’Üçlü savunma’’yla başlayıp orta sahayı sayısal olarak çoğaltmış olsa da Pjanic’le oyunu hızlandıramayan Beşiktaş’ın ilk devre boyunca etkili olduğu söylenemez.

Aksine defans arkasına atılan toplarda sonuçlanmasa bile ciddi sıkıntı yaşadılar. İkinci yarı başlangıcı da farklı değildi.

Oysa Necip savunma önüne Rosier de dörtlüdeki bölgesine dönmüştü ancak değişen bir şey olmadı.

Arkaya atılan top sıkıntısı sürdü gitti Beşiktaş’ın. Ne Pjanic ne de Teixeira’nın tempoya katkı verme niyeti olmayınca Can ve Emirhan da ister istemez ‘’görünmez oldu’’ ve Ghezzal, Larin ile değiştirildiler.

Ancak kendi alanını doğru kapatan Antalya bu değişikliği de pasifize etmeyi başardı.

Beşiktaş için geriye sadece duran top kalmış görünüyordu, o da olmadı.

Nihayet 80’den sonra Beşiktaş ‘’maçı başlatmış’’ olsa da bu kez süre yetmedi! Üstüne bir de Pjanic ne yapıp edip kendini attırmayı başardı!...

Birkaç not vererek bitirelim...

*Sadece becerili diye gelir gelmez oyuncuları sahaya gönderen ‘’teknik adam’’a şüpheyle bakarım! Kim, kiminle hangi oyunun antrenmanını yapmış ki sahada onu tatbik edecek?

Takımın 1/3 yeniyse bu, ‘‘Antrenman ve tekrar o kadar da önemli değildir’’ anlamına gelmez mi?

*Öğrenme süreçlerini kısaltmak için Rıdvan gibi genç oyunculara olur olmaz orta yapmamayı öğretmek gerekiyordu alt yaş gruplarında. İlke belli; ‘’En iyi top, takımda kalan toptur’’.

*Korner atışlarında bütün takımı ceza sahası içine toplayınca topu kapmış bile olsanız çıkmak mümkün olmuyor ve top yeniden rakibe geçiyor. Buna da çözüm bulmalı teknik adamlar...

Cem DİZDAR / Fanatik