Levent Erdoğan, Beşiktaş'ta Fikret Orman'ın taraftar ile ilgili yorumlarından yönetimde yaşanan istifa gerilimine, altyapıda yaşanan sorunlardan transfer politikasına merak edilen ve tartışılan birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. İşte Levent Erdoğan'ın o açıklamaları:

"Fikret Orman'ın söyledikleri mazeret değil

Fikret Orman'ın taraftar ile ilgili vermiş olduğu beyanatın çelişkili olduğunu düünüyorum. Esas olayı yansıtmadığını kanaatindeyim. Taraftar her zaman için hangi takımın taraftarı olursa olsun dünyanın her yerinde bu böyledir; takımının başarısını ister, taraftar için önemli olan başarıdır, takımının şampiyon olmasıdır. Bunun haricindeki konular yöneticilerin külfeti dahilinde olan yapması gereken faaliyetlerdir. Dolayısıyla 'Taraftar oyuncu istedi, ben de aldım. Bu sebeple borçlandım' şeklindeki mazeretler kabul edilir mazeretler değildir. Başkansan başkan olacaksın yöneticiysen yönetici olacaksın. Taraftarın istediği başarıysa sen de bu başarıyı sağlamaya çalışacaksın.

Yönetim taraftarın beklentisini yerine getirmeli

Yönetim borçlanmayı bilecek. Beşiktaş takımının elinde bir altyapı var. Altyapı da bir çok hoca çalışıyor. Altyapıdan oyuncu yetiştirilmesi lazım.

Teknik heyet tarafından uygun görülen oyuncular alınarak takıma dahil edilmeli. Böyle luzümsuz fazla paralar vererek transfer yapılmasının başkan açısından da doğru olduğunu düşünmüyorum. Taraftar gayet tabi başarı ister, sampiyonluk ister yöneticiler başkan başta olmak üzere taraftarın bu beklentisine cevap vermek zorundadır.

Bu borçlanmayı sayın başkan Fikret Orman'ın taraftara yüklemesinin bu beyanat dışında da arka tarafı boş. Biz sayın Fikret Orman ile yönetime geldiğimizde hedefimiz FEDA yılını hakkıyla tamamlamaktı. Borçlarımızda bu dönemde 431 milyondu bunun da 100 milyonu sayın Demirören'e olan borçtu. Demirören'in almama gibi bir durumu zaten söz konusuydu ve şu ana kadar da her hangi bir ödeme almadı.

Yanlış transferler yapıldı

Biz feda yılı diye geldiğimiz dönemde Fikret Orman yanlış transferlere imza attı. Bunun haricinde herkesin stadını devlet yaparken Beşiktaş'ın stadını kendi imkanlarıyla yapma girişimi doğru bir hareket değildi. Bir çok takımın stadı devlet tarafından yapıldı ve bu statlar en az bizim stadımız kadar güzel yapıldı. Stad yapımı için geç kalındığı doğruydu ama diğer kulüplerin yararlandığı imkanlardan Beşiktaş da yararlanabilirdi.

Biz yönetimde Fikret Orman'a bu konuda karşı çıktık. Stadı devletin yapabileceğini söyledik. Biz mi kahramandık ki borcu azaltmak sözü ile gelmiş bir yönetim olarak bu işe başladık ve borcu kat kat artırdık. Şu an tahmin ediyorum borç miktarı 3 milyar liraya yaklaşmıştır. Sadece 170-180 milyon yıllık faiz borcumuz var. Ne yazık ki koskoca camiada herkes bu işe dahil ama hiç bir kimse bu kadar külfetin altına girmek durumunda değil. Çünkü gelirler temlik edilmiş 2025'e kadar gelecek hiç bir gelir yok. Takım başarı sağlayamamış dolayısıyla UEFA'dan vs gelecek bir para da yok. Gelecek olan miktarlar da borçların yanında sembolik kalır.

Avrupa'dan men olabiliriz!

Futbolcular para alamadıkları için UEFA'ya kadar dayandılar paraların tahsili için ki bu da Beşiktaş'ın Avrupa kupalarına katılma durumunu ortadan kaldıracak boyutlarda. Ben bunun mücadelesini verdim. Bu borcun altından kalkamayacağımızı stadın yapımına bu şekilde girmemizin doğru olmayacağını savundum. Buna rağmen sayın başkan ısrar edince onunla bu yanlışı paylaşmamak için ben de yönetimdeki görevimden istifa ettim.

Hataları taraftara yükleme hakkı yok

Tekrar ediyorum altyapı vardır. Bugün altyapıdan kaç tane futbolcu çıkardık. Bunu sayın başkan söylesin. Beşiktaş'ın borç ödeyebilmesi için gerekli kaynağın altyapı olması gerekir. Altyapı konusunda akıllı davranılıp çalışmalar yapılması, genç futbolcu aranıp bulunması lazım. Bunları keşfedecek heyetlere gerekli ilginin gösterilmesi gerekir. Rahmetli Gençlerbirliği başkanı Cavcav gibi genç yeteneklerden para kazanılmalı. Bu bir kabiliyet, başarı meselesidir. Sayın başkan bunu gösterememiştir. Bunu taraftara yükleme hakkı yoktur. Taraftar şampiyonluk isteme hakkına sahiptir.

Yabancı sınırlaması getirilmeli

Ben şu anda Türfad (Türkiye Futbol Adamları Derneği) genel başkanıyım. Çalışmalar yapıyoruz tabi ki bir noktada yabancı oyuncu kısıtlaması getirilmeli. Yani bu yabancı oyuncu kısıtlaması gelmediği taktirde sayın bşakanı haklı görüyor anlamına alınmasın akıllı davranıp o boyuta gelmeyebilirdi işler. Ancak her kulüp yabancı futbolcu aldıkça; 11 kişi de dahil 11 yabancı ile sahaya çıkabiliyorsa bu Türk futbolu için zarardır, skandaldır, ihanettir. Bu yüzden yabancı oyuncu sınırı getirilmelidir. Avrupa'da yok deniliyor. Avrupa'da 100 futbolcu alınıyorsa 100 tanesi satılıyor. Avrupa'daki kulüpler yetiştiriyor, yetiştirdikleri oyuncular üzerinden kazanç elde ediyor. Türkiye'deki kulüpler ise hep cepten yiyor.

Umut Güner'in istifası

Ben A'dan Z'ye başta başkan olmak üzere ortada bir Beşiktaş Yönetim Kurulu görmüyorum. Herkes kendi havasında çalan, ne yaptığı belli olmayan, faydadan çok kulübe zarar getiren bir teşebbüs içinde. Çünkü ortada ciddiyet yok, ağırlık yok, kulübe hacizler geliyor ilgilenen yok. Dolayısıyla anlayan anlamayan herkes transfere gideceğim diyor. Başkanın da gerekli dirayeti göstermemesi nedeniyle dediğim gibi bir yönetim olmaktan çıkıp bir okul aile birliğine dönüşüyor.

Bütün dualarımız Abdullah Avcı'ya

Beşiktaş daha atılgan, taraftarla kucaklaşabilen bir hocaya ihtiyacı vardı. Halbuki sayın Abdullah hoca ağırbaşlı, işini bilen bir adam ama Beşiktaş taraftarını ruhuna hitap edecek biri değil. Ne olursa olsun temennimiz tabiri caizse bu perişanlık içinde başarılı olabilmesidir. Bütün dualarımız onun üstünde.

Altyapıdan oyuncu çıkıyor ama...

Şimdi altyapıdan oyuncular çıkıyor, yetişiyor, bizlerde bunu takip ediyorduk. Ancak altyapıda yetişen futbolcuları 'menajer bozuntusu' olarak tabir edebileceğim bazı kişiler o başarılı olan çocukları diğer kulüplere küçük bedellerle transfer ediyorlar. Kulübe faydalı olabilecek oyuncuları böyle heba ediyorlar. Bu çocuklar da gittikleri kulüplerde eriyip kayboluyor.

Biz şunun çalışmasını yapıyoruz. Türfad olarak bunu basınla da paylaşacağız. Eskiden statlarımızda iki maç oynanırdı. Genç takım maçı önce oynanırdı, ardından A takım maçı oynanırdı. Dolayısıyla hem gelen taraftar futbola doyuyordu hem de genç oyuncuları görüp tanıyorlardı. Mesala Sergen falan o dönemde çıkan oyunculardandır. Onların oynadığı zamanlarda bu çocukların kulübe kaptırılması falan o menajerlere fırsat olmuyordu.

İkinci bir olay bunlar tabi değerlendirilmesi gereken konular ama kendi gözümle gördüğüm altyapıdan birden bire 30 bin 40 bin kişinin önüne çıkan oyuncular ister istemez heyecanlanıyor, topu kontrol edemiyor. Hasbel kader iki maçta da kendi kabiliyetine, yeteneğine rağmen başarılı olamazsa bu kez moral bozukluğu yüzünden heba olup gidiyor. O yüzden federasyonun bu şekilde bir karar alarak genç oyuncuların bu statlarda oynamasına imkan sağlanmalıdır.

Borçların yapılanma çalışması

Böyle bir yapılanmanın olmayacağını düşünüyorum. Ben Ziraat Bankası'nın her ne kadar devlet bankası olsa da böyle bir külfetin altına gireceğini sanmıyorum. Bu borçlar silinmedikten sonra ödenmesi mümkün değil. Bugün senede 170-180 milyon lira faiz ödediğin bir yerde nerden tasarruf yaparak, nerden gelir sağlayarak bu borcu kapatabileceksin. Buna bel bağlamanın doğru olmadığını düşünüyorum."

Erdal Cömert / Duhuliye.com / Özel haber