Aslan şunları söyledi:

Bu sene Beşiktaş için en doğru tabir olarak 'Hayal kırıklığı'nı kullanabilriiz sanırım. Lige, Trabzonspor'la birlikte şampiyonluğun büyük favorisi olarak başlamışlardı. Ki, sezon başladığında Trabzon'un da önündeydi. 

Beşiktaş bu sene şampiyonlar ligi kadrosu kurdu. Batshuayi, Alex Teixeira ve son olarak Pjaniç gibi isimleri kadrosuna katınca Şampiyonlar Ligi için hem teknik ekipte, hem yönetimde hem de taraftarda bir 'Acaba?' oluşmuştu. 

Orada yaşananlar Beşiktaş'ın motivasyonunu ciddi manada düşürdü. Ve oraya çok takılıp kaldı. Şampiyonlar Ligi serüveni epey etkiledi Beşiktaş'ı...

Sergen Yalçın'ın beklentileri de çok farklıydı Şampiyonlar Ligi için. Kendisi çok odakanmıştı oraya.

O kulvarda takım düşünce bu, lige de sirayet etti. Ve siyah beyazlılar onun ayırımını da yapamadılar. Benim kulvarım Şampiyonlar Ligi midir, yoksa Süper Lig midir, bunu tam olarak belirleyemediler. 

Yani, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu.

Öte yandan, kabul edelim ki Sergen Hoca da geçen seneki motivasyonunun çok uzağındaydı. Zaten kendisiyle ilgili bazı beklentiler de vardı. Oyunculuk döneminde olduğu gibi, teknik direktörlük serüveninde de aynı şekilde, uzun dönemli istikrar sağlayabilir mi, bırakır mı, devam eder mi şeklinde 'Acaba'lar vardı. 

Keza öyle bir durum yaşandı. Ama neresinden bakarsak bakalım, Beşiktaş'ın geldiği bu noktada, Şampiyonlar Ligi'nde 0 çekmesi, Süper Lig'de zirvenin çok uzağında kalması; total olarak burada sorumluluğu bölüştürmek lazım. 

En başta yönetim kurul başkanı... Başarı olduğunda, nasıl ona yazılıyorsa başarısızlık da ona yazılacaktır. En baştan en dibe, kulübedeki oyuncuya kadar, tam bir hayal kırıklığı...

Teknik adamsınız... Bu maçı kazanırsam devam ediyorum, kaybedersem gitme ihtimalim yüksek. Bir sonraki maçı kazandım kaldım, kaybettim gidiyorum... Böyle yol yürüyemezsiniz zaten.

Beşiktaş'ın biraz daha gerçekçi davranması lazım. Çok fazla duygusal hava oluştu. Önder Hoca özelinde de duygusal bir hava oluştu. Evet, Beşiktaşlı, iyi bir Beşiktaşlı, doğru... Bunların hepsi kabul. Çok da düzgün bir insan. Ama kendisine yakıştırılan fazla duygusal olduğu durumu kendi sürecini de etkileyecek bir hale gelebilir.

Eğer Beşiktaş Önder Hoca ile devam edecekse, bu işe biraz daha profesyonel, biraz daha ciddi bakılmalı diye düşünüyorum. Sürekli bir duygusallık metaforları üzerinden bu işi götüremezsiniz. 

Yok, eğer devam etmeyecekse ki biraz öyle görünüyor; bunun kararı bir an önce verilmeli.

Şenol Güneş'se Şenol Güneş, Rıza Çalımbay'sa Rıza Çalımbay... Yabancı ise yabancı...

Çünkü Beşiktaş'ın hedefleri hala canlı. Türkiye Kupası var. 3 büyükler için, bu sene Avrupa'ya gitmenin en kestirme yolu.

Son 25-30 yıl içinde hiç olmadığı kadar önemli, büyükler için. Bunun yanında 3-5 gün sonra oynayacağı bir Süper Kupa finali var Beşiktaş'ın. Yani hedefleri hala canlı. 

Beşiktaş'ın sezon sanki bitti, dükkanı kapattık gibi bir düşünceyle ikinci yarıya başlamaması gerekiyor. 

Bu nedenle, Beşiktaş yönetiminin elini çok çabuk tutması gerekiyor. Kararsızlık en kötü şeydir. Teknik direktörlük serüveni konusunda bence Beşiktaş yönetimi sınıfta kalmıştır. 

Ta Pinheiro'dna başlayan süreç ve ondan sonraki sürecin doğru yönetildiğini düşünmüyorum. 

 Duhuliye.com