Kendimi bildim bileli siyah-beyaz renk aşkıyla yoğrulmuş bir Beşiktaş sevdalısı kişi olarak 1998 yılından beri Beşiktaş Kongresi üyeliği sıfatı taşımaktayım. Bu yıldan itibaren sadece oy verme ile birçok kez katıldığım Beşiktaş başkanlık seçimleri dışında hiç katılmadığım Beşiktaş İdari ve Mali Kongresine ilk kez 2021 yılı 25 Aralık Cumartesi günü katıldım.

  COVID-19 pandemisinin Türkiye’de Delta varyantı ile 4. dalga pikinin ve yeni Omicron’la olası 5. dalganın pikinin ayak seslerinin duyulduğu ve vaka sayılarının giderek arttığı bir süreçte Beşiktaş İdari ve Mali kongresi Akatlar’da kapalı bir spor salonunda yapıldı. Üstelik kongrenin özel önemi nedeniyle katılımın çok fazla olacağı ve geçmiş başkanlık ibralarının olup olmamasına bağlı gerginlik ve atışmalara bağlı sözlü sloganların havaya çok yoğun solunum yolu damlacığını saçacağı göz önüne alınırsa ve kongre üyelerinin sıklıkla, uzun süre kullandıkları maskenin koruyucu fonksiyonlarını yitirebileceği de göz önüne alınırsa böylesi bir kapalı spor salonu adeta COVID-19 bulaşına davet çıkarması beklenen bir durumdur.  

  Pandeminin başladığı 2 yıldır COVID-19’la Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ve İBB/Bilimsel Danışma Kurulu’nda yoğun bir mücadele içinde olan ve üstelik 20 yıldır kendi fakültemde tıp öğrencilerine koronavirüsleri akademik olarak anlatan bir bilim insanı olarak bu virüslerin bulaş zinciri ve tehlikelerinin farkında değil miydim? Hem de çok iyi farkındaydım COVID-19 korunma kurallarının gereği olarak N95 maskemle kongreye katıldım.

  Nitekim kongrenin ilk günü (25 Aralık 2021 Cumartesi) kapalı salonda görülen tablo, gerek tribünler gerekse salon ortası oturma düzeninde kişilerin fiziki mesafesi 2 metre kuralından çok uzaktı. Genelde cerrahi maskeli (Özellikle cerrahi maskeler en fazla 4 saat kullanılabileceği ve bu sürecin de ter gibi vücut sıvılarıyla daha az süreye yani en fazla 2 saatle sınırlı tutulacağı bilimsel bir gerçektir.)  olunsa da sıklıkla ağız-burun bölgelerinin slogan atma ve atışmaların yoğunlukta olmasına bağlı bu bölgelerde maskenin kural dışı olarak çeneye indiği ve ortamın kalabalık ve sıkılığına bağlı gelişen ter sebepli maskelerin (Normal koşullarda 8 saat kullanılabilen N95/FFP2 maskeleri neredeyse hiç gözüme çarpmadı.)  fonksiyonunu yitirdiği bir durum vardı. Ayrıca kapalı salonun havanın soğukluğuna bağlı pencerelerin açık olmaması ve havalandırma donanımının optimize etkinliği (dışarıdan temiz havanın alınıp içerden kirli havanın tahliyesi) ile ilgili sirkülasyon sürecinin yani havadaki aerosollerde bulunan COVID-19 virüsünün boşaltılmasının hangi düzeyde başarılabildiği veya bu kadar yoğun kişinin bulunduğu ortamda spesifik olarak ağız-burun solumasının yüksek yoğunluğu da düşünülürse kapalı salonda havada dolaşan damlacık ve damlacık çekirdekleriyle viral yük düzeyinin yüksekliğini ve katı yüzeylere havadan düşen aerosollerdeki virüs yoğunluğunu belirtmek de bilimsel olarak çok abartılı bir görüş olmayacaktır. Peki, böylesi bir süreçte Beşiktaş İdari ve Mali kongresine neden katıldım? Beni hangi koşullar ve süreç böyle COVID-19 virüs riskinin bulaşı için yüksek risk taşıyan kapalı bir alana gitmeme neden oldu?

Katılma nedenlerim:

1.  Kulübümüzün Serdar Bilgili(SB),  Yıldırım Demirören(YD),  Fikret Orman(FO) dönemlerinde çok ciddi borç sarmalına girdiği iddiası ve bu borçların en fazlasının oluştuğu iddia edilen son 7 yılın sorumlusu olarak gösterilen FO dönemine ilişkin ibra olayına mevcut başkan Ahmet Nur Çebi (ANÇ)’in nasıl yaklaşacağını

2. Yine Fulya davasıyla ilişkilendirilen YD dönemiyle ilgili olarak başkan ANÇ’in tavrının ve açıklamalarının ne olacağı

   Bu gerekçelerle katıldığım 25/26 Aralık 2021 Cumartesi-Pazar günü İdari ve Mali Kongrede mevcut yönetim ve genel kurul delegelerince alınan kararlar doğrultusunda neler yapıldı ve yapılamadı?

      1.  KPMG raporu 2009-2019 YD ve FO dönemlerine ilişkin rapor okundu ve 102 milyon euroluk istisna uygulamalarının yapıldığı ve bununla ilgili hukuki gereğinin yapılacağı açıklandı.

      2.  FO dönemlerinin (2 dönem) ibrası genel kurulca yapılmadı ve hukuki süreçle ilgili gereğinin yapılacağı ifade edildi.

BEŞİKTAŞ KULÜBÜ ÜYELİK YAPILANMASI VE KONGRE SÜRECİNE DÖNÜK YANLIŞLAR VE ELEŞTİRİLERİM:

  • Beşiktaş Kulübü’nün üyeliği ile ilgili:  Analitik ve sorgulayan delege yapısından uzak yıllardır belirli gruplara bağlı ve mevcut oligarşik başkan ve yönetimine bağlı oy kullanımı (mevcut başkan yanlış uygulama yapsa da ibra sürecinde kongre delegelerinin başkanın yanlışını sorgulamamaları ve ibra yoluna gitmeleri)
  • Kongrelerin niteliği ( Başkanlık seçimi veya İdari Mali Kongreler):  Kongre üyesi olup olmadığı belli olmayan mafyöz tipli ya da sendika maskesi altında birtakım toplu grupların kongrelerde boy göstermesi yıllardır kongrelerin kangren olmuş sorunudur. (Örneğin yıllar önce yapılan başkanlık seçiminde M. Üstünkaya / S. Seba hususu, kulüple ilişkili olduğu ileri sürülen mafyöz gruplar iddiası, geçen kongrelerde ciddi tepkilere neden olan 5268 sendika üyesinin varlığı ve en son 25-26 Aralık 2021 İdari ve Mali kongrede bizzat tanık olduğum 25-30’ar kişiden oluşmuş aynı tip genç adamların kongreye gelip adeta bindirilmiş kıta gibi tribünlerde yer alması)
  • Başkanlık seçimi veya idari ve mali genel kurul toplantılarında divan başkanlık seçiminin sağlıklı ve demokratik bir şekilde yapılamaması:  Şöyle ki mevcut yönetim ya da bir önceki yönetimin ibrasının söz konusu olduğu önemli bir toplantıda divan başkanlık seçiminde mevcut kulüp başkanının kongre başkan adayı ileri sürmesi ve bu kişinin sıklıkla mevcut başkanın yoldaşı olan delegelerince gerçek sayım yapılmadan el kaldırılarak oldu-bitti ile rakip adayın oy sayısına bakılmaksızın divan başkanlığını kazandık denilmesi. (Geçen haftaki İdari ve Mali Kongre divan başkanı seçimi aynen böyle olmuştur.) Böylesi bir seçimle kongre divan başkanlığının belirlenmesiyle kendisi ve yönetiminin kaderinin belirleneceği bir süreçte mevcut başkan maça 1-0 önde başlamaktadır. Bu anti-demokratik, kabul edilemez bir durumdur.
  • Kulüplerde divan, sicil, denetim ve disiplin kurullarının yapısı:  Yönetime gelen başkan ve ekibiyle bu kurul yapılanmalarının paralellik göstermesi de bugünkü sorunların en büyüklerindendir.

Divan kurulu;  mevcut başkan yönetimiyle uyumlu ve iyi geçinmek uğruna, ortak akıl ve uyarılardan uzak bir divan kurulu yönetimi sergilemek, doğru ve uygun uyarıları yapan divan başkanlarının disiplin cezaları alabilmeleri de geçmişte yaşanmıştır. Örneğin 2012 yılında Şeref Nasır, 2015 yılında Yalçın Karadeniz’in divan başkanlıklarında dönemin kulüp başkanı FO’a dönük başkanlık yapış şekli ve kulübü aşırı borç yüküne soktukları uyarıları sonucunda her iki divan başkanı denetim ve disiplin kurulları marifetleriyle uyarı cezası almaları hala ibretlik birer örnektirler.

Denetim kurulu;

Disiplin kurulu;  başkanı yanlış uygulamalarından dolayı eleştiren bir kişiye (örneğin Y. Karadeniz) disiplin cezası verebilmektedir.

Sicil kurulu;  mevcut başkanın döneminde ona kongrede rakip olan bir başka adayı destekleyen kişilerin kulübe üyelik süreçlerini uzatmakta hatta yapmadığı şeklindeki iddialar yaygındır.

SONUÇ OLARAK;

   Türkiye’de oligarşik  başkanlık sistemiyle yönetilen spor kulüplerinde bitmek bilmeyen borçlar ve istisnai uygulamalarla ekonomik ve idari bozukluk içinde debelenmemenin son bulması ve çözümleri için radikal kararların siyasi otorite tarafından ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Buna göre;

   1. BJK tüzüğünün 54a ve 65. maddelerinde belli ölçülerde olsa da ancak bir türlü realize edilemeyen kulüp yönetimine gelen başkanların dönemlerine ilişkin ekonomik ve idari yanlışlıklarının hesabını vermelerinin önünün açılması için bugünlerde bakanlıkça hazırlandığı ileri sürülen yasanın derhal hayata geçirilmesi gerekmektedir. (Mevcut tüzüklerde var olan ibra uygulaması kulüp üyeliği ve bu delege yapısıyla mümkün değildir. Akılcı ve gerçekçi de değildir.)

  2.  Birinci maddede belirtilen başkanların hesap vermesi ancak nitelikli delege yapısı ile mümkün olabilecektir. Böyle bir delege yapısının oluşturulabilmesi için kişi, grup veya bir sendikaya bağlı olmayan sorgulayıcı ve belirli uzmanlık alanlarında (işletmecilik, ekonomi, bankacılık vb.) genç Beşiktaşlı ve özellikle kadın üyelerin kulübe kazandırılması gerekmektedir. Bunun için kota veya kontenjan uygulamaları gibi tüzük tadilatı şarttır.

  3. Beşiktaş’ın kulüp yönetim yapısının dışında organize olmuş taraftar grup veya derneklerin kongre yönetsel süreçlerine mevcut başkan ve yönetimlere biat etmeden bağımsız şekilde katılmaları gerekmektedir.

  4.  Son olarak COVID-19’un pik yaptığı bu günlerde sırf Beşiktaş’ın ali menfaatleri ve geçmiş yönetimlerden hesap sormak için yüksek enfeksiyon riskine karşın Akatlar Spor Salonu’na her iki gün için giden binin üstündeki, çoğu ileri yaşta kongre üyesinden birçoklarının maalesef COVID -19 virüsü ile ilk ya da ikinci kez eminim enfekte olduklarını biliyorum. Çünkü geçmiş 2 yıl pandemi boyunca COVID-19 olan başkanımız ve bazı yöneticilerimiz de dahil yüzlerce Beşiktaş Çarşı taraftarı ve kongre üyesiyle temasım oldu ve onları izledim. Bu kongre üyelerinin bazıları ya da yakınları bu son kongre vesilesiyle tekrar COVID-19 olduklarına dair beni aradılar. Sağlıklarını çok ciddi tehlikeye sokan bu onurlu ve fedakârlık gerektiren davranışları karşısında geçmiş YD ve FO yönetimlerinin yaptığı isnat edilen 102 milyon euroluk istisnai uygulamanın yer aldığı KPMG raporunun hesabını sormada ibra etmeme ile başarılı olarak bir nebze de olsa vicdanlarını bastırmışlardır. Ancak bu hususta KPMG Raporu’nun Fulya Davası benzeri bir görmezden gelme ile sümen altı edilmemesi gerektiğini böyle bir görmezden gelmenin ANÇ’nin inandırıcılığına gölge düşüreceğini düşünüyorum. Hiçbir şeyle ölçülemeyen ve karşılığı olmayan bu Beşiktaş sevdası karşısında bu dostlarımın hayatlarını kaybetmeden en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmaları en büyük dileğimdir.

Prof. Dr. Bekir S. KOCAZEYBEK (13347 no’lu Beşiktaş kulübü üyesi)

İÜC/Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD öğretim üyesi  

İBB/İSKİ YK. ve İBB Bilimsel Danışma Kurulu üyesi