Türkiye, Şenes Erzik, Sepp Piontek ve Fatih Terim liderliğinde 90’larda büyük bir futbol atılımı gerçekleştirmiş, Euro’96 elemelerine beşinci torbadan girmesine rağmen turnuvaya direkt bilet kazanmayı başarmıştı. Stefan Kuntz, Türk futbolunun o dönüşümünün yakın şahitlerindendi. 1995-96 sezonunda Süper Lig’de Beşiktaş formasıyla gösterdiği iyi performans onu Almanya milli takımına taşımış, orada da takımıyla şampiyonluk yaşamıştı.

90’LARIN ORTASINDAKi TÜRKiYE ARTIK YOK

Ancak Kuntz’un şunu unutmaması gerek: Türkiye, 90’ların ortasındaki Türkiye değil artık. Son çeyrek yüzyılda 6 büyük turnuvaya katıldık, iki yarı final, bir çeyrek final yaptık. Beşinci torbadan dörde, oradan ikiye, hatta bir ara birinci torbaya kadar tırmandık. Şu anda yine dördüncü torbadayız ama buraya ait değiliz.

Zira futbolcu kadromuz, Avrupa’nın en kaliteli dokuzuncu kadrosu. Kuntz’un yönetimindeki Türkiye şu ana kadar neredeyse tüm ölüm-kalım maçlarında ölmeyi başardı! Elemelerdeki en kritik maçımızda içeride Norveç’ten çalışılmış bir duran top golü yedik. Play-offta Portekiz’e karşı (daha önce hiç denemediğimiz) üçlü savunmayla sahaya çıktık. Berkan’ı sol kanat bekte kullandık. Bu kritik maçları kazanamazsanız büyük turnuvalara gidemezsiniz. Gidemedik zaten.

iLK 11’iMiZi GÖRÜNCE ÜZÜLDÜM

Dün bizim 10’da birimiz değerinde olan, FIFA sıralamasında 50 basamak altımızdaki Ermenistan deplasmanına konservatif bir 11’le çıkınca üzüldüm bir Türk sporsever olarak. İlk 45 dakikada ikinci-üçüncü bölge geçişini yapamadık, Ermenilere solumuzdan üç büyük fırsat verdik ve büyük takım davranışı sergileyemedik sahada.

Ancak ikinci yarıda sahadan bir stoper eksiltip 4-3-3’e dönünce, Salih Özcan ve Kerem’in girişiyle bağlantılarda başarı yüzdemizi artırınca kalitemizi bir miktar daha yansıttık sahaya. Bu dönüşüm de galibiyete yetti zaten. Ancak salı günü içeride Hırvatistan’ı yenmek istiyorsak bir konuda hata lüksümüz yok:

Dünyanın en iyi orta saha organizasyonlarından birine sahip Hırvatlar’a karşı iki orta sahayla çıkamayız. Bursa’da üçlü savunma ve iki merkez oyuncu intihar olur.

Uğur MELEKE / Hürriyet