Ben öyleyim mesela. Babam da annem de öyle emekli oldular. Aileden yani bendeki anlayış. İş hayatında kuralları koymak yerine belirlenen kurallar çerçevesinde çalışmak hep bir sınırının olduğunu bilme mentalitesi bu. İyi tarafları elbette var. Kurallara riayet etmenin, başkalarının hakkına maksimum saygı duymanın, hiyerarşik bütünlüğe uymanın ne zararı olabilir. Ama iş karar vermede korkusuz, hakkını korumada sınırsız olmaya geldi mi  işte orada biz beyaz yakalıların hiç görmediği hiç de kabul etmediği memur butonu devreye girer ki abs den sert fren yaptırır adama. Apartman bile site bile yönetemezsin bu sarmalın içinde. Aynı bizim yönetim gibi. Allah razı olsun çalışıyorlar, gecelerini gündüzlerine katıyorlar belki de. Ama öyle bir sofradalar ki kendilerine sorsan hiç de olmak istemeyecekleri yerdeler. Kurtla,çakallar,sırtlanlar ne ararsan var bu sofrada.  Bizim abiler de ne yapsın tipik beyaz yakalı zihniyetleri ile yok limitti yok ffp di okla yayla uğraşıp duruyorlar. Sumudica tribune döner hareket yapar, Karşıyakalı basket maçında senin salonunu inletir dünkü maçta gelir Ahmet başkanın hemşerileri bize her yer Trabzonu dinletir. Eee biz ne yaparız?  Maşallah bizim yönetimin en büyük icraatı, bir beyaz yakalının diğer beyaz yakalıyı şikayeti olarak derbi maçtan önce hakemi Koç şirketler grubunda çalışmakla suçlamaları oldu şaka gibi.. Eski bir genel müdürüm vardı Pazar payını 50%  kaybederken bile bundan 10 sene sonra çalışacak olanlar bugün yaptıklarımıza çok minnettar kalacaklar derdi biz de övünürdük, sonradan dank etti kendime oğlum sen 10 sene sonra nerede olacaksın sorusunu sormak. Tamam yönetici dostlarımız doğru işler oluyor paraları ödüyorsunuz borçları azaltıyorsunuz da e biraz da ateşlemeniz lazım. Diğer kulüp yöneticileri sadece şahsi ceplerinden ormanı ateşe verdiler siz de bari bir piknik tüpü falan yakın..Ha olmuyor mu çıkın sözde Beşiktaşlı yönetici diye isimlerinin önünde sıfatları olana gidin destek isteyin. Vermezler ise çıkın ifşa edin. Bu camiayı kendinle yüzleştirin bari deyip konuyu kapatıyorum.

Geçelim Trabzon maçına. Bence rakip kendi kapasitesine göre çok iyi biz ise çok kötü oynadık. Adamlar bu çöp takımları ile 3 puanı alıp götürdüler. Bakmayın pozisyonlara falan bu Trabzon’a pozisyona giremeyen büyük takım olamaz zaten. Gece bile hala o yediğimiz bomboş ataklar geldi gözümün önüne. Halı sahada geri gelmeyen abi gibi oynayan Nwakaeme nin savunma zaafiyetini kullamadık bir türlü. Bitik Gheazzal’ın ve yenilen ilk golde Abu’nun vermediği paslar yüzünden Rosier’in savunmaya koşmadığını falan söyledi futbol bilginleri. Bence savunma geri koşmak yada koşmamak değil. Öbür tarafta oynuyor isen atağı bitereceksin böyle saçma sapan acemi top kayıplarını yapmayacaksın. Yaparsan böyle 1-0 önde iken kontradan gol yersin işte. İdeal kadroya Mensah ve Ghezzal yerine Adem ve Nkoudu’nun yerleşeceğini düşünüyorum. Hocanın Montero’dan da memnun olduğunu zannetmiyorum dünkü maç özelinde. Nskala geldiğinden bu yana en iyi oyununu oynadı 3 lig bir kupa maçında onun ayağına bakacağız gibi duruyor. Larin gerçekten inanılmaz koşuyor ama dün çok etkisiz kaldı. İnşallah Cenk de PL oyuncuyum demez de onun kadar koşar ki onu kesebilsin. Burada yazmaktan usandım ama bu takıma 8 numara şart oğlu şart idi. Sanırım olmayacak. Atiba dün gösterdi ki ikinci yarıda o pozisyon için çok başımız ağrayacak. Dorukan ile ilgili ihanet mihanet gibi sözler yazmaya gerek yok yakamız beyaz olmasa idi onu iki ay önce kadro dışı bırakmıştık bile. Dorukhan demişken Sergen hocanın Bakasetas’dan korkup Dorukhan Atiba Josef gibi düz oğlu düz orta sahaya dönmesine de şaşırdım.

Son olarak bırakmak yok. Kazanabileceğimiz 3 maç ve ardından ara var. Bu takım hala bu ligin üstünde top oynuyor ve sonuna kadar gitmedeki tek rakibi kendi içindeki kırılganlığı. Çarşamba Antalya’dan 3 puan alır döner isek kaybettiğimiz avantajı tekrar yakalarız.