Sergen Yalçın'ın, "Şampiyonlar Ligi'nde devam edemiyorsak, Avrupa Ligine de gerek yok" yaklaşımı, futbolcular üzerinde anlamsız bir rahatlamaya neden oldu.

Geçen hafta yazdım. Rahatlık virüs gibidir.

Avrupa'da demoralize olan Beşiktaş, özgüvenini ve kazanma alışkanlığını kaybetti.

Bu arada bir başka yanlış daha yapıldı.

Yöneticiler, bilinmeyen bir gücün siyah-beyazlı takıma karşı organize kötülük peşinde koştuğunu iddia etti.

Aynı Don Kişot'un yeldeğirmenlerini kötü devler olarak görmesi gibi, Beşiktaşlılar da hayali düşmanlar yarattı.

Gizli bir elin düğmeye bastığını savunarak sadece takımın değil, camianın da konsantrasyonunu bozdu.

Yakın geçmişte bunu Fenerbahçe'de yapmıştı.

Ben daha bu yaklaşımın bir takıma başarı getirdiğine şahit olmadım.

Oysa bütün bunlar yapılırken, yapılmayan şeyler oldu.

Takımda sık sık yaşanan adale sakatlıklarının nedeni araştırılıp, bu konuya çözüm üretilemedi.

Geçen yıl sergilenen dinamik ve agresif oyunun yerinde yeller estiğine göre "Fizik kalite neden düştü?" sorusunun cevabı aranmadı.

Sergen Hoca'nın imza sürecindeki kırgınlığı göz ardı edilerek, yakın iletişimde kalınmadı.

Özetle hem yönetim hem de teknik kadro bir dizi işi eksik yaptı.

Gelinen nokta ortada.

Eksikleri gidermek ve işleri yoluna koymak için hala bir şans var.

Sonra çok geç olacak!

Ender BİLGİN / Fotomaç