21 Ekim 2019'dan günümüze BJK Derneği ve Futbol A.Ş. ilgililerinin açıklamalarını çözmek için insanlar ciddi kafa yoruyorlar. 15 Şubat 2020'de yapılan Divan Kurulu toplantısında yönetim kanalının yaptığı açıklamalar enteresanlıklarla doluydu. 

Genel Sekreter Urgancılar mal bulmuş mağribi gibi “kulübe ait 11 dairenin kendisi de yok paralar da yok“ açıklaması yapıyor. Sonrasında ilgili şirket ve o dönem sorumluları bu emlakların tapularının hazır olduğu ve Beşiktaş’ı beklediğini açıklıyorlar. Bu arada bu emlak alımı ile ilgili icra kurulu başkanı Çebi, bu görevi kulüpte satın almadan sorumlu genel müdür yardımcılığına getirdiği kişiye veriyor. Yani Urgancılar’la başkanın birbirlerinden haberleri yok.
 
15 Şubat 2020'deki Divan Kurulu toplantısında eski CFO yani mali işler sorumlusu, şimdilerin CEO'su yeni yönetimin görevi 2.9 milyar borçla devir aldığını anlatıyor. Zaman geçiyor bu defa kulüp başkanı daha önce çekimi yapılan ve konuşmasını prompterden okuyarak yaptığı dijital yayında, bu defa devir aldıkları borç miktarının 3.3 milyar TL olduğunu söylüyor ve çarşı karışıyor.

Bu defa CEO ile başkan çelişki içerisine giriyor, camiada durduk yerde 400 milyon TL'nin ne olduğunu merak ediyor. Günümüzde sosyal medya denilen dijital afette değişik yorumlar alıp başını gidiyor. Muhalifi kendi, iktidar yanlısı kendi cephesinden değişik şekilde konuya yorumlar getiriyor. Bu durumdan kişiler değil kurum olarak BJK zarar görüyor. İşin tadı kaçınca imdada her zamanki gibi Denetleme Kurulu görevini üstlenen zevat  yetişiyor. Yine mevcut iktidarı aklamak üzere kafa yoruyor ve insanları ahmak yerine koyar şekilde konuya güya  açıklık getiriyor.

Öncelikle soru şu, denetleme olarak siz bu konudan hangi tarihte haberdar oldunuz? 

Bilgi sahibi olduğunuzda evrak üzerinden yetkili kişiler ve bağımsız deneticinizden karşılık ayırma konusunda görüş aldınız mı? 

Niye 04.6.2020 de bu hususu ciddi bir şekilde incelemeden aklamacı rolüne büründünüz?

Dediklerine bakın  “30.9.2019 tarihli hesap kesimi ile  21.10.2019 tarihinde bağımsız denetim şirketince açıklanan devir bilançosunun arasında ki fark, mali tablolara henüz yansımamış; cezai şartlar, vergi uyuşmazlıkları, ihtilaflı dosyalar gibi risklerden  borcun brüt olarak 3.3 milyar TL'ye ulaştığı anlaşılmaktadır” 

Ülkemizde TFRS ve UFRS kuralları nezdinde mali raporlama yapılmaktadır. Hangisinde bu bahsedilen konularla ilgili açıklandığı gibi uygulama bilgisi vardır. Cezai şart oluşmuşsa, vergi uyuşmazlıkları hukuki takipteyse, ihtilaflı dosyaların seyri kulüp aleyhine ise sorumlularla değerlendirilir, bağımsız denetçinin görüşü alınır sonucunda gerek görülür ise bunlara karşılık ayrılır ve bilanço içerisinde gösterilir. 

Diğer durumlarda borç gerçekleşmişse kayıt altına alınır ve bilançoda gözükür. Unutulmasın ki mali muhasebe sadece sizlerin inhisarında değildir ve söylemleriniz içtihat  anlamı taşımaz.

Şimdi bir konuyu hatırlatmak isterim; 

Eski Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz 7 Şubat 2015'de Divan Kurulu toplantısında Denetleme Kurulu'nun açıkladığı borç miktarının gerçeği yansıtmadığını  rakam vererek dile getirmişti. Konuşmasında suçlayıcı değil kurullarında bulunan mali müşavirlik konusunda üstat mertebesindeki rahmetli Sedat Piroğlu’nun analiz ve tespitlerine dayanarak açıklamalarda bulunmuştu.

Sonrasında o dönemde de günümüzdeki Denetleme Kurulu Başkanı ve 1-2 üye değişikliği ile  Yalçın Karadeniz’i suçlayarak Disiplin Kurulu'na sevk etmiş, cezalandırılmış ve 5 sene müddetle seçme ve seçilme hakkı elinden alınmıştı. Denetim bu olay ile şimdiki durumun farksız oluşunun herhalde farkındadır. Nasıl hareket edecekleri camiaca merakla beklenmektedir.  O dönemde şahsımın 4 .ncü defa Yalçın Karadeniz’in Divan Başkanlığına talip oluşu nedeniyle etik görmediğimden itirazlarım olmuştu. Bu iki konu ayrı olaylardı.

Şimdi bu yaşananların Futbol A.Ş. ile  ilgili ise spekülasyonlara neden oluşu sebebiyle KAP nezdinde özel durum açıklaması yapılması uygun olurdu. Kümülatif bir toplam ise bunun da kongre üyelerine açıklanması gerekiyor. Dikkatinizi çekerim 400 milyon TL'den bahsediliyor.  

İşini düzgün yapan, mevzuata ve meslek etiğine saygılı denetimi üstlenenlere  tayin ile değil, silah zoruyla değil, seçimle bu kurulda görev aldıklarını hatırlatmak  isterim. Daha öncelerde olduğu gibi “uyum içerisinde” çalışma anlayışının istismarı gözlerden kaçmıyor.

 Yarın bir açıklama da yönetimden  2x2 = 5 eder dendiğinde Denetleme Kurulu gene kem güm mü edecek ve bir kılıf bulacaklar mıdır?