A Milli Takım, Semih Kılıçsoy olaylarının gölgesinde girdiği süreçte başa baş mücadele ortaya koyup penaltıdan yediği goller Macaristan'a 1-0'lık skorla mağlup olmuştu. Bu karşılaşmanın üzerinden 3 gün geçtikten sonra Montella'nın öğrencileri, Avusturya'ya karşı yeşil sahaya çıktı.

2024 yılında Avusturya'nın evinde çıktığı ilk maçtı ve tribünler tıklım tıklım doluydu. Ancak Türk taraftarlar da tribünlerin büyük bölümünü doldurup Millileri yalnız bırakmamıştı.

MONTELLA ROTASYONA GİTMİŞTİ...
Türkiye aslında olabilecek en iyi potansiyele sahip yıldızlarıyla sahadaydı. Macaristan maçına göre kadroda çok fazla değişiklik vardı çünkü teknik direktör Montella da elindeki farklı alternatiflere göz atmak istiyordu. Aslında daha başlangıçta; her şey kendini belli etti. Maç boyunca hiçbir şekilde kendi yarı alanımızdaki 1. bölgeden topu 2. ve 3. bölgeye geçiremeyeceğimizi daha 2. dakikada acı bir tecrübeyle görüp yaşadık.

ÖN ALAN BASKISIYLA DAĞITTILAR
Hâlbuki Avusturya deplasmanında, Türkiye'deki bir maçmış gibi başlamıştık 90 dakikaya... Ancak daha 2. dakikada Cenk ve Kaan paslaştı... Salih'ten gelen top kaybının devamında kaleci Uğurcan topu ilk etapta kurtarmasına rağmen ikincide ağlarına gitmesine engel olamadı. Büyük bir zaaf yaşadık ön alan baskısı yiyince... Çok büyük problem oldu bu şekilde bir maça başlamak A Milli Takım açısından... Ve Xaver Schlager'in golüyle 1-0 öne geçen Avusturya baskısını iyice artırmaya başladı.

STAT, "TÜRKİYE" SESLERİYLE İNLEDİ
Türkiye yediği golden sonra kendine gelip nefes aldı ve Kenan ile Kerem iş birliğinde gelişen atakta 6. dakikada gole çok yaklaştık ama uzak köşeye Kerem Aktürkoğlu'nun şutunda top direğin yanından auta gitti ve A Milliler skoru eşitleyemedi.
Türkiye'nin baskıları ve kanatlardan hızlıca geliştirdiği ataklar Avusturya'nın enerjisini düşürdü. Maçın 25. dakikasında penaltı kazanan Türkiye, Hakan Çalhanoğlu ile ağları havalandırıp skoru 1-1'e getirdi. Yüzüne tutulan lazere rağmen çok net bir vuruşla harika bir gole imza attı Hakan... Avusturya'da stadyum golden sonra, "Türkiye" sesleriyle inledi.

RESİTAL SUNDU AMA...
Hakan Çalhanoğlu ilk yarım saat itibariyle sahanın her yerindeydi. Taktığı kaptanlık bandının hakkını her adımda verdi. Ancak Milli Takım'ın geriden top çıkaramama zaafı yeniden hortladı. 44. dakikada hiç olmayan bir ataktan başlayan ve topu uzaklaştıramadığımız pozisyonda yine golü yedik. Çıkmakta zorlanırken Gregoritsch ağlarımızı havalandırdı ve 2-1 geriye düştük devre bitmek üzereyken... Uğurcan'ın müdahalesine rağmen meşin yuvarlağı ikinci kez ağlarımızda görmeyi engelleyemedik.

HEM TAKIM BOYU UZUNDU HEM ALAN TUTUYORLARDI
Avusturya hem takım boyunu uzun tutup hem de geride açık vermemek konusunda epey iyiydi. Bu nedenle Türkiye yeteri kadar alan daraltamadı. Hızlı kanatlarımızla giderken merkezden rakibi bozamadık. Onlar geldiğinde ise hem kanattan hem de merkezden alanımıza rahatça girebildiler, topu uzaklaştırmakta çok zorlandık. Hani bir tabir vardır ya... "Basit goller yedik" diye... İşte ikinci yarıda tam olarak bu kâbusa uyanacaktık.

HAT-TRICK YAPTI VE GECENİN ADAMI OLDU
Avusturya forması giyen Gregoritsch, 49. dakikada kornerden gelen ortaya çok rahat kafa vurup ağları havalandırdı. Yine Uğurcan'ın müdahalesine rağmen skor 3-1'e geldi. Ay yıldız ekibin, rakibin hızlı oyununa bu kadar çözümsüz kalması gelecek adına beni umutsuz bir ruh hâline sürükledi. O kadar rahat gelip, ellerini kollarını sallaya sallaya tehlike yaratıyorlardı ki; biz de elimiz kolumuz bağlı izliyorduk.

BİR TÜR İŞKENCE İZLEMEYE BAŞLADIK
"Tam biraz oyunda daha çok var olmanın yollarını bulabilir miyiz?" diye düşünürken bitirici darbe geldi. Gregoritsch 59. dakikada kazanılan penaltıda beyaz noktaya geldi ve skoru 4-1 yapıp umutlarımızı taca çıkardı. Maç artık iyice bir tür 'işkenceye' dönüşürken, 77'de ağları havalandırdık ancak VAR kararıyla golden önceki pozisyona dönüldü ve skor 4-2 olacakken ev sahibi penaltı kazandı. Golümüz iptal edildi ve 78. dakikada penaltıdan Baumgartner bir kez daha ağlarımızı sarstı: 5-1.

TEK IŞIĞI ARDA GÜLER İLE GÖRÜR GİBİ OLDUK...
Arda Güler'in şık vuruşunda yediğimiz 5. golden önce bir röveşata ile etkili olduk ancak ikinci yarıda görüp görebileceğimiz -ofsayttan iptal olan golün pozisyonu hariç- tek ışık bu olacaktı. Orta sahamızın bu kadar kolay geçilmesi, rakibin her istediğini bu kadar rahat uygulayabilmesi Türkiye açısından en büyük derslerden biri diye düşünüyorum. Fakat asıl sıkıntı; tüm bu yaşananlara karşı hiçbir çözüm ortaya çıkaramıyor oluşumuzdu. Montella'nın yaptığı oyuncu değişiklikleri de ne bizi kendi yarı alanımızdan rahat çıkardı ne de ileride tehlike yaratmamızı sağladı.

GOL YİYECEK YERİMİZ KALMADI!
Yediğimiz goller sonrası artık açıkçası, "Gol yiyecek yerimiz" kalmadı... Farklı bir beklentiyle geldiğimiz Avusturya'dan soğuk havada buz keserek ve çok büyük hayal kırıklığı ile ayrıldık. Yediğimiz 3. gol itibariyle oyun disiplininden tamamen kopmaya başlayan A Milli Takım, son 15 dakika ve uzatma sürecinde de hiçbir varlık gösteremeden çok tatsız bir yenilgi aldı. Oynanan mücadele, "Böyle prova olmaz olsun" dedirtti... Ve son darbe de 90+5'te indi Milli Takım'a... Entrup, skoru 6-1 yaparak Türkiye'yi perişan eden noktayı koydu.

Fatih Sabovic | Yeniçağ