Bu Fırat iyi hakemdi aslında ilk başlarda. Genç,dinamik prensipli bir imaj çizmişti. Ne zaman Zonguldak’lı (çok taraftarımız vardır bu emekçi ilimizde) Beşiktaş taraftarı palavrası attılar ortaya buna bir haller oldu. Tahminim sistemin askeri olması o dönemlere rastlar. İlk 1-2 senesinden sonra öyle maçlar yönetti öyle maçlar yönetti ki onu oraya layık görenleri utandırmadı. Ta ki geçen seneye kadar sürdü bu. Ben insafa geldi emekli olmadan önceki son senesinde tövbekar oldu demiştim kendi kendime ama sonradan aydım meğer uzatma peşindeymiş baba. Ekstra 2 seneyi cebe koyduktan sonra tekrar sahne kıyafetlerini giymiş maşallah. Dedim ya aslında kapasiteli çocuk bu, bence Cüneyt’e göre falan baya bir hakem. Cüneyt’in nasıl bu kadar yükseldiği konusunda o dönemi de düşünürsek başka şüphelerim var ama ispat edemem ama bu öyle değil. O yüzden gerçekten yazık. Gerçi biraz şişmiş tombul olmuş ama olsun can boğazdan gelir. Yemek yemesine bir lafımız yok da hak yiyince olmuyor. Kızıyorum falan ama yine de insan üzülüyor eminim ailesi bu durumları hayal etmemişti büyütürken. Dün tüm Beşiktaşlılar’ın bu soytarılık karşısında acı acı gülmeleri mi dersin maça gelen binlerce insanın sen artık bizim elemanımızsın tarzı her pozisyona penaltı vermesini emretmelerini mi dersin çok kişilik silici davranışlardı. Ama bu yolu seçen adamın kişiliği ne kadardır da ne kadarı silinir bilmiyorum. Benim için hakemliği bundan sonra yok hükmündedir. Kendisini gözümden, beynimden yolculadım dün akşam Allah selametini versin..

Maça gelirsek, ben bu kadar kötü bir Fenerbahçe beklemiyordum. Taraftarının önünde iki pas yapar bir takım ama nerdee.. Golü bile bizim assist ile attılar. Binmişler Kim diye bir adamın sırtına herşeyi ona yaptırıyorlar. Ben böyle topu kıran bir büyük takım seyretmedim 40 yıldır. Bu pencereden baktığımızda kazanamadı diye Beşiktaş’ı eleştirmek gerekir ama o kadar da değil tabi ki. İlk yarı da Fırat’ın jesti üstüne Vida’nın hediyesi ile takım zaten  kendine gelemedi. Rakibin ne kadar kötü bir takım olduğunu anlayamadılar. Tabi tecrübesiz Can’nın da o kargaşa içinde pozisyonunu bulamaması ve karşı tarafın yarattığı kaos ortamını anlayamaması ile 45 dakika kaybettik. Ne zaman ikinci yarı sakin olan bir Oğuzhan atıldı sahaya o zaman kaçınılmaz son başladı tribünde Süleyman Seba’ya küfürden başka sesi çıkmayan güruh için.  Hele gole sevindi diye garip bir nedenden yuhladıkları Josef’in çaaatt diye alnından çıkan sesi ile oyun bitti onlar için. Gençler bilmez yine Kadıköy’de Wilson’nun kelinin çatırdısından sonra bu yeni versiyon da çok güzel oldu. İkinci yarı sahada yaşananlar kendilerini ülkenin en büyüğü olarak görenler için ağır bir dramdır. Yani kafa yorup maçı yorumlamak bile zaman kaybı. Zaten camia olarak infial yaşamaları da berabere kaldıkları için değil eminim 1 puana bayram ediyorlar da asıl sorun maç içinde yaşadıkları. Bir büyük takımın kendi evinde, dolu tribünler önünde karşı takımı hayran hayran izlemenin dayanılmaz acısıdır Fenerbahçelilerin yaşadığı. Zor bir durum geçmiş olsun kendilerine.

Takımda belli bir rahatlama olduğu açık Sergen hocanın gidişinden sonra. Sanki haklılık payı varmış, bu sene değil geçen senenin son etabından itibaren takımla teknik heyet arasındaki yaşanan sorun söylentilerinin. Yeni hoca seçimi ile ilgili düşüncelerimi sona saklayıp Önder hocaya ayrı bir tebrik sunmak isterim. Özellikle Pjanic – Josef arasındaki görev paylaşımında bir önceki dönemin tersine yerlerini değiştirdiği için. Hatırlar isek FB’de Topal – Josef oynarken Josef bu gollerden atıyordu çünkü Topal arkada bekleyen rolde idi. Şimdi o rol Pjanic de. Sezon başından beri eksikliğini hissettiğimiz önde sayıca çoğalmamızı sağlayacak  kişi  Josef de ceza sahasına koşu,şut ve kafa tehditi oluşturacak bu oyun yapısında. Bir başka önemli kazanç da Serdar. Her ne kadar ısınmadan derbiye başlasa da ve başlangıç da bazı hataları olsa da, defansif becerilerinin yanında temiz ve öne hep olumlu oyunu ile çok önemli bir stoper kazanıyoruz. Güven konusunda da umudum artıyor. Dün de o tarafta (sol ön) olumlu katkı vereceğini hissettirdi. Hatta bana göre Larin’den önde. Ama Beşiktaş’ın mutlaka o kanada bir uçurtma takviyesi yapması gerekiyor. (Nkoudu’dan hayır gelmeyeceğini varsayıyorum).. Takımın kafasını yukarı kaldırışı çok önemli idi. Bunu devam ettirmesi gerekiyor.

Son olarak hoca mevzu. Mutlaka belli bir plan doğrultusunda bir teknik direktör ile anlaşma sağlanmalı. Önder hoca ise o isim Önder hoca ile devam edilebilinir. Suratından bu kadar Beşiktaşlılık akan adam uzun yıllar bu kulube hizmet vermeli. Ama yönetimin burada Önder hocayı bir çıt aşşağıda yani yardımcı pozisyonunda çalıştırmayı düşünmesini de saygı ile karşılarım. Böyle yönetimsel bir hamlede duyguların biraz daha geride kalması doğaldır. Öte yandan ben gelecek hocanın adını bilip bilmediğim ile nerede ne başarı  kazandığı ile değil gerçekten bir kulube katkı sağlayıp sağlayamayacağı ile ilgileniyorum. Belli bir futbol kültürünü kalıcı bir şekilde kulube kazandıracak herkes olabilir. Ama kişisel isteğim denenmişlerin artık denenmemesi. Çağa ayak uyduran ve bu kulubü geleceğe taşıyacak beyinlere ihtiyacımız olduğu çok açık. Hayırlısı olsun..