Sakatlık sorunlarına rağmen liderle arasındaki puan farkını bir maça indirmiş Fenerbahçe'nin büyük maç kazanması için daha doğru bir zaman yok.

Sarı-lacivertli takım seyirci desteğiyle birlikte dinamik, tempolu ve üretken bir futbol sergileyerek kazanmaya çalışacak. Kaybetmek, rakibinin maçından bağımsız olarak mental yıkıma yol açar.

Jesus iyiden iyiye "derbi kazanamayan hoca" olarak damgalanır. Hiçbir derbiyi kazanamıyorsanız, şampiyonluğu nasıl kazanacaksınız? Gelelim Beşiktaş'a... Üç maçlık galibiyet serisi nefes aldırmışken derbi galibiyeti ile Avrupa'ya hatta şampiyonluk yarışına bile tutunmak mümkün.

Devre arasında onca oyuncu alındı. Kadrodaki bazı isimler belli ki gözden çıkarıldı. Derbi kaybedilirse Şenol hoca ve tercihleri de yol yakınken sorgulanmaya başlanır.

Özetle iki takım için de bu maç bir derbiden daha fazla anlam taşıyor. Bu bir eşik maçı. Kazanan atlar, kaybeden düşer kalır. Üstelik düştüğü yerden kalkamamak da var.

MHK, ALGORİTMA VE MELER

Bir yılda üç yönetim değiştirmiş MHK'nin Lale Orta ile seçime kadar devam etmesi doğru bir karardır. Şunun şurasında on maç kaldı. Artık gemiyi en az zayiatla kıyıya yanaştırmaktan başka çare yok.

Ancak MHK garip işlere imza atmaya da devam ediyor. Kurul geçtiğimiz günlerde, Liglerde kritik haftalara girildiği için hakemlerin 5 haftada 3 maçtan fazla görev almama kriterinin askıya alındığını duyurdu. Sanki böyle bir kriter uygulanıyormuş gibi.

Oysa sadece son beş haftaya baksalar bile yeterliydi. Ali Şansalan 22, 23, 25 ve 26. haftalarda görev almış. Buna işini ciddi yapmamak denir. Peki, algoritmaya ne oldu? İşin özü şu: MHK'nin elinde bir elin parmağı kadar bile kaliteli ve güvenilir hakem yok.

Ligde son dönemde oynanan bütün büyük maçlarda adres Halil Umut Meler. Bence MHK'nin onu pamuklara sarıp, korumaya alması gerek. Aşağıdan hakem çıkarmaz, hakem havuzunu genişletmez, kaliteyi arttırıp, eğitimi geliştirmezseniz olacağı budur. Algoritma falan hikaye.

Ender BİLGİN / Sabah