Önce bir tespit: Beşiktaş’ın büyüsü çabuk bozuldu.

Dün keyifle (hobi gibi) oynayan takım, bugün deplasman fobisinden kurtulamıyor.

13 haftada 5 yenilgi çok fazla. Bu performansa şampiyonluk vermezler…

Lige kötü başlangıç yapan Başakşehir de üst sıralara tırmanıp sizi geçiyorsa bu başarısızlığın açıklanması gerekir.

Sergen Yalçın’ın futbolcularını eleştirirken özür dileyip sorumsuz davranan sporcuların sorumluluğunu da alamayacağını söylemesi çok sorunlu bir durum.

Alanya deplasmanında Beşiktaş topla daha çok oynayan (61/39), daha çok korner (7/5) kazanan, toplam şutlarda (17/10) ile hücumda daha çok görünen takımdı.

Ne var ki takımın ahengi yoktu. İstatistikler kimseyi yanıltmasın.

Atakları sonuçlandıramadılar. Kolay top kaptırarak pozisyonlarını kaybettiler.

Yenilgiyi önleyecek bir direnç ve isyan durumunu da sergileyemediler.

Alanyaspor topla daha az oynamasına rağmen daha uyumlu, daha etkiliydi.

Beşiktaş’ın oyunun başında yarattığı baskıyı çabuk savuşturdular.

Sonrasında sezonun formda oyuncusu Efecan’ın asistiyle Babacar’ın ayağından öne geçtiler.

Burada şaşılacak durum, kale sahası içinde Babacar’ın kontrol dışında kalması ve çok rahat vuruşla golü atmasıydı.

Beşiktaş savunması Vida ve Welinton’la rakip yarı alanda oyun kurarak baskı oluşturmayı deniyor. Evet, bu oyun geçen yıl iş yaptı.

Ama çabuk okundu, kolay çözüldü. Rakip takımlar da geçiş fırsatlarıyla “gereğini” yaptılar, gollerini attılar.

Pjaniç’i alkış ve takdirle yükselten dostlar bir gerçeği atlıyorlar.

Boşnak futbolcu, çok dar bir alanda çok az koşarak zaman geçiriyor.

Topla buluştuğunda çabuk ve etkili derin ataklarla rakibi eksiltip pozisyon yarattığını göremiyoruz.

Evet, duran topları çok etkili ve isabetli kullanıyor. O fırsatlarda da Kenan, Larin, Ghezzal ve diğerleri, vuruş için geç kalıyor.

Alanyaspor’un telaşlı ve dağınık Beşiktaş’a karşı daha sakin, daha çabuk ve doğru oynadığını gördük.

Sergen Yalçın, ikinci yarıda Atiba ve Pjaniç’i alıp Can Bozdoğan’la Alex Teixeira’yı, sonrasında da Kenan’ın yerine Nkoudou’yu oyuna sokarak hücumda etkinlik kazandı ama yine de savunmadaki sıkıntıyı önleyemedi.

75’te kaleci Ersin’in ceza alanının dışına koşarak boş bırakılan bölgede kafayla rakip hücumunu önlemesi dramatik yanı ağır basan bir sorumluluk örneğiydi.

Ardından Teixeira’nın ve Can Bozdoğan’ın gollük şutlarında Serkan Kırıntılı’nın peş peşe kurtarışlarına tanık olduk.

Evet bu ülkede iyi kaleciler var. Ama talihsiz kaleciler de var.

Dünkü Ersin gibi. Farkı önlerken uzatmada Diedhiou’nun golüne sadece o değil, savunmayla birlikte tüm takım yakalandı.

Sonuca bakalım: Beşiktaş çifte kupalı sezonun ardından iddialı ve klas (!) transferlerle lige başladı…

Ama umudunu çok çabuk kaybetmeye başladı.

13 haftanın 5’inde yeniliyorsa, sezon sonuna kadar kaç yenilgi alır, varın siz hesaplayın.

Hayal kırıklıkları ve sakatlıklar daha ne kadar sürer? Bilmiyoruz.

Belli ki Beşiktaş’ın büyüsü bozulmuş. Hem de çok çabuk bozulmuş!

Attila GÖKÇE / Milliyet

Beşiktaş'tan son dakika, transfer ve özel haberler için Duhuliye.com mobil uygulamalarını indirmek için TIKLAYIN