Sonra Burak’ın açıklamaları.

“Beşiktaş’a teşekkür ederim ama Trabzon’da kalmayı tercih ediyorum.”

Konuyla direkt alakalı iki karşı cephenin yorumlarını aktardım size.

Ne diyorsunuz?

Hamaset ve karşındaki rencide etmeye yönelik bir üslup hakim değil mi?

Ben gayet doğal karşıladım.

Gocunmadım,

Neticede adamlar rakip.

Peki,

Kendi camian içinde,

Toplumun dörtte üçü Burak transferine olumsuz bakarken,

Sırf yönetim bastırıyor,

Ya da “Şenol Hoca’nın istediği oyuncu” mantığı ortaya atılıyor diye,

Ve bu minvalde Burak Yılmaz’ı savunurken,

Burak’ı istemeyenlere,

“Caner’i alkışlayanlar, Burak için olumsuz bir şey söylemesin” diyebilmesine ne diyorsunuz.

Hangisi daha çok içinizi acıtıyor.

Ben şahsım adıma söyleyeyim,

Ve eminim ki benim gibi binlercesi var,

Caner ve Gökhan Gönül Fenerbahçe’de oynarken,

Beşiktaş’ta görmek istediğim futbolculardı.

Net.

Caner hırslı.

Ve kendini oyun içerisinde hırsından mütevellit kaybediyor olabilir.

Ve ben çok yazımda eleştiriyorum.

Eleştiriyoruz.

Ama Beşiktaş’ta canını dişine takarak oynadığı ortadayken,

Beşiktaş’ta olması büyük bir çoğunluk tarafından istenmeyen bir futbolcu için,

Sırf birilerine şirin gözükmek adına orta yere bırakılması,

Etik de değil,

Kulağa da hoş gelmiyor.

Ve acımasızca.

Sahi! Biz ne ara böyle olduk çözemedim.

Ama bu sosyal ağ sayesinde istediğin her şeyi yazabilme özgürlüğü,

İyi bir istikamet değil.

Beşiktaş camiası böyle parçalanmamalı.

Hele,

“Geçen sene, Burak olsaydı şampiyonduk” diyenler var.

Kimi kimden koruyorsunuz anlamadım.

“Esas Cenk Tosun’u satmasaydık şampiyonduk” diye cevap gelirse ne yapacaksınız.

Yazıyı sonlandırmadan öylece bırakıyorum.

Hadi sıhhatle.

Alen Markaryan / Akşam