Daha maç başlamadan “Yönetim istifa!” tezahüratları başladı. Yönetim aylar önce taraftarla empati kurup iletişime geçmeli, biriken memnuniyetsizliği “Sosyal medya trolleri” diye geçiştirmemeliydi. Tribüne gelen hiç kimse troll mroll değildir, sadece Beşiktaşlıdır. Tepkiler ve tezahüratlar, iki en ezeli rakibe oranla yeteri kadar iyi kurulamayan kadro kaynaklı. Ondan öncesinde zaten mevcut yönetimin, TFF başkanının Anti-Beşiktaş Partisi genel başkanıymış gibi sergilediği tutum ve davranışlara karşı gerekli tavrı almamış olması da haklı bir tepki biriktirmişti. O da bu maçta tribünlerden tezahür etti.
Bu maçın ilki ise tribünlerin ilk kez Şenol Güneş’in performansını sorgulayan tezahürat yapması oldu. Yönetim-teknik heyet-taraftar üçgenindeki gerilimi anlık azaltan ise önce Ghezzal’ın şutu sonra da Ghezzal asistinde Aboubakar’ın uçan kafa golü oldu. İkinci yarıda top yine kuantum santrfora geldi, Emek Ege ve Ilgaz Çınar’a “Gol olur” dedim, oldu! Dewe Pankart’ın yaptığı DJ Aboubakar pankartı kadar güzel bir andı.
Beşiktaş taraftarının moralinin düzelmesi, yönetimle arasındaki gerginliğin bir nebze olsun azalması için bu tip güzel anların daha çok olması lazımdı. Ancak Rosier bunu farkında değildi, ilk sarısı zaten tamamen sorumsuzluk, ikincisinde karar tartışılır olsa bile sarısı varken o riske girmesi de ekstra sorumsuzluk. Tam statta gerilim azalmış, takım ve taraftar havaya girmişken olacak iş değil!
Beşiktaş, Aboubakar şov anları dışında maç 11’e 11 oynanırken de pozisyon veriyordu. Rakibin bitiricilik eksikliği sayesinde maç uzun süre 2-0 devam etti ancak Beşiktaş reaksiyon vermek yerine pozisyon vermeye devam edince bu sezonki Beşiktaş’ın taraftarını, sevenini psikolojik açıdan “bitiriciliği” ağır bastı. Rezil bir sonuç daha, maç içinde söner gibi olup sonunda volkan gibi patlayan ruhsal sağlığa zararlı feci bir gerilim...
Ali ECE / Fanatik