Teknik adamlığımın 11 yılını verdiğim iki güzide kulüp karşılaşması yine bana nasip oldu.

Sahaya avantajlı çıkan, seyircisi önünde oynayan ev sahibi Antalyaspor’du.

Ancak son haftaların güçlü kadrosunu oluşturan ve Şampiyonlar Ligi yorgunu olan Beşiktaş’ın hesabını ilk 45 dakikada bozan beklenmeyen sakatlıklardı. 

Necip ve Mehmet Topal ilk yarıda sahayı terk ettiklerinde alarm zilleri çaldı sanki.

Darmadağın olan defans kurgusu yanında Salih’in durgunluğu ve orta alanda üstünlük kuran Kırmızı-Beyazlı takım 42 ve 45. dakikalarda iki gol ile soyunma odasına girerken zengin kadro bir anda alternatifsizleşti.

Kimin nerede görev yapacağını kestirmek dahi zordu. 

Veysel ikinci golü bulduğunda, yara Kartal için ağırdı.

Ama bu, karşılaşmanın sadece ilk yarısıydı.

İkinci bölümde “harika adam” Ghezzal oyuna girince Rıdvan’la başlayan goller sıra ile geldi. 

Batshuayi ve Ghezzal iki gol daha attığında takımda Atiba’nın daha da önemli bir kaptan oluşu ve Sergen’in de teknik adam olarak oyunun kaderini etkileyen yanı ortaya çıktı. 

Larin’in kimse anlamasa da gol yollarını açan stili, Atiba’nın kim gelirse gelsin takımın yıldızı ve lideri oluşu unutulmamalıdır. 

Beşiktaş büyük bir karşılaşmayı çok eksik ve sürpriz bir dönüşümle aldığında önemli olan maçların yorgunluğu, oyun içi-dışı önemli sakatlıkla eksikliklerin iyi çalışınca, bozulmayan konsantrasyon ve yaratıcılık ile umudun her zaman olduğu gerçeğini hatırlatması bizim için önemli bir futbol olayıdır. Ona da “mucize” denir!

Adnan DİNÇER / Cumhuriyet