Geçtiğimiz sezon Göztepe'yi yenip şampiyon olduğumuzda bile şampiyonluk kutlamalarının tarihiyle ilgili anlaşmazlıklarla başlamıştı her şey!

Hepimizin malumu 25 gün süren imza polemiği, paniği ve krizi ve kaosu...

Aslında makarayı adaletli sararsak geçen sezonki 3-4'lük Fenerbahçe maçına kadar geri gitmemiz gerek!

Ana başlangıçlar tabiriyle hem de!

Sonra süreç özellikle şampiyon olduktan itibaren aksilik, şanssızlık, tedbirsizlik boşvermişlik ve kendi göbeğini kendi kessin beklentileriyle devam etti....

Kağıt üzerinde hepimizin hemfikir olduğu bir takım kurarak el sıkıp tebriği hak eden yönetimde, hepimizin gözden kaçırdığı Sergen Yalçın'ın ve yönetimin süzemediği acı gerçekler bir bir ortaya çıkıyordu...

Kadro planlaması yetersizliği....

Sahada da gördük ki futbolcular birbirini tamamlamıyordu! Halbuki, 1990-93, 2003 ve 2015-17 yılları arasında takımı efsane yapan neydi?

Topçuların doku, ten ve akıl uyuşmasıydı değil mi?

Maalesef kadro mühendisliği dibe vururken, alınan başarısız ve şanssız sonuçlardan sonra kalburüstü futbolcuların sorumluluktan kaçması, bu rest mantalitesinden gidersek Sergen Hoca'nın akıllıca cevap verememesi beklenen sonun başlangıcıydı!

Tabii makarayı yine adaletli sararsak Uilenberg'le başlayan ve maçlarda Beşiktaş'ın hakkı yenen pozisyonlarda yönetimin bayağı sessiz kalmasını da kervana katmak gerekiyor.

Tabii unu serdikten sonra bir kafa dağıtayım diye sigara molası vermeye şehir dışına çıkmalarının sıklaştırılması, yine beklenen sonun başka versiyon başlangıcıydı...

Tabii makarayı daha da adaletli sararsak Aboubakar'ın 30 maçlık sözleşme dönemine de göz atmak lazım!

Futbolcuların sürekli bacağının arka adalesini bahane edip tüymelerini doğanın doğal akışkanlığı olarak kabul etmesi de Sergen Yalçın'ın en büyük hatalarından biriydi...

Kırmazsan kırarlar! Kırdılar da!

Halbuki marjinal kararlar alıp üç-beş topçuya tarihi cezalar kestirseydin Beş-altısına da ince ve akıllı bir gözdağıyla şimdi Alice Harikalar Diyarı'ndaydın...

Şenol Güneş'in düştüğü hatalara sen de düştün Sergen Hoca...

Maalesef dersine iyi çalışmadın ve bir çok insanın ekmeğine yağ sürdün...

Dinledin mi hiç bilmiyorum, şahsına dair kaç kez "Biz eski Sergen'i istiyoruz" diye yırtındım...

Boşa değildi onlar, bil! "Olmasaydı sonumuz böyle" bir şarkı sözüdür ama o şarkının başka bir satırı "bir ceylanın pınara inişi gibi" der...

Sen öyle gelmiştin bu camiaya bir ceylanın pınara inişi gibi...

Ondandır kızmalarımız sana.

Giderken bütün yakamoz ışıklarını kırdın, arkanda dimdik duran taraftara bir veda etseydin be Sergen Hoca... Olmadı...

Yarılan ekmeğin buğusuydun, ekmeğin bir yarısını aldın gittin! Ne diyeyim?

İçimden pek de gelmiyor ama yine de hoşça kal iki gözüm...

Alen MARKARYAN / Akşam

Beşiktaş'tan son dakika, transfer ve özel haberler için Duhuliye.com mobil uygulamalarını indirmek için TIKLAYIN