Defansif 11 tercihi siyah beyazlıların ilk devreyi çöpe atmasına yol açtı.

Dünkü ilk yarının hikayesinin aşağı yukarı nasıl gelişeceğini, Sergen Yalçın’ın maç önü açıklamasını izlediğimde hissetmiştim.

Malatya’nın dirençli ve tehditkâr bir takım olduğunu, başlangıç için üçlü orta saha tercih ettiğini söyledi Sergen Hoca.

Yani bir önlem takımıydı sahaya çıkardığı...

Oysa geçici teknik adamı yönetimindeki Malatya da aynen Sergen Hoca gibi bir önlem takımıyla çıkmıştı sahaya!

İki takımın altı orta saha oyuncusu birbirine benzerdi; ne Mallan, ne Necip, ne Acquah gol hayaliyle çıkmamışlardı sahaya. Herkesin kafasında durdurmak vardı.

AŞIRI DEFANSİF TAKIM

Malatya %45,5 ile ligin en az topla oynayan iki ekibinden biri.

Yüzde 74,5’la da en düşük pas isabetine sahipler.

Genelde uzun metrajlı ve yüksek oynuyorlar, maç başına 19,9 hava topu kazancıyla bu alanda liderler.

İlk devre boyunca da geçiş hücumu planları sadece Tetteh’e yüksek top atmaktan ibaretti.

Tetteh de sola deplase olduğu için Rosier-Welinton’la eşleşti o bölgede.

Yani Malatya merkezden ayağa oynayarak çıkmadığı/çıkamayacağı için Necip tercihi aşırı defansifti.

İlk devreyi bir bakıma çöpe atmış oldu Beşiktaş.

TETTEH YALNIZ KALDI

İkinci devreye Sergen Hoca doğal olarak Mensah/Necip değişikliğiyle başladı...

Maça da bir bakıma 46’da başlamış oldu Beşiktaş.

Mensah’ın girişiyle üçüncü bölgede artan siyah beyaz renk yoğunluğu, Souza-Aboubakar-Atiba organizasyonunu ve golü getirdi zaten.

Sergen Yalçın’ın da muhtemelen ilk 45’te değil, ikinci 45’teki oyunundan memnun olduğu bir gündü dün.

Malatya’daki maçın öyküsüne ekstra tesir eden iki oyuncuya da ayrı parantez açmak lazım:

Atiba yine kendisine ihtiyaç olan anda çıktı ortaya.

Gol vuruşundaki zamanlaması, soğukkanlılığı, tekniği muazzamdı gerçekten.

Yeni Malatyaspor adına parantezi hak eden isimse Tetteh idi bence.

Dünkü yüksek vitesiyle, o klas topu paslarıyla takımının lokomotifiydi Ganalı.

Etrafında bir-iki kaliteli oyuncu daha bulabilse, ete kemiğe bürünebilirdi Tetteh’in faydalı oyunu.

Uğur MELEKE / Hürriyet