İnsanlar cevabını bildikleri sorularla polemik yaratmaya, tartışma yaşamaya ve tabii ki nabız yoklamaya bayılıyorlar. Ortadaki meselenin menfi yönde neden hasıl olduğunu da biliyorlar. Ama dedim ya bayılıyorlar çemkirmeye...

İki gün önce yine bir hazırlık maçındaydık... Alman Bundesliga ekibi Mainz'la oynadık... İlk yarı oynanan oyun beğenilmedi... Ben de hiç iç açıcı bulmadım... Lakin hepimiz biliyorduk ki, gördüğümüz yedek ağırlıklı kadroydu. Ve dört ya da beş ilk 11 oyuncusu sahadaydı...

Haliyle içimizden as kadroyu görelim hele diye sabır ettik... Demedik ki bu hoca ne yapıyor? Böyle giderse ilk beş haftayı göremez! Filanca topçu ne arıyor takımda? İkinci yarı oyuncu değişikliklerini bekledik...

Haaa! Bana derseniz ki "Yedekler de ilk 11 oyuncusu gibi olmalı, maalesef böyle büyük takım olunur" sizinle beraberim... En az üç dört mevkiye takviye yapılması şart. Bunda hemfikiriz...

İkinci yarı kapağı açık kalmış kolonya şişesini bulduk. Kapattık, rafa kaldırdık! Ve sahada önüne gelene mühür basan Beşiktaş Noteri'ne evrildik... Ve hal böyle olunca cümlemiz ikinci yarıda sahaya sürülen bu takıma methiyeler dizdi... Evet! Geçen sene kağıt üzerindeki ihtişama hepimiz yenildik, kandık...

Şimdi yoğurdu üfleyerek yiyoruz eyvallah... Lakin eleştiriler yapıcı olmalı, özellikle gençlerin olduğu bölümler dikkatle taranmalı. Ve sosyal medya girdabının sizi etkilemesine izin vermemelisiniz...

BUNLAR GÜZEL İŞLER

Gazetem Akşam'ın yaptığı haber üzerine ben de piyanonun bir iki tuşuna basayım dedim...

Mirhan İnan... Beşiktaş baya bir ilgileniyormuş... Almanya'daki çocukları aradım... Dedim nedir? Dediler ki kallavi... Niye kadraja girmiş dedim. Dediler 19 yaşında... Milli Takım U19'da oynuyor.

Dedim nereli bunlar? Eskişehirli imişler ailece... Babası eski topçu, Necmettin... Oynadığı maç sayısının azlığına bakmayın diyorlar. Pandemiden dolayı Alman alt liglerinde maçlar iptal olduğundanmış...

1.90'a yakın boy... 8-10 numara ve santrforda oynayabiliyor, çok hızlı... Diyeceksiniz ki topçu gelmiş gitmiş senin alanın değil, niye depreştin... Derdim ve gelmek istediğim nokta şu...

30'u devirmiş adamlara bir kamyon para vereceğinize böyle alt yapısı ve fiziği kuvvetli, gelecek vadeden genç çocuklara adımların atılması...

Futbolda bir ekole imza atmak... Örneği müzemizde ve belleğimizde duruyor... Bakınız Serpil hoca ve Üstünkaya dönemi... İyi işler yapılıyor, böyle devam...

MULEKA,CENK, WEGHORST

Beşiktaş tarihine altın harflerle yazılmış "Metin Ali Feyyaz" kısmını hepimiz biliyoruz... Seyredenler hatırlar, üçlü forvet başlığının nirvanasıydılar...

Seksenli yılların başlarından doksanlı yılların ortalarına kadar esip durdular. Bir hatta iki-üç jenerasyona ilham oldular... Nereden esti şimdi de yazdın bunları? diye sorabilirsiniz. Rüya görmedim. Hayallerimi zorladım, bu çıktı ortaya.

"Muleka Cenk Weghorst" Olur mu olur... Olursa tadından yenmez. 95'ten beri üç forvetli takım seyredemedik. Ismael hoca başarırsa müthiş bir imza atar Beşiktaş tarihine...

Tabii ki Atom Karınca'lı orta sahanın güç ünitesine ulaşılabileceğini sanmıyorum ama Josef, Fernandes ve Ghezzal, kalabalığın arasından bana ha bire el kaldırıyorlar!!!

Alen MARKARYAN / Akşam