Maç başladı. Tribünden Beşiktaş taraftarlarının o çılgın şarkıları yükseliyor. En gürültülü şampiyonluk yıllarının coşkulu koroları elektronik kayıtlardan Beşiktaş’ı destekliyorlar: Bu sene şampiyon görelim sizi!...
Karagümrük maçına sıkıntıyla başlıyor Beşiktaş. Atiba kart cezalısı, yok. Onun yerine Necip var. Aboubakar yok, hazır değil. Cenk Tosun da yok. Zaten sezonu kapattı.
Ama çok daha dramatik başka bir şey var… Beşiktaş, Galatasaray maçından beklenmedik bir travmayla çıkmış. Dakikalar ilerledikçe anlaşılıyor. Özgüven sıkıntısı var. Asabi bir gerginlik var. Telaş var.. Ceza alanına giremiyorlar. Ljajic, Larin, N’Koudou, ısrar ve inatla üç kişilik dört kişilik savunma bloklarının içine girip orada şutu deniyorlar. Etten duvar önünde topu kaybediyorlar. Ghezzal ve Rosier’in gayretleri de yetmiyor. Ceza alanı içinde topla buluşamıyorlar. Oraya topla giremiyorlar… Maçın akışı dakikalar geçtikçe anafora dönüşüyor. Beşiktaş’ın hücumda kaptırdığı her top Karagümrüklülerin ayağında hız kazanıyor, şekil ve biçim değiştiriyor sanki. Karagümrük’ün kaybettiği topların çoğu, Ali Palabıyık tarafından faul düdüğü ile konuk takıma duran top fırsatları oluşturuyor. Karagümrük topa sahip zaten: yüzde 52… 38’de ikili mücadelede yere düşerek omuzundan sakatlanan Ljajic yerini Mensah’a bırakıyor. Artık Karagümrük maça ortak oluyor. Bir dakika sonra da Balkovec’in soldan ortasında topla buluşan Bertolacci, Ersin’i kolay avlıyor. Bu geriye düşmüşlük hali Beşiktaş’ı sarsıyor, geriyor, şoka uğratıyor. Kaptan Necip’in formasına asılıp yaka bağır yırttığını görüyorum... İlk yarıyı bitirmeleri, soyunma odasına gidip soğumaları gerek.
Beşiktaşlıların ortak belleğinde kötü anılar, tarihin karanlık sayfalarına yazılan olaylar var. İster istemez onları anımsıyor insan… Oyun ilk yarıdaki sıkıntılarla devam ederse, o sayfalar açılıverir. Hiç hesapta yokken, olur mu olur!
Tarihi yerinde bırakıp ikinci yarıda oyuna dönüyoruz. Belli ki karmakarışık ruh halinden kurtulmuş Beşiktaşlılar. Daha bilinçli, daha çabuk, daha çok pasla kuşatıyorlar Karagümrük kalesini.
Ceza alanı içinde kaos yaratıyorlar. Sonra (Dk.54) Larin’in sol kanattan ceza alanı içine yerden yuvarladığı topu arka direkte Ghezzal yakalıyor ve atıyor golünü! Bu beraberlik hali Beşiktaş’ı rahatlatıyor. 1-1’lik skor şampiyonluk hesaplarına aykırı değil. Ve kendini iyi hissediyor futbolcular. 77’de Zukanoviç ikinci sarıyla kırmızıyı görünce rahatlıyorlar ama…
O da ne 81. dakikada Borini ikinciyi atıyor Beşiktaş’a. Ne demek şimdi bu?
Veda mı edilecek rüyalara!
Tıpkı 31 Mayıs 1987’deki gibi… O maç 1-1 bitmiş, sonrasındaki maçlarla Beşiktaş’a şampiyonluğu kaybettirmişti.
Bu defa da benzer bir durum var karşımızda… Fenerbahçe sanki aradan çekildi. Şimdi Beşiktaş - Galatasaray baş başa…
Bu denklemi çözecek akıl kimsede yok artık. Üzülmeyin, az kaldı. Üç gün sonra her şey bitecek!.