“ŞAFAK MAHMUTYAZICIOĞLU’NUN NOTUNU VERMİŞTİM”

“Beşiktaş’ta eski yönetim ve şimdiki yönetim arasında yaşanan gerginlikler hoş değil. Ben Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nu bugüne kadar bir kez gördüm. Orada da “avukatların efsanesiyim” , “kulübün ikinci başkanıyım” diye tanıttı kendini. Halbuki Yönetim Kurulu yedek üyesiydi. Çok şımarık ve antipatik bulmuştum. O gün notunu vermiştim. "Ümraniye elden gidiyordu, ben kurtardım" dedi, öyle bir şeyin gerçek olmadığını da gördük. Daha sonra da kulübe 2 milyon TL’lik fatura kestiği ortaya çıktı. Bunun ortakları da var desek böyle bir avukatlık faturası dünyanın neresinde görülmüş? Özel hayatı deseniz, Beşiktaş yöneticisi olan evli bir insanın yasak aşk yaşaması ve bunlarla gündeme gelmesi çok manidar, yakışıksız. Gerçi kendisinin başkanı da aynı şeyleri yaşamıştı. Bir laf vardır “kılavuzu karga olanın…” diye. Bu tavırlar kendileri görevdeyken ürettikleri sloganlara, Gururlan’a, Efendi Beşiktaş’a yakışıyor mu? Beşiktaş’ın böyle bir döneminde, kulübün gelirleri 2023-2024’lere kadar temlikliyken ve şu anda yayın geliri, stat geliri gibi gelirlerden de yoksunken bu konular Beşiktaş’a daha da büyük zarar veriyor. Ahmet Nur Çebi bir Ali Koç değil ama ülkenin en zengin insanlarından. Beşiktaş’ın Ali Koç’u diyebiliriz. Konuşulan paralara tenezzül edecek bir isim değil.”

"ŞU AN HER ŞEY BELİRSİZ"

"Ligler 12 Haziran'da başlayacak" diyorlar ama şu anda her şey belirsiz durumda. Federasyon, yayıncı kuruluş hatta kulüpler de mecburen ligin başlamasını istiyor çünkü yayıncı kuruluş maçlar tekrar başlamadıkça kulüplere yayın gelirlerini vermiyor. Yayıncı kuruluş lig sonuna kadar 550 milyon TL daha ödeyecek kulüplere. O para şu an belki tek bir kulübü kurtarır ama 18 takım arasında paylaştırılıyor. Bu yüzden ligler başlamak durumunda gibi bir algı yaratılıyor ama nasıl başlar, başlarsa nasıl olur bilmiyorum. Bir oyuncuda bile virüs tespit edilse bütün oyuncu ve personel risk altında olacak. Maçlar seyircisiz dahi oynansa yine de yüzlerce kişi risk altında oluyor. Bu iş böyle hadi korona bitti oynayalım denilecek bir iş değil. Psikolojik faktörleri de var. Önümüzdeki sezon da tribünlerde seyirci göremeyebiliriz. Futbol ortamının ancak önümüzdeki senenin bahar aylarında normalleşebileceğini düşünüyorum.

Maçların tek bir şehirde oynanması ihtimali konuşuluyor. Böyle bir şey mümkün değil. 18 takımı bir yere toplamak koronavirüsü adeta yaymak olur. 18 takımdan 250'şer kişiyi hesaplasak bu takımların bu ortamda aynı yerde kalabilmesi imkansız. Adamlar on farklı şehirde düzenlenecek olan Avrupa Şampiyonası'nı iptal ettiler, biz nasıl tek şehirde oynayalım?"

"SÖZLEŞMESİ BİTEN OYUNCULAR..."

"Beşiktaş özkaynağa yönelmesi gereken bir sezon yaşayacak. Ben kendi adıma Gökhan, Caner, Burak, Atiba gibi oyuncularla yola devam edilmesini istemem. Sanıyorum bu oyunculara belli bir teklif yapılacak, kabul etmezlerse yollar ayrılacak. Ne yapmış bu oyuncular? Şampiyon mu olmuşlar, ikinci olup Şampiyonlar Ligi'ne mi gidiyorlar? Beşiktaş bugün beşinciyse sözleşmelerin buna göre yapılması lazım. Gençleri görmek hepimizin isteği ama ancak 3-4 genç oyuncu oynatabilirsiniz. Kadronun tümünü altyapıdan kurmak imkansız. Genç oyuncuları da bugüne kadar görev verilen maçlarda izledik. Kimse öyle üstün yetenekli, fark yaratacak oyuncular da beklemesin gençler içerisinde. Beşiktaş satıp paraya çevirebileceği oyuncuları satıp maaşları düşürüp birkaç da transfer yaparak bir takım kurmak durumunda. Vida ve Ljajic'i para edebilecek oyuncular olarak görüyorum. Bunlar da dünyada futbol ekonomisinin geleceği yeni halden dolayı eski paraları etmeyecekler. Fikret Orman döneminde Vida'dan 20 milyon Euro gelir bekliyordu Beşiktaş, şimdi 5 milyona satarsak öpüp başımıza koyalım."

"YÖNETİCİLERİN İŞ BİTİRMESİ LAZIM"

"Beşiktaş yönetimi çok zor bir yükün altına girdi. Zaten tüm gelirlerin temlikli olduğu bir ortamda var olan gelirler de elde edilememeye başladı. Burada gereken noktada başkan maddi destek veriyor ama bu başkanla olacak iş değil. Yönetimin para bulması gerekiyor. Başkan ve Erdal Bey dışında kimsenin neyle uğraştığını, Beşiktaş için ne yaptığını bilmiyoruz. Oyuncu ve personel maaşları ne yazık ki geriden geliyor. Yönetici bunlara çare bulmalı. Bizde yönetici profili Ümraniye'ye gidip görüntü vermek oldu yıllarca. En sevmediğim yönetici tipidir bu. Ümraniye'de poz verince ne oluyor, antrenman seyredince ne oluyor? Önemli olan oyuncunun dışarıda ne yaptığı. Yönetici futbolcuya abi olacak, derdini dinleyecek, yaşantısına bakacak, kulüp için proje üretecek, dışarıda yemekler yiyecek, Riva'ya gidip Federasyon'u ziyaret edecek, lobi yapacak, şu hakemi şu maça istemiyoruz diye açıklama yapmayacak. Gerekirse gidip hakemle, MHK Başkanı ile görüşecek. Avrupa'yı gezip oyuncu bakacak. Bir telefonla bir transferi parasız bitirebilecek çevresi, bağlantıları olacak. Biz kendi dönemimizde bunları yapıyorduk. Sorunlar diyalogla mı yoksa sosyal medyadan laf kalabalığıyla mı hallolur? Yöneticilerin bunları yapması lazım. Galatasaray yıllarca bunları yaparak şampiyonluklar kazandı. Beşiktaş lobi sahibi olmadığı için en az birkaç şampiyonluktan oldu. Artık şerefli ikincilik lafları geçerli değil. Trendleri takip etmek lazım, sosyal medyayı takip edip olumlu kullanmak lazım. Dünya dijital çağa doğru gidiyor, biz hala bunlarla uğraşıyoruz. Bir de diyorlar ki kulüpler satılsın. Bu yapıyla kim alır bu kulüpleri? Adam burayı almaya kalksa önce 500 milyon dolar borç kapatacak, üstüne de bir sürü para döküp transfer yapacak. Adam 300 milyon sterline Newcastle'ı aldı. Premier Lig'de oynayan, borçsuz, stadı full çeken, yapısı sağlam olan bir kulüp. Oraya yatırır adam parayı, buraya niye yatırsın?"

"25 MİLYONLUK CAMİAYI 13 KİŞİYLE YÖNETEMEZSİNİZ"

"Başkan Ahmet Nur Çebi benim iyi dostum. Bir kere kulüpteki personeli azaltmaları ve eski yönetim döneminden kalan personel yerine işe daha hakim yeni personeller alması lazım. Yöneticilerin kendi icraatları kadar bağlantıları da olmalı. Bir telefonla Beşiktaş'a para, sponsor, oyuncu getirebilmeliler. Ama bizde yöneticiler loca sahibini arıyor, "şu güne kadar parayı ödeyeceksen öde, ödemeyeceksen locayı başkasına satacağız" diyor. Böyle yaparsan katkı verecek, para verecek, reklam verecek insanları da kaybedersin. Yönetimler yeni geldikleri dönemlerde "burayı biz yönetiyoruz" duygusuyla hareket edip kulübü dışarıya kapatıyorlar. Bu zihniyetten uzaklaşılması lazım. Adam sana sponsor olduysa, para verdiyse, Beşiktaş'a bir katkı yaptıysa yanına alıp bir maçı birlikte seyredeceksin, ya da en azından açıp bir teşekkür edeceksin. Gelen her yeni yönetim kulübü sahiplenip diğer Beşiktaşlıları dışarıda bırakıyor. “Bu bizim Beşiktaşımız, siz sevinmeyin, ancak biz seviniriz, bizim hakkımız” gibi bir görüntü içine giriyorlar. 20-25 milyonluk camiayı dışlayarak Beşiktaş’a sahip çıkamazsınız. Muhalefet yapanları da düşman olarak görmemek lazım, onlar da en az yönetim kadar Beşiktaşlı. Herkesi kucaklayıp bu işin içine çekmek lazım. Beşiktaş çok büyük bir camia. Bünyesinde onlarca eski yöneticisi, iş insanı var. Yönetim Kurulu 12 kişi, bir de başkan 13. Bugün 117 yılını doldurmuş 20-25 milyonluk bir camia Beşiktaş. Böyle bir camia 13 kişiyle yönetilemez. Bunları söylediğimizde biz geçimsiz oluyoruz ama varsın olsun. Doğru bildiğimizi söyleriz. Futbolcular, çalışanlar hepsi yarın Beşiktaş'tan ayrılır, biz ayrılamayız. İhtiyaç halinde herkes Beşiktaş'a hizmet için hazırdır. Kulübün dışına itilmiş, küskün insanları da Beşiktaş için birlikte mücadele etmeye çağırmamız lazım. Yönetim bu hamleleri yapmalı."

"SPORTİF DİREKTÖR DOĞRU OLABİLİR"

"Bence yönetimle futbol takımı arasında köprü olacak, oyuncu ve teknik heyetin problemlerini çözecek, Sergen Hoca'nın saha içinde kalmasını sağlayacak, saha dışındaki işleri yönetecek bir sportif direktör fikri yararlı olabilir. Böyle bir görev için Beşiktaş'ın eski oyuncularından da yararlanılabilir, hepsi bizim efsanemiz. Yönetim Sergen Hoca'yı getirerek doğru bir hamle yaptı, bunun devamı sağlanabilir. Hatta bir değil iki isim bile bu anlamda görev alabilir. Bunu Beşiktaş'ın zor döneminde herhangi bir şey talep etmeden yapacak onlarca değerimiz var. Sadece sportif değil, insani değerleri de düşünmek lazım. Murat Şahin antrenmanda, gözümüzün önünde sakatlandı. Bütün kaleciler sakattı. Tigana, Trabzonspor maçında mecburen kaleye geçen Bobo'yu kaleye koymayı düşünüyordu. "Saçmalama" dedim, Murat Şahin'le konuştum. "Bandajı sıkı sararlarsa oynarım" dedi. Meşhur Antalya maçında sakat haliyle müthiş bir futbol oynadı. O maçta yaptığı fedakârlıktan dolayı hemen iki yıllık yeni sözleşme yaptım. O Murat Şahin, bugün Beşiktaş'ın yardımcı antrenörlerinden bir tanesi. Bunları yapabilmek lazım. Bugün Eskişehir'den alıp yıldız yaptığınız genç bir oyuncuyla bile sözleşme uzatmakta sıkıntı yaşıyorsunuz. Menajerler çocukları amiyane tabirle gaza getiriyor. Örneğin Abdülkadir Ömür, Gareth Bale’in de menajerlik şirketi olan Stella Group benim yanımda 20 milyon Euro teklif etti oyuncu için. Ben bugün Abdülkadir ile görüşsem "menajerin gazına gelme, sen oyna, bütün takımlar zaten seni izliyor" derim. Bu oyuncuları menajerlerden korumak lazım. Sözleşme yapacaksan zamanında yapmak, oyuncuları menajerlere yem etmemek lazım. Koca Beşiktaş kulübünün bir menajere 20 milyon borcu olabilir mi? Burada işi bilen bir profesyonel olsa Beşiktaş bu menajer oyunlarına maruz kalmaz. Futbolu ve Beşiktaş'ı bilen, buranın havasını solumuş insanların görev almalarını doğru buluyorum."

Duhuliye.com