Bu sorunlu konuyu Türkiye’deki tüm takımlar için adeta kusursuz bir uygulama şekline dönüştüğü için gündeme getirmek istedim.
Düşünün, üst düzeyde bir takım hazırlık kampına gidiyor ve bir sene önceki takımı dahi oluşturmadan eksikliklerle çalışmalar yapıyor. Bu kadar büyük bir hatanın sonuçlarının doğuracağı kayıpların sanırım kimse farkında değil.
Real Madrid ve Barselona ABD’de kamp yapıyor ve tam takım. M City Japonya’da kamp yapıyor ve tam takım. Türkiye’deki takımlar ki oyuncu ve taktiksel açıdan saydığım takımların çok gerisindeyken bile bu duyarlılığı gösteremiyor.
Bunun en temel dayanakları birincisi; kurumsal anlamada profesyonel bir çalışma programının olmaması. İkincisi; yetersiz olan yöneticilerin tüm işleri menajerlere bırakarak bir ticaret hacmi oluşturmaya çalışmalarıdır. Takımlıların kurumsal anlamada kadro mühendisliği yapabilecek bir çalışma şemasına sahip olmadıkları için sorun her sene çözümsüz kalmaktadır.
Yıl içindeki lig performansları sonucunda gidecek ve kalacak oyuncularla birlikte, hangi mevkiye oyuncu alınacağına dair bir raporlama çalışması yapılması neticesinde bu süreç tamamlanmalıdır. Buradaki raporlamanın içeriği ya takımın var olan kurumsal yapısı içindeki profesyonel yapıya aittir ya da antrenöre aittir. İhtiyaç duyulan mevkilere oyunculardan bir data oluşturma sportif direktör ile scout ekibinin işidir. Finans sorunun çözümü ise yönetimin kalır.
Oluşturulan havuz içinden yapılan bütçelendirme çalışmaları sonucunda ve takım için uygun olan oyuncular alt yapı dahil-belirlenerek bonservis alım işlemleri en geç mayıs ayı içinde yapılır ve oyuncuların hazırlık kampına yetişmesi sağlanır. Bu bir yönetsel zincirlemedir ve bir reaksiyona tabidir.
Ama, bizdeki açmazların en başında antrenörlerin bu süreç içinde gerekli iradeyi ortaya koymayarak yönetime ticari alan açma hamlesi gelmektedir. Örneğin Şenol Güneş’in sürekli transfer istemesine rağmen, isimden ziyade mevki üzerinden giderek Başkan’a alan açması ve bu süre zarfında da tüm transfer başarısızlıklarına rağmen Başkan’ı koruyan açıklamalardan geri kalmamasıyla bu alanı korumaya çalışması bu konuda verilebilecek en etkili olumsuz örnektir.
Fakat, Fikret Orman döneminde yabancı kuralında ancak bir yabancı kaleci kadroya yazılırken Güneş, Fabri’nin kalede olmasına rağmen Denis Boyko’yu takıma aldırarak onu tribünde oturmasına neden oldu ama hiçbir özeleştiri yapmadı. Bu kulüp için büyük zarardı ve bunu Güneş gerçekleştirmişti. Güneş’in kaleci kökenli olmasına rağmen iki yabancı kaleci transfer etmesi de ayrı bir konu.
Konumuza dönersek…
Tüm kulüpler yıl içi çalışmalarını eksik mevki üzerinden ve finansal yapı üzerinden yapıp bir data oluşturması gerekirken, bunu yapmayıp haziran ağustos arasına sıkıştırılan transferlerle sorunu çözmeye çalışmaktadırlar.
Medyanın sürekli uçak indirip-kaldırması ve havaalanı saati vermesi bu popülist tavırların karşılık bulmasına neden olmaktadır.
Avrupa maçları oynandı ve lig başlıyor. Zaman kısıtlı ve müsabaka dönemine girildi. Bu dönemde hem yükleme hem de maç priyotlaması ile içi içe geçeceğinden istenilen performanslar bir türlü yakalanamayacaktır.
Galatasaray İcardi ve Torreira ile bu sorunu yaşayacak. Beşiktaş hala Saiss ve Redmond açıkların kapatamazken, orta alan ve kanat oyuncu sıkıntısı devam ediyor. Fenerbahçe büyük kısmını tamamladığı transferlerin tamamlayıcı etkileri üzerinde çalışıyor.
Avrupa kupalarında özellikle Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray grup maçlarında birinci ve ikinci torbalardan gelecek takımlar ile bu sorun ile yüzleşecektir.
Peki bu hazırlık kampları niçin bu kadar önemli…
Yıllık antrenman periyotlaması üç dönem üzerinden düşünülerek iç müfredatı buna göre planlanmaktadır. Bunlar hazırlık, yarışma ve geçiş dönemleridir. Hazırlık döneminde sporcu yarışma dönemine gireceği için içeresinde gerekli olan fiziksel, teknik, taktik ve psikolojik hazırlıklarını yapar ya da yaptırılır. Bu dönem yarışma priyotlamasının temellerini oluşturulduğundan tüm antrenman yılı için büyük öneme sahiptir. Özellikle bu dönemde ortaya konulacak yetersiz antrenmanın veya sporcularının katılımının geç olması veya bu dönemi kaçırması yarışma döneminde hiçbir antrenman yöntemiyle düzeltilemeyecek olumsuzlukta etkileri olacaktır.
Futbolda performansla ilgili bir analiz yaptığımız zaman içerisinde teknik, taktik, fizyolojik ve psikolojik-mental alanlar gibi birçok sayıda faktöre bağlı olarak geliştiğini görürüz. Elit düzeydeki futbolcuların oynadıkları maçlara baktığımız zaman; oyuncular kalp atım hızında, oksijenli ortamla oksijensiz ortam arasında ortalama 9-10 km koşmaktadırlar. Bu dayanıklılık yapısı içerisinde sıçrama, topa vurma, sprint gibi-ki bazı oyuncuların koşu hızı saatte 36 km çıkabilecek düzeye gelmesiyle-patlayıcı kuvvet unsurları da sıklıkla yer almaktadır. Tüm bunları ele aldığımızda, bir futbolcunun sadece bir tek alanda üst düzey seviyeye sahip olmasının yetmeyeceğinden, futbolla ilgili tüm alanlarda yeterli bir kapasiteye sahip olması gerekmektedir.
Fiziksel ve fizyolojik özelliklerin birbirlerini tamamlayıcı reaksiyonda olması nedeniyle, fiziksel ve fizyolojik özelliklerin içerisindeki uygulamalardan birkaçının yeterince gelişmemesi oyun performansını etkileyeceği için bu durum oyuna direk olarak yansımaktadır. Çünkü, ortaya çıkan bu yetersizlik sadece fiziksel olarak kalmayıp teknik-taktik anlamda da bir eksikliğe neden olmaktadır. Eksiklikler nedeniyle oyun içindeki fiziksel uygulamalarda eksik kalınacağından orta, şut ve isabetli pas gibi temel teknik uygulamalarında dahil yetersizlik görünür. Bu eksikliklerden dolayı bütün maçlarda istikrarsızlık ve başarısızlığın ortaya çıkması kaçınılmaz olur.
Açıklamaya çalıştığım sürecin sonuçlarının içeriği tamamen bilimsel dayanaklara sahiptir. Çünkü ölçülebilen şeylerin açıklamasını yapmaya çalıştım.
Diğer bir husus, her üç takım antrenörü yerli olduğu için ve yerli antrenörlerde hâkim olan taktiksel bütünlük üzerinden bir sistem ve felsefe oluşturup çalışmaları bunun üzerinden yürütme stratejisi olmadığından, süreci oyuncu kalitesi ve yetenekleri üzerinden yürütme isteğine sahip olduklarından bu açıdan üç antrenör de sıkıntı yaşamaktadır.
Özellikle Okan Buruk ile Şenol Güneş bu açıdan çok eksik kaldılar.
Çünkü, istenilen oyuncu profilleri ile hazırlık dönemi geçirilmediğinden takımın yarışma içeresinde başarılı olması için hem oyun olarak hem de sonuç olarak bir taktiksel bütünlüğe ihtiyaç duyulmaktadır. Ve kamp boyunca bu çalışma varsayımı üzerinden maçlara çıkılması beklenmektedir. Ama, maalesef her üç takımın bu konuda eksik kaldığı net görünmektedir.
Hazırlık kampı çok hassa ve önemli içeriğe sahiptir. Hiçbir popülist bir davranışa mahal vermeyecek şekilde bu konu tartışılmalı ve takımlar bunun üzerinden örgütlenerek profesyonel bir çalışma yapmalıdırlar. Akis halde ligde ve Avrupa kuplarında istikrarsızlık yaşanır.