Spor yazarı Ara Gözbek, Beşiktaş'ın başlattığı bu yeni dönemi Cumhuriyet için ele aldı.

Ara Gözbek'in "İzdivaç tamamlandı: Valerien Ismael" başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:

"Valerien Alexander Ismael. Asıl adı bu. Muhtemelen belirli bir süre birçok gazeteci ve taraftar ismini yanlış yazacak bu insanın. Ama önemli olan isminin nasıl yazıldığı değil esasında. Mühim olan asıl mevzu Beşiktaş'taki hikayesinin nasıl yazılacağı. Evet, Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü Valerien Ismael.

Bugüne kadar çokça isim yazıldı çizildi ama belirli isimlerin üzerinde daha fazla duruldu. Sergen Yalçın görevinden ayrıldığı günden itibaren Şenol Güneş ismi zaten yörüngenin tam ortasında yer alıyordu. Durduk yere Bruno Pinheiro diye bir isim atıldı ortaya. Beşiktaş kamuoyu tam “nereden çıktı şimdi bu adam” diye sorgularken kulübüyle yeni bir kontrat yaptı ve bir anda gündemden düştü. Altyapıda çalışan Önder Karaveli ile yola devam edilme kararı alınmıştı ama işler istendiği gibi gitmeyince sezon bitmeden Beşiktaş yönetiminin bir hamle yapması bekleniyordu. Tam süreç bütün okların Şenol Güneş'e yeniden dönmesine neden olmuşken bir anda bir uçak bileti kesildi; “Valerien Ismael, İstanbul'a geliyor” diye.

Peki Beşiktaş'ın hocası kim olacaktı? Hazır Beşiktaş'ta taşlar yerinden oynamışken biz de bu sürecin ve vaziyetin bir röntgenini çekelim dedik.

Aslında hikayenin en başından ele almak lazım bu gelinen noktaya anlam verebilmek için. Beşiktaş'ın son 2,5 yılı gerçekten 4 veya 5 sezon bir dizi film haline getirilebilir. Ama çok geriye gidip aklımızın tozlu raflarına dalmaya gerek yok. Kitabın ortasından başlayalım ve şu soruyu soralım; 2020-2021 sezonu başlarken Beşiktaş'tan beklenti neydi? Bırakın bütün spor kamuoyunu, sadece Beşiktaş taraftarını bile ele aldığınızda gerçekten kaç kişi Beşiktaş'ın şampiyon olabileceğine ihtimal veriyordu? Rakipleri onlarca oyuncu transfer etmişken Beşiktaş, 13 oyuncuyla 40 maçlık sıkışık fikstürlü bir lige start vermişti. Nicelik olarak rakiplerinin gerisinde kalan Beşiktaş, nitelik açısından ortaya çok büyük bir fark koymayı başarmıştı. Beşiktaş, elindeki oyuncuların tek tek toplam kalite oranından daha fazla toplam bir kalite ortaya koymuştur takım olarak. Bu başarı tamamen Sergen Yalçın'a yazmıştır. Sezon başında “bu takım kümeye düşmezse iyidir” diye Ahmet Nur Çebi ve yönetimini eleştirenler sezon sonunda başarı hikayeleri yazmaya başladı.

Geçtiğimiz yaz transfer döneminde şampiyon takımın şampiyon hocası ile neredeyse çalışılmayacaktı. Bence işlerin birbirine girmeye başladığı zaman oydu. Araya taraftar girdi ve öyle ya da böyle Sergen Yalçın ikna edildi ve sezona başlandı. Şampiyonlar Ligi'nde kötü gidiş, ligde ise yarıştan kopunca Beşiktaş takımı küçük çapta bir kaosun yaşanacağı aşikardı. Ama iş oraya kadar sürmedi ve Sergen Yalçın görevinden ayrıldı. Beşiktaş yönetimi Önder Karaveli ile devam etme kararı aldı ki bence yeni hocası arayışında zaman kazanmak ve acele etmemek adına doğru bir hamleydi. Ama bir yerden sonra Önder Hoca sezonu tamamlama niyetindeydi Beşiktaş yönetimi.

Bütün sosyal medya Önder Karaveli güzellemeleri ile devam ederken ben şunu savunuyordum; Önder Hoca, çok önemli bir futbol adamı olabilir. Sempatikliği ile çok iyi bir insan da olabilir. Ama bütün algıyı bunun üzerine kurmak günümüz dünyasında çok gerçekçi bir bakış açısı olamaz. Çünkü büyük yerleri yönetmek, yönetebilmek huy işidir biraz. Futbol adamlığı ya da iyi insanlık ile çok alakası yok. Önder Hoca, daha önce A Takım çalıştırmamış. Beşiktaş gibi bir yerde pilot olmak yolcu uçağı kullanmak gibi değildir. Daha çok savaş uçağı kullanmak gibidir. Bu gerçekle son haftalarda yüzleşmek zorunda kaldı spor kamuoyu.

Bir haftadır Beşiktaş gündemi kaynamaya başladı. Şenol Güneş ile anlaşıldığı haberleri ortalarda geziyordu. Hatta yardımcısının eski Beşiktaş kaptanı İbrahim Üzülmez olacağı bile konuşuyordu. Ama bir anda Beşiktaş yönetimi yine sağ gösterip sol vurdu diyebiliriz. Evet, Beşiktaş'ın yeni hocası Valerien Ismael oldu.

Türkiye'de büyük kulüplere hoca aranırken gündemde hep şu soru sorulur ve yine soruldu, tartışıldı; Beşiktaş yeni hocası yerli mi olmalı, yabancı mı? Bu konuda “fark etmez” seçeneğini seçen pek insan olmuyor. Genelde keskin bir şekilde yerli olması gerektiğine veya yabancı olması gerektiğine dair ikiye bölünüyor görüşler.

Bu konuya şuradan girmek gerekir; yerli teknik direktör ile çalışmak belirli açılardan avantajlar sağlıyor. Örneğin Beşiktaş şu anda Gedson Fernandes ile anlaştı, seneye kadroda olacak. Gelecek yabancı teknik adamın düşündüğü sisteme bu oyuncunun uyup uymayacağı kesin değil. Bu konuları önceden görüşmek gerekir ki her zaman işler lafta konuşulduğu gibi kalmaz. Yabancı teknik adam takımın en önemli oyuncusu Ghezzal için “kiralayın bunu, kadroda düşünmüyorum” diyebilir. Kulübün yatırım yaptığı ve yüksek maaş ödediği kontratlı oyuncusu gelen teknik adamın oyun planında yer almadığı takdirde bu zaten ekonomik manada ciddi bir zarar sağlıyor. Yerli teknik adamla durum biraz daha basit yaşanıyor.

Yerli teknik adam; Şenol Güneş, Fatih Terim, Yılmaz Vural, hatta Okan Buruk, fark etmez. Aşağı yukarı Beşiktaş'ın tüm kadrosunu ezbere bildiği yetmezmiş gibi mevcut ligi de takip ettiği için Beşiktaş mevcut kadrosuyla ne oynayabileceğini veya ne oynatabileceğini az çok düşünebiliyor. Yani bugün Galatasaray ile anlaşması durumunda Okan Buruk'a birileri Kerem Aktürkoğlu'nu anlatmasına gerek var mı? Ama bugün Valerien Ismael muhtemelen Necip Uysal'ın bile kim olduğuna dair fikri yoktur. Tesislerdeki yemekhanenin yolunu çözene kadar zaten ligde 3 -4 hafta geçmiş oluyor. Yani yabancı ve yerli teknik adamla çalışmak iki birbirinden farklı şartlar ve durumlar oluşturuyor.

Beşiktaş'ın yabancı teknik adam kumarında elindeki güçlü kartlardan biri bu sene birçok oyuncunun sözleşmesinin sona erecek olması. Yani kadro yapılandırması yapılırken bu yaz transfer döneminde Beşiktaş yönetimi yeni teknik adamın sistemi ve isteği doğrultusunda transferler gerçekleştirebilecek.

Valerien Ismael'in 3-4-3 formatında bir oyun dizilişi ve planı olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz sezon Vitor Pereira'nın Fenerbahçe'de “üçlü” oynatma ısrarı Fenerbahçe'yi nereye götürdüğünü hatırlatmamıza gerek yok. Neticede Vitor Pereira ile bu yüzden sezon ortasında yollar ayrıldı. Türkiye Süper Lig'inde genelde “dörtlü” savunma dizilişinin iş yaptığını ve bir yerden bu ezberlenmiş bir oyun formatı olduğunu söyleyebiliriz. En son Mircea Lucescu'nun 100. yılındaki Beşiktaş'ı “üçlü”yü iyi oynadığını hatırlatalım. Ama o kadronun da ancak o şekilde oynatılabileceği yıllar sonra bile anlatılıyor. Kadro planlamasını oyun planına göre oluşturmak gerekiyor günümüz futbolunda. Örneğin, geçtiğimiz yıl Sergen Yalçın'ın aklında başka bir oyun planı vardı ama baktı ki bu takım ancak bunu oynar, ona göre bir oyun formatı ve planı oluşturdu. Ama bu spontane çözüm ve kervanı yolda düzme çabası her zaman başarılı olmayabiliyor.

Valerien Ismael başarılı olur mu? Herkesin son 24 saatte sorduğu soru bu. Slaven Bilic'in Beşiktaş'ta başarısız olduğunu düşünenler vardı. Ben bu görüşe katılmıyorum. Sonuçta Slaven Bilic, Beşiktaş'a bir oyun kimliği kazandırdı ve o kimlik ile Şenol Güneş birleşince 2015-2016 sezonunda şampiyon olmayı başardı. Valerien Ismael'in kişilik ve tarzı itibarıyla Beşiktaş'ın DNA'sına uyacağını iddia edebilirim. Keza Slaven Bilic de Beşiktaş'ın DNA'sıyla uyumluydu. Slaven Bilic'in başarısız olduğunu iddia edenlere soruyorum; Bilic çalıştığı iki sezon boyunca Beşiktaş tribünleri tarafından bir kez bile yuhalandı mı veya protesto ile karşılaştı mı?

Bazen teknik adamların kaderini mevcut konjonktür de şekillendirebiliyor. Bu sezon Abdullah Avcı'yı ele alalım. Abdullah hocanın başarısını asla göz ardı edemeyiz ama bütün büyük takımların, üçünün birden, kendi içinde sportif ve idari sorunlar yaşaması bugün Trabzonspor ve Abdullah Avcı'nn başarısında hiç mi payı yok? Valerien Ismael, Beşiktaş'ta başarılı olabilir. Önümüzdeki sezon iyi de başlayabilir. Ama bir sarsıntıda, kriz anında nasıl bir reaksiyonla karşılaşacak onu öngöremeyiz. Sonuç olarak kendi öz kaynağından çıkmış bir Sergen Yalçın'a gösterilen teveccühü Valerien Ismael'e gösterilmesini bekleyemeyiz. Çifte kupayla sezon tamamlamış bir hocaya 6 ay sabredememiş camia Valerien Ismael'e ne yapmaz..."