol kulübü yönetiminin artık sadece saha başarısından ibaret olmadığını vurguladı.

Ergin Aslan şu ifadeleri kullandı:

"Öyle bir yere gitti ki artık futbol Beşiktaş tüzüğünde mesela iki tane kadın yönetici zorunluluğu getirildi. Kurullarda o alanın uzmanlarının, hukukçuların olması gerektiği, iktisatçıların olması gerektiği bunlar tüzük maddelerine eklendi. İşte denetlemedir, sicildir, disiplindir vesaire gibi... Şimdi artık sadece sportif alanı, sahayı yönetmenin çok ötesinde bir olgudan bahsediyoruz futbolda, spor kulübü yönetmekte. Dolayısıyla ekonomiyi de çok iyi yönetmeniz lazım. Keşke tüzüğe eklense “ekonomist” diye ama teknokrat olan ekonomist ve söylediklerinin bağlayıcı olduğu yani tavsiye niteliğinde kararlar değil de gerçekten bağlayıcı onun imzası ve onun uygulayacağı şey işte mesela ülke ekonomilerinde de öyle değil mi? Mehmet Şimşek geliyor, ona teslim ediliyor, bir sistem üzerinden götürüyor. Yıllar önce işte bir Kemal Derviş modeli vardı, o vardı bu vardı... Yani ben çok anlamam ekonomiden ama böyledir.

Şimdi kulüpler de çok iyi ekonomiste sahip olmak zorunda. Çok iyi golcü, olmazsa olmaz. İyi 10 numara, olmazsa olmaz. Bunların hepsi futbolun olmazsa olmazıdır, takımların. Ama artık biz yorumcular ekonomi bilmek zorundayız. Ekonomi okuyorum ben, bakıyorum ne oluyor ne bitiyor. Hukuk bilmek zorundayız. Bir sürü iş futbolun içerisinde. PFDK, tahkim, şu bu falan... Zaten sportif tarafa hâkim olmak zorundayız. O yüzden kulüplerde de bu zorunluluk lazım.

Niye anlattım bunları? Şimdi Beşiktaş'ın rekabet ettiği şey sadece saha değil. Ekonomik olarak da güçlü olacaksın ki iyi takım kurasın. İşte Bankalar Birliği'nden çıkmaya çalışasın, parayı iyi yönetesin. Öyle hesaplar kitaplar yapılıyor ki... Mesela seyahat yaparken ya da kulüp içerisinde bir harcama yaparken, personele zam yaparken, tesise bir şey yaparken 300.000-500.000 hesapları yapıyorsun değil mi? “Aman Beşiktaş'ın parası boşa gitmesin” diye. Bir tane abuk sabuk bir orta sahayla hepsi altüst oluyor. Beş yıl ekonomik plan yap. Kulüp içi maliyetten kısma diye, ona bedel? Ne anladın bu işten?

Şimdi muslukla dolduruyorsun, kovayla boşaltıyorsun. O yüzden ekonomist ve ekonomi çok önemli. İşte Başkan Serdal Adalı evvelsi gün ekonomi müdürlerinin de dahil olduğu bir toplantı yaptı. Özellikle ekonomi müdürlerinin olduğu... İşte sermaye artırımı meselesini, gayrimenkul meselesini anlattı. Elbette burası inşaat şirketi değil. Elbette burası döviz bürosu değil. Ama bunlar olmazsa olmaz.

Niğde'deki taraftar der: “Yani kardeşim burası döviz bürosu mu? Bana ne, bana golcü getir, ben maç kazanayım” diyebilir. O kadar zor bir iş ki... Hem onun hissiyatını ki %100 haklı bir serzeniştir, %100 haklı bir istektir hem onun isteğini, hissiyatını, hazzını dolduracaksın, hem de bu yönden bu işleri toparlayarak, maddi tarafı düzelterek gideceksin. Düzelebilecek gibi değil. 15 milyara çıkmış ve katlanarak gitmiş. Yıllar önce bak 4 olmuş, 7 olmuş, 11 olmuş, 15 olmuş... Katlana katlana her yıl gidiyor. İşte önümüzdeki sezon 25'i konuşuyor olacağız. Mesela Fenerbahçe açıklıyor; 19 milyar falan... Çok zor bir iş aslında. Beşiktaş’ta bu dönemde yani yöneticilik yapmak çok zor bir iş. Ki Türkiye'nin en zengin isimlerinden biri, değil mi? Ali Koç... O bile nasıl zorlanıyor? Şahsi sponsorluklar, şirketlerinin sponsorluklarını vererek döndürmeye çalışıyor.

7 milyarlık yük aldım biz bu yükle nasıl yürüyeceğiz?" diyenler giderken, iki katına bırakarak gittiler. Evet, bunun içerisinde faizdir, Bankalar Birliği ödemesidir, vergidir var ama başka harcamalar da çok fazla. Bu yükü de bırakıp gittiler. Şimdi Serdal Adalı da diyor ki: "Ben de giderken bu yükümü bırakıp gideyim, ben de mi bırakıp gideyim? Mesela giderken 25 milyarla bırakayım da benden sonrası mı düşünsün?" Bakış açısı doğru ama uygulanabilirliği konusunda da Allah yardımcısı olsun. Gerçekten çok inceleyip sık dokuması lazım, kolay bir iş değil.

Görüyorum mesela, her demecinden sonra başka bir yere gidiyor hikaye. "Oo bize yarışmacı takım kurmayacak mıyız, şampiyonluğa oynamayacak mıyız, bu transferler gelmeyecek mi?" Bunlar geliyor hemen. Şimdi buraları yönetmek çok kolay bir şey değil ama yapmaya çalışıyor. Şimdi bir de deniyor ki: "Serdal Adalı da yapamaz." E kim yapar? Kim yapar mesela? Bakmayın o kafanızdaki isimlere... Nedir? Fikret Orman konuşuluyor. Kolay değil. Mesela bugün Fikret Orman gelsin, zannetmeyin ki bir anda işler 2015-2016 sezonuna, 2016-2017 sezonuna dönecek. Fikret Orman 2011-2012 sezonunda geldiğindeki durumu bir düşünün. Şimdi "bu da yapamaz, ya gitsin" deseydiniz ve sosyoloji bunu oluştursaydı ne olacaktı? Sen o Avrupa başarılarını, Şampiyonlar Ligi namağlup performansını, Türkiye Ligi şampiyonluklarını yaşayamayacaktın. Çünkü niye? "Ya bunda da bu da yapamaz, bundan da olmaz" düşüncesine erken kapılıp gitmiş olacaktı. O süreç nasıl geçildi? Herkes dedi ki: "Evet ya, bir şey geliyor, bir ışık geliyor." Ama işte "ondan da yapamaz, bu da yapamaz" kavramı o zaman çok genel geçer bir kavram değildi. Şimdi bu çok alışkanlık haline döndü, çok sıklaştı, çok tekrarlandı."

duhuliye.com

Hbr1903

HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..