TEDBİRLER GEREKEN NOKTADA DEĞİL
Şu anda ne yazık ki tek gündem bu salgın hastalık. Daha da sürecek gibi gözüküyor. Ne futbol, ne de başka bir konu konuşamıyoruz. Tek düşüncemiz bu illetin bir an önce dünyadan yok olması. Ülkemizde de vaka ve can kaybı sayıları giderek artıyor. Şu an gelinen noktada alınan tedbirleri yeterli görmüyorum. Ülkenin daha geniş çaplı bir karantinaya alınması gerekiyor. Halen işine gitmek zorunda olan, sabahın 6’sında evinden çıkan insanlar var. Bu insanlar geçinmek için çalışmaya devam etmek zorunda. Bu zorunluluğu ortadan kaldıramazsak hastalığın yayılmasını engelleyemeyeceğiz ne yazık ki. Biz evde kal diyoruz ama canlarını tehlikeye atarak bunu yapmak zorunda olan insanlar var. Bu insanların aileleri ve çevreleri de tehlikede. Ayrıca başta İstanbul olmak üzere şehir giriş çıkışlarının da kapatılması lazım. Hastalık şu an pandemi durumunda, Allah korusun epidemiye dönüşürse o zaman çok daha vahim sonuçları olacak.

ŞU ANKİ ORDUMUZ SAĞLIK ÇALIŞANLARI
Bir devleti ayakta tutan ordusudur. Bizim şu anki ordumuz sağlık çalışanları. Sayın Bakanımızın açıkladığı verilere göre sağlık çalışanlarımız da ciddi risk altında. Onlar için gerekli ekipman yeterli sayıda ve hızda sağlanamıyor. 3 profesörümüzü, çok değerli bilim insanlarını kaybettik. Sağlık çalışanlarının korunmasına öncelik vermek gerekiyor. Onlar iyi olacaklar ki bizi de iyi edecekler. Dünyada herkes her işi iyi kötü yapabilir ama bir hekimin, sağlık çalışanının yaptığı işi yapabilecek başka bir meslek grubu yok. Biz de elimizden geldiğince malzeme desteğinde bulunmaya çalışıyoruz ancak şahsi çabalar yeterli olmaz. 

BEŞİKTAŞ’IN YAPTIĞI YARDIM ÇOK GÜZEL ANCAK…
Milli Dayanışma Kampanyası’na Beşiktaş’ın da destek verdiği haberini aldık. Bir Beşiktaşlı olarak böyle bir salgına karşı verilen bu desteği alkışlıyorum ancak kulüp personelinin 4 aydır maaşlarını alamadığı haberlerini alıyoruz. Bu insanlar futbolcular ya da yöneticiler gibi kenarda parası olan insanlar değiller. Aylık gelirleriyle geçiniyor, hayatlarını böyle idame ettiriyorlar. Kulübün bütün yükünü çeken insanların mağdur edilmemesi lazım. O insanlar bütün gün çalışıp emek veriyorlar. Şimdi siz Beşiktaş kulübünün bir personeli olsanız bu bağış olayını duyunca kendinizi kandırılmış hissetmez misiniz? Tamam bağış yapalım, gönül ister ki imkan olsun on katını yapalım ama herkes önce kapısının önünü süpürecek. 

Bu noktada futbolcu kardeşlerime de seslenmek istiyorum. Kulüp emekçilerine bu dönemde yardımcı olmalarını rica ediyorum. Bizim oynadığımız dönemde personel maaşları bugünlere göre çok daha sağlıklı bir şekilde ödendiği halde biz bu yardımları yapardık. Otomatik olarak bizim ücretlerimizden kesinti yapılır personele dağıtılırdı. Bu bir Beşiktaş geleneğiydi. Beşiktaş, emekçilerini mağdur eden bir kulüp olmamalı. Futbolcu 2 ay para alamadığı zaman ihtar çekiyor, FIFA’ya şikayet ediyor, parasını faiziyle alıyor. Bu insanların suçu yaptırımlarının olmaması mı?

FUTBOLCU ÜCRETLERİNDE İNDİRİM ÇOK ZOR
Şu an dünyanın birçok yerinde sporcular maaşlarında indirime gidiyor ama oyuncuyu buna razı etmek için elinin güçlü olması lazım. Ya şampiyonluğa oynayacaksın, büyük hedeflerin olacak, oyuncular burada kalmak için indirimi kabul edecekler, böyle bir durum maalesef yok şu an. Kulübün eli oyunculara karşı hiçbir alanda güçlü değil. Sen zaten kulüp olarak oyuncuların ücretini aylarca ödemiyorsun, adama indirim teklif edersen sana evet deme şansı yok. Mukaveleleri çok sağlam. Yabancı oyuncu ne Beşiktaş’ı tanır ne Türkiye’yi sever. O burayı iş olarak görüyor. Parasını alamazsa gider mahkemeye. Biz boş mukaveleye imza attık, kulüpte çok alacağımızın üzerini çizdik ama bizim için Beşiktaş formasının anlamı, değeri çok büyüktü. Şu an yabancılardan sadece Atiba buna olumlu cevap verebilir ama Mustafa Pektemek’e yıllık 1 milyon Euro’dan 4 yıllık mukavele imzalarken Atiba ile 100 bin Euro için neredeyse sözleşme uzatmayacaklardı. Beşiktaş’ta kalmış olsa yıllarca oynamış olduğu için belki Quaresma da bir indirim yapabilirdi. Bunlar istisna, Beşiktaş ile özdeşleşmiş yabancılar. Diğerleri paralarına bakarlar. Ben de yurtdışında top oynasam şu ortamda belki çok ufak bir indirim yapardım o da böyle evrensel bir savaş verdiğimiz için. 

LİGİN DURUMU…
Ligin şu anki haliyle tescil edileceğini sanmıyorum. Bu tehdidin tamamen ne zaman ortadan kalkacağı belli değil. Bu belirsizlik ortamında ne desek havada kalır ama 2020 – 2021 sezonunu olağandan geç başlatarak öncesinde bizim eskiden oynadığımız TSYD Kupaları gibi hızlandırılmış bir playoff şeklinde kalan maçları oynatabilirler diye düşünüyorum. Temmuz ayından önce hiçbir sportif faaliyetin başlayabileceğini ne yazık ki sanmıyorum.

EVDEN YAPILAN ANTRENMANLAR…
Futbolcuların evlerinde yaptığı bireysel çalışmalar maç temposuna karşı bir hazırlık değil, kas gruplarını çalıştırmak, adale sakatlığı yaşamamak, kilo almamak, hayatlarını belli bir disiplin altında geçirmek için faydalı olur. Bireysel antrenman yapan bir futbolcu, antrenman temposuna çalışma yapmayan oyunculara göre çok daha kolay kavuşur. Şu anda hem sporcular hem vatandaşlar için performans sporu yapmak çok sağlıksız. Koronavirüse karşı savaşta bağışıklık sisteminin güçlü kalması gerekiyor. Bunun için de vücudu yormamalı, kaldıramayacağımız sporu yapmamalıyız. Futbolcular antrenman yapmazlarsa adaleler kendini bırakır, sakatlıklar baş gösterir. Bir de futbolcular hayatları boyunca hep belli bir efora alışık oldukları için vücut sürekli olarak bu eforu talep eder. Bu eforu sarf etmediğiniz takdirde başta kalp olmak üzere birçok sağlık sorunu karşımıza çıkabilir. 13 sene önce futbolu bıraktığım halde halen günde en az 1,5 saat spor yapıyorum ve 6 ayda bir mutlaka sağlık kontrolünden geçiyorum. Futbolcuların bireysel antrenmanları bu açıdan önemli. Maç temposuna kavuşmak içinse maçların başlangıç tarihinden en az 1 ay önce takım olarak kampa girilmesi gerekiyor.

Duhuliye.com