Her sene biraz sis bulutu vardır ülke futbolu üstünde ama bu seneki bir acayip. Özellikle Kadıköy sarılılarının yaptıkları akla mantığa sığan cinsten değil. Sezon başında 19 futbolcu almış bir kulüp ilk günden itibaren şampiyonluğun en büyük favorisi olarak görünüyor tüm mecralarda. Ağustos’tan bu yana (son 1-2 maçı saymaz isek) sahada futbol adına hiç bir emare göstermez iken bile bu değişmedi. Bir Beşiktaş maçı oynadılar 6-7 yiyecekleri günü karşı takımı 10 kişi bıraktırarak 4 ile zor atlattılar. Bir Antalya deplasmanı oynadılar 10 kişilik bitmiş Antalya’yı kendi oyuncularının ayağının çime takılması yolu ile aldıkları son dakika penaltı sayesinde geçtiler. Hele ilk hafta oynadıkları Rize deplasmanındaki son dakika penaltısı ile aldıkları maçı herkes unuttu bile. Aralarda, Gençler, Kasımpaşa, Hatay maçlarında yapılanları saymıyorum bile. İşte bu camia sezon başından beri en küçük taraftarından başkanlarına kadar bas bas bağırıyor hakkımız yeniyor diye. Hatta onunla da kalmıyorlar Beşiktaş kollanıyor lafını kendi aralarında tekerleme haline getirmiş durumdalar. Düşünün hem onların hakları yeniyor hem Beşiktaş kollanıyor sanırsın küme düşecekler. Eee liderin 2 puan gerisindesin!  O nasıl olacak?

İşte DİKKAT burada kullanılmaya başlanacak kelime. Bu garip seneyi 2004 yılına çok benzetiyorum. Hani Alex’i getirdikleri üstüne de devre arası Nobre yaptıkları seneyi. TFF’de daha sonra adı 2011 deki şike davasında çokça geçecek o zmanın yönetim kurulu üyeleri Şikip Mosturoğlu’nun üst düzeyde bulunduğu seneyi. Unutmuşlara hatırlatma, gençlere de inceleme açısından söyleyeyim 2004 yılında Beşiktaş devreyi 11 puan önde bitirmişti. FB, ilk yarıda oynadığı ve 1-1 berabere kaldığı Rizespor maçı son 3 dakikasında çift sari kartı olan sol bek Victoria atılmadığı için tekrar kararı çıkmış olduğu için 1 maçı eksik görünüyordu. Ligin ilk maçını Rize ile oynadılar ve ilk yarı maçı olmasına ragmen kuralı hoop diye kendilerine (yukarıda var hangi yolla olduğu) uydurup devre arasında transfer ettikleri Nobre’nin 2 golü ile 3-1 kazandılar. 8’e inen fark Cem Papilla faciası ile başlayıp şimdi burada adını anamayacağımız bir kaç futbolcu isminin karışması ile de korkunç bir sonla bitmişti. Hani bu sene biz bu ligde en iyi takımız kolej havasındayız diyoruz ya o seneki takım o ligin 10 katı üstünde idi. Kanıtlanamayan ama bir çok Beşiktaşlı’nın bir çok farklı kanaldan kulağına gelen iğrenç tezgahlar ile o sene heba olmuş idi. Sonunda o günün başkanı Serdar Bilgili apar topar görevi bırakmıştı. Diyorum bu sene de çok benziyor o seneye. Rakip camia Alex’ini buldu, büyük yatırım yaptı, şimdi oligarlarına belki de yayın ihalesini aldıracak hatta tesadüfün böylesi ilk maçını Rizespor ile oynayacak. Şans da bu ya yine 2011 yılı yönetim kurulu üyelerinden 1 i de TFF başkanı. Bizim camia da sağolsun bayağı naif. Yok efendim Hulk olursa kolej havası bozulur mu yok bu olursa tadımız kaçar mı yok öyle yok böyle derdinde. Biz bu oyunu tüm camia olarak daha önce gördük. Kimse, sadece zengin ailenin oğlu para harcadı diye başarılı olmamalı. 15 milyona aldığı topçuyu tüm ülke ile dalga geçer gibi 1 senesi bedava 3 milyona oynatıyorum dememeli. Hele hem kendi yapıp hem de Beşiktaş bak hakemleri etkiliyor diye bağırmamalı. Bu senenin büyük bölümünde alkışladığımız Beşiktaş yönetimi Beşiktaş Teknik heyeti oturup bu sahnelenen tiyatroyu daha abartmalarına izin vermemelidir. Yönetim tarafı, takıma değil 1 gerekirse 2-3 kaliteli takviye yapmalı Teknik heyet de içerdeki oyuncuya sahip çıkmalıdır. Bu çocuklar iyi niyetli hepsinin temiz insan olduğuna inancımız sonsuz. Ama buradan uyarayım, özellikle menajerleri dahil tüm oyuncu kadrosu, her türlü çakalın akıl çelmeleri karşısında seytana uymamaları konusunda çok ama çok dikkatli olmak zorundalar. Bu camia bir 2004 daha kaldırmaz.