Bir kere ters gitmesin insanın işi, muhallebi yerken kırılır dişi.

Hızlı, tempolu oyunu ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Beşiktaş'ta büyü bozuldu ve ortaya hiç hoş olmayan sonuçlar çıktı, birçok şey tartışılır oldu.

Her şeyden önce İstanbulspor'u tebrik etmek lazım tıpkı Başakşehir'i ettiğimiz gibi çünkü futbolun teorisi içinde kendinden kadro olarak güçlü rakibine karşı çözüm bulduğu için.

İstanbulspor, Beşiktaş'ın pas yapmasına, oyun kurmasına ve ön alanda baskı yapmasına elinden geldiği kadar izin vermedi ve kendi oyun anlayışını sahada tutmak için Beşiktaş'ın ikinci bölgesi hatta birinci bölgesinde kalabalık durup baskı yapıp, alanları kapatarak sahada bildik Beşiktaş'ı izlememize izin vermedi.

Beşiktaş istediği oyunu oynayamayınca işler kördüğüm oldu.

Bunun üstüne kalesine gelen toplam şut sayısının yarısından fazlasının gol olma istatistiği bir kere daha hayata geçince sonuç ortaya çıktı.

Beşiktaş'ın kalesindeki sıkıntı gün gibi ortada. Yetersiz bir ikinci kaleci, yeterli olması beklenen ama kafası başka yerlerde birinci kaleci...

Ne olacak şimdi?

Beşiktaş hem teknik ekip olarak, hemde yönetim bazında bu süreci başarıyla yönetmesi ve kucağında top gibi yeni bir sorunla başbaşa kaldı.

Bir yanda yerli oyuncu oynatma sıkıntısı diğer yanda MHK ve TFF ile yaşanan gerilimli süreç...

Beşiktaş yönetimine özellikle sayın başkan Ahmet Nur Çebi'ye büyük iş düşüyor.

Bakalım hep birlikte bekleyip sürecin kalan kısmında neler olacak yaşayarak göreceğiz

Yalnız bu süreç bu şekilde yaşanmaya devam ederse işler tribünden sahaya başka türlü aks eder, bu işlerden futbolcusu sonra teknik direktörü rahatsız olur, sağlıklı düşünemez.

Bütün bunlar aşılmayacak problemler değil sadece bir nefes aralığı verip sakince olaylar değerlendirilip, problemin nedenleri masaya yatırılırsa çözüm bulmakta o kadar kolaylaşır ama sakinlik korunmaz olayların tavan yapmış adrenalin haliyle hareket yapılırsa o zaman yandı gülüm keten helva.