İşte Okay Karacan’ın açıklamaları:

“BEŞİKTAŞ’TA ÇOK BAŞLILIK VAR”

Beşiktaş’taki sorunları anlatmaya nereden başlayacağımızı kestirebilmek zor. Başkan Ahmet Nur Çebi, durumun tam farkında olmadan göreve gelmiş, gerçeklerle yüzleşince de zorlanan bir görüntü çiziyor. Beşiktaş’ta özellikle transferde dört başlılık gözüküyor. Bir taraftan Sergen Yalçın, bir taraftan yönetim kurulu üyeleri, bir taraftan Başkan Ahmet Nur Çebi, transferde ayrı ayrı işler yapıyor. Bu dört başlılık Beşiktaş’a son derece uyumsuz bir savunma dörtlüsüyle Konya’da dört gollü mağlubiyeti getirdi.

“TAKIMDAN GELENLER VE GİDENLER…”

Beşiktaş’ın yaptığı N’Sakala, Welinton gibi transferlere baktığımızda Gökhan Gönül, Caner Erkin ve Burak Yılmaz gibi isimlerin yerini dolduramadığı bir gerçek. Sezon öncesinde stratejik hatalar yapıldı. Ruiz ve Roco itibarsızlaştırılarak çöp muamelesi yapıldı, yerlerine daha yetersiz oyuncular alındı. Alanyaspor’da 1 sezon çalışan Erol Bulut Fenerbahçe’ye giderken neden bir oyuncusunu bile Fenerbahçe’ye götürmedi? Beşiktaş Alanyaspor’dan iki oyuncu alacaksa bunlar Junior Fernandes ve Cisse olmalıydı. Takviyeler hücum hattına yapılmalıydı. Alınan oyuncuların maliyetine bakıldığında gidenlere göre maliyeti çok da az değil. Beşiktaş geçen seneki takımı tutsa daha başarılı bir iş yapmış olurdu. Geçen sezon Beşiktaş, pandemi döneminin en çok puan toplayan takımıydı. Sergen Yalçın geldikten sonra ligin en başarılı takımıydı. En çok gol pozisyonuna giren, oyunu rakip sahada oynayan, topa en çok sahip olan takımdı. Transferde çok başlı davranınca Beşiktaş, ne yarışmacı bir takım kurabildi, ne de Feda 2’yi çekmesi gereken bir dönemde yeniden Feda diyebildi.

“BEŞİKTAŞ DEĞERLERİNİN EN KÖTÜ TEMSİL EDİLDİĞİ DÖNEM”

Beşiktaş’ın kendi kültürü var. Bu kültür son on yıl içerisinde yozlaştırıldı. Beşiktaş şu anda değerlerinden en çok uzak düştüğü, yozlaştığı dönemi yaşıyor. Beşiktaş şu anda 117 yıllık tarihinde kendi değerlerinin en kötü temsil edildiği dönemi geçiriyor. Beşiktaş böyle bir kulüp değil. Ben 1975’li yıllarda Beşiktaş taraftarı oldum. Sezonu 15. bitirmişti Beşiktaş. Taraftar yine oradaydı. Bütün değerlerini yaşatarak, takımına sahip çıkarak.  Beşiktaş oyuncusunu kendi yetiştirebilir, o formayı giydirdiği gençlere güvenirdi. Son on yıldır Beşiktaş’ta pahalı transferler yapılıyor. Rıdvan bugün N’Sakala yerine oynuyor olabilirdi, hatta oynamalıydı.

“BEŞİKTAŞ PARASIZ KALDI AMA HİÇ UMUTSUZ OLMADI”

Beşiktaş taraftarıyla var olan bir kulüp. Beşiktaş taraftarı ister Feda, ister sefa, ister cefa, bunların hepsini yaşayabilir. Bunların hepsini yaşamayı bilir. Kulübüne her şartta destek olan bir ki. Son dönemdeki yönetimler Beşiktaş’ın taraftar yapısını değiştirdiler. Çimentosunu aldılar. Beşiktaş tribünü başka bir yapıdır. Bizim gittiğimiz dönemde de çok sağlam bir tribün vardı. O taraftarın takımına aidiyeti vardı. Şimdi siz taraftarı küstürüyorsunuz. O aidiyeti zedeliyorsunuz. Beşiktaş çok zaman parasız kaldı ama hiçbir zaman umutsuz kalmadı. Beşiktaş kazanır, kaybeder ama umudunu kaybetmez. Beşiktaş taraftarı umutsuz. Yapılan transferler yanlış, uygulamalar yanlış, bir bağış kampanyası yaptılar, o bile yanlış. Süleyman Seba’nın çizgisinden çok çok uzaklarda Beşiktaş. Beşiktaş taraftarı tribünde “Aldırma Kartal aldırma” tezahüratı yaptığında Serpil Hamdi Tüzün genç oyuncularına “Bu taraftara zafer şarkıları söyletecek olan da sizsiniz” dedi. O çocuklar Beşiktaş’ı nerelere getirdiler… Bunu yakalamış olan bir takım kültüründe var olan bir yapıyı uygulayamıyor.

“BEŞİKTAŞ’TA TRANSFER…” 

Beşiktaş’ta transfer, ortaya nasıl bir futbol aklı koyulacağına göre değişir. Savunma hattının durumuna baktığımız zaman bir sağ bek, bir stopere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Beşiktaş’ın kanat oyuncusuna da ihtiyacı var. Aboubakar’ın yanına bir santrfor ihtiyacı var. Beşiktaş’ın kaleciye ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Bence Ersin iyi bir kaleci. Victor Valdes, Iker Casillas Barcelona ve Real Madrid kalesine geçtiklerinde Ersin’den daha gençlerdi. Ersin’in performansını değerlendirebilmek için önce önündeki savunma hattının istikrarlı olmasını beklemek lazım. Beşiktaş’ta oyuncuların bağlılık, aidiyet problemi var.  İngiltere’de oyuncular kendilerine saygı duyulduğunu biliyor. Taraftarlar oyuncularına saygı duyuyor. Oyuncunun sahaya çıktığında elinden geleni yapacağını biliyorlar. Burada oyuncu o bağı kuramadığı için kriter olarak sadece para kalıyor.  Oyuncuda “ne yaparsam yapayım kendimi kabul ettiremiyorum” duygusu oluşuyor. 

“BEŞİKTAŞ GİBİ BİR KULÜBÜN DAHA ÖZENLİ DAVRANMASI GEREKİYOR” 

Bu transfer döneminde Alanyaspor ve Beşiktaş arasındaki futbolcu transferleri dikkat çekiyor. Ben bunlara “organize” demek istemiyorum ama şu var. Belli ki bu oyuncular izlenip beğenilmiş. Alanyaspor; birinci amaç olarak şampiyonluk mücadelesi veren, taraftarını sevindirmeyi amaçlayan bir kulüp değil. Tıpkı Başakşehir gibi önce güçlü bir yapı oluşturmayı, bunu yaparken de oyuncu ticaretini doğru yapmayı hedefleyen bir kulüp. Beşiktaş’tan Alanyaspor’a giden oyuncular belli ki değer kazanıp kazanç sağlayabilecek oyuncular. Bundan Beşiktaş neden faydalanmaz, bu üzerinde düşünülmesi gereken bir soru. Bir diğer konu da, iyi niyetli olsa bile dışarıdan görülen ve insanların sorgulayabilecekleri bir durum var.  “Bu kadar üst üste olması fazla. Biraz dikkat edelim.” diyebilmesi gerekiyor Beşiktaş’ın. Beşiktaş gibi değerleri olan bir kulübün daha özenli davranması gerekiyor.

“SLOGAN ATARAK YÖNETİCİ OLUNMAZ”

Feyyaz Uçar çok iyi Beşiktaşlıdır. Sergen Yalçın’a Sergen dediyse bu onun “bizim çocuk” deme biçimidir. Bunu söylerken kötü niyetli, hakaretamiz bir düşünceyle söyleyeceğini asla düşünmüyorum. Öyle bir insan da değildir. Sergen Yalçın şu anda Beşiktaş’ın Fatih Terim’i olmaya en yakın isim. Teknik direktörler bazen o “hoca” söylemini kendileri alırlar. Fatih Terim de Galatasaray’da önce bizim Fatih’ti, sonra Fatih Terim oldu, zaman içerisinde yaptıklarıyla Fatih Hoca oldu. Slogan atarak, böyle hamasi yaklaşımlarla yönetici olunmaz. Oradakiler çözüm üretmekle yükümlüdür. 

Beşiktaş taraftarına söyleyebileceğim: ”Başın öne eğilmesin”

Duhuliye.com