Topla herkes ilgilenebilir. Ama iyi futbolcu ve iyi takım olmak için dayanılmaz şartlar gerekir. Bir özdeyiş vardır “Gençler düşünebilse yaşlılar yapabilse” diye. En çabuk yaşlanan futbol dünyasındaki yıldızdır.

Geçmişte sosyal yönü, ilgi ve cazibesi nedeniyle gelişmiş ülkeler politikalarını saklı tutmak, insanı oyalamak için kullandıkları futbolu şimdi ateşli tepkilere, rekabete soktular. Çünkü işin içine endüstri ve pazarı girdi. Oynayan oyuncu değil borsa malzemesi olurken, izleyen müşteri ve oynatan da patron oldu! Ama hâlâ statüde eksik kalan yanları ile tartışmalar devam ediyor. Öncelikle takımı en iyi seviyeye çıkartmak için bilimsel bir çalışma yaptıracak teknik adamlara önem verildi. Tesisler, antrenman ve izleyenlere takdim için arena oldu!

Daha çok yatırım, fiyat ve para işin dönme dolabı oldu. Ve kuralların doğru uygulanması için düdük öttüren hakemler! Geçmişteki futbolun gerçekleriyle oynamak artık olanaksız. Yeni ve golü kolay sağlayan serpmeler oyuna hâkim. Çünkü parasal boyutu büyük olan bu alemin de ülkeler bazında gözden geçirilen kuralları oluşmuştur.

DÜRÜSTLÜK ŞART

Futbol için önce ilgi ve ayağıyla topa hükmedecek beyin, sinir organizasyonu şart. Kimse zorla futbolcu olamaz. Bu gerçekler yetenekle bütünleşir.

Önceleri haftada iki kez antrene edilen takımlar neredeyse futbolcusunu artık yanında tutan ve ağır işçi yapan bir zorlamayla çalıştırıyor. Şimdi işler farklı boyutlarda artık! cu ve teknik adam arayışını menajer-scout boyutunda izleyen yöneticiler, farklı olarak yatırım yaptıkları bu alanda söz, ötesinde uygulama sahibi gibiler.

Biz izleyenler konulanla yetinmek, beğenmesek de kabul etmek zorundayız. İşte skora göre olurluluk ve geçimsizlik burada başlıyor. Her şey skora indirgenince işler karışıyor. Kırıcılık ve belki de emekle başarı haksız bir yoruma neden oluyor. Oyun 90 dakikada bitiyor ama kavgası bir ömür boyu devam edebiliyor. İşte bu anlamda daha adil olmak ve sahiplenmek adına dürüstlük şart. Çünkü o sonucun kişileri bir sonraki karşılaşmada aynı forma ile bizim olacaklardır.

Adnan DİNÇER / Cumhuriyet