Yumuşak’ kelimesini kullanırsam farklı algılanacağı için ‘soft’ diyorum, bilmişlik ya da ukalalıktan değil. Son dönemlerde izlediğim en ‘soft’ maçtı; sanırım gecenin en gerçekçi ve kısa aktarımı olur… Ne sertlik, ne sahada itişip kakışma, ne de zamandan çalma girişimleri oldu iki takımın oyuncalarının. Üstüne üstlük karşılaşma boyuncu centilmenlik mevcuttu hatta maç sona erdiğinde bile. Buna bir de hakemin ‘kusursuz’ yönetimi eklenince futbolun keyfine varıldı…

Şenol Güneş bu kez sesimi duymuş olmalı ki, maça Onur Bulut ile değil deneyimli Valentin Rosier ile başladı. Kendince haklı nedenlerden ötürü de Cenk Tosun’u tam 83 dakika sahada tuttu. Ben yazmaktan bıkmam! Cenk Tosun hiçbir özelliği olmayan sıradan bir forvet oyuncusu. Dikkat ederseniz savuma zaafına sahip takımlara gol ya da goller atıyor ama güçlü bir rakip karşısında suskun kaldığı gibi takıma katkı sağlayamadığı gibi ‘ayak bağı’ olup çıkıyor.

Beşiktaş’ın Cenk Tosun’a alternatif bulmalı ki, Avrupa’da başarılı sonuçlar alabilsin. ‘Tosun Paşa’ haberleri yapmaktan keyif alan spor yazarı arkadaşlarım takılmayın; Gelen ağam, giden paşam!.. Ha bir de Salih Uçan gerçeği var tabii. Genç ve çalışkan ne var ki yetisi sınırlı. O da ‘iç hatlarda’ iş yapabilen sıradan bir orta saha elamanı. Maçın özeti; Fernando Muslera’nın hatası Fenerbahçe’nin Galatasaray’ın üç puan arkasında yer almasını sağlamadı elbette ancak katkısı olduğunu da gerçek.  

Amir Hadziahmetovic, Romain Saiss ve Vincent Aboubakar’ın golleri göze hoş geldi… Beşiktaş bu sonuçla ligi üçüncü basamakta bitirmeyi büyün oranda garantiledi ama futbol bu belki de ikinci sırada sonlandırır!

Asena ÖZKAN / T24