– Bein Sports’tan ayrılık süreci ile başlayalım.

– Evet, net bir karardı. Covid-19’a yakalanan yakınlarım oldu. 15-20 günlük tedavi sürecinden sonra şimdi iyiler. Pandemi şaka değil. Bu yüzden “Önce sağlık” dedim ve bu kararı aldım. Sağlığını kaybedersen geri kalan her şey boş. 

– Bu kadar yıl ve deneyimden sonra aniden bu kararı almak herkesin yapabileceği bir iş değil. 

– Bazen şartlar sizi önemli kararlara götürür. Üzülseniz de sıkılsanız da karar almak zorunda kalırsınız. Ailecek karar aldık. Kesinlikle pişman değilim.

– Bundan sonra ne olacak Ercan Taner’in hayatında?  

– Pandemi devam ederse maç anlatmayacağım. İlaç ve aşı bulunduğunda, imkan olursa sevdiğim işi yapabilirim. Yazı yazmaktan çok keyif alıyorum. SÖZCÜ'de yazdığım için son derece mutluyum. Evden yapacağım TV ve radyo programları, YouTube projeleri var. Belki spor yayıncılığı kitabımın temelini de bu dönemde atarım. Ertuğrul Karslıoğlu ile Türkiye'de belgesel televizyonculuğun dünü ve bugünü, kitap projemiz de sırada.

– Bırakma kararının ardından, SÖZCÜ’de Bundesliga’yı yorumladığın için seni eleştirenler oldu. 

– Kendi adıma aldığım bireysel karar, futbolu izlememem ya da yazı yazmamam anlamına gelmiyor. Ben bir sporseverim. Futbolseverim. SÖZCÜ, Bundesliga'yı tabii ki büyütecek. 66 gündür bırakın futbolu, sporun s’i yoktu dünyada. Almanya’daki maçları 3 milyar insan izledi. Hepimiz mecburi aradan sonra maçların nasıl oynanacağını merak ediyoruz. Onlar 1 aydır hazırlanıyorlar. Rehber oldular dünya futboluna. Almanya Ligi’ni tam sayfa vermek, haberciliğin babasıdır. Bütün dünya Almanya'ya kilitlenmişken, bizim gibilerin uzak kalması tabii ki beklenemez.

– Antrenör babası sayesinde futbolla büyüyen bir genç, neden futbolcu ol(a)madı?

– Bana çok şey öğreten babam Ziya Taner, Ankaragücü'ne ilk Türkiye Kupası'nı getirdi. Bana “Sol ayağın iyi ama senden ancak 3. lig topçusu olur” dedi, hiç üzülmedim! Gerçeklerin yüzüme söylenmesini hep sevdim. Ben de öyle konuşurum. Ankaragücü ve Vefa’nın yıldız takımlarında oynadım. O yıllarda pek çok maçı yedek kulübesinde izleme şansına sahip oldum. Bu oyunun ruhunu iyi bilirim. 

– ‘TRT ekolü’nü bir de senden dinleyelim.   

– Biz girdiğimizde (1983) müthiş bir okuldu. Haber yazmak-okumak, röportaj, maç anlatımı, montaj… A'dan Z'ye hepsini öğrettiler. Kurslar, sınavlar. Pişmeden elinize mikrofon vermezlerdi, ekrana çıkamazdınız. Ufkumuzu açtılar. O yıllardaki çalışanları, arkadaşlarımı ve hocalarımı unutmayacağım.

– 80’lerde maç sırasında sahaya girip mikrofon uzattığını hatırlıyorum. 

– Muhabirlik ve saha içi röportajlar bu işin olmazsa olmazıydı o yıllarda. Heyecan vardı, samimiyet mükemmeldi. Ben de seyrediyorum şimdi. Çok iyi işler çıkmış ortaya!

– İyi bir spikerde olması gerekenler neler? 

– Genel kültür ve Türkçe'yi iyi kullanmak birinci sırada. Mikrofon ile şaka yapmamak, havaya girmemek, ekip çalışmasına tam uymak. En önemlisi, yapmacık yayınlardan kaçınmak. Yaptığınız işe saygı duyarak yapmalısınız.

– Yeni nesil spikerlerden kimi beğeniyorsun? Kızdığın oluyor mu?

– Yalçın Çetin, Ertem Şener, Okay Karacan, Kerem Öncel, Emre Gönlüşen, Özkan Öztürk, Gökhan Abdik, Onur Şahin. Ben kızmam. Merhabamız varsa, eleştirimi çok nazik iletirim. Hepimiz meslektaşız.

– Bir maça ders çalışır gibi hazırlandığını biliyorum. 

– Maç anlatmak benim için büyük keyif. Anlatacağım her maç için hazırlanırım, okurum, yazarım, notlar alırım. Çok iyi konsantre olurum. Kafamı hiç boş şeylerle doldurmam. Her spikerin de tam donanımlı olarak maç anlatması gerektiğine inanıyorum. Donanımlı olursanız, kelimeleri, cümleleri seçmezsiniz, planlamazsınız; kelimeler ağzınızdan dökülüverir.

– “Keşke anlatsaydım veya anlatsam” dediğin oldu mu?

– Milli Takımımız’ın Dünya Kupası finalini hayal ettim ve ediyorum. İnşallah olur ve ben anlatırım. Judo dahil çok branş anlattım. Mutluyum o yüzden.

– Kaç maç?

– Net rakam veremem. 2 bine yakın maça çıktım, radyo ile birlikte.

– Beşiktaşlı ama fanatikler dışında tepki görmeyen bir isim Ercan Taner. 

– Maça çıktığımda her şey biter ve ben, kazananın hakkını teslim ederim. 37 yıl maç anlattırmazlar insana yoksa.

– Maç sırasında dil sürçmesi vs. hatalar olduğunda neler hissediyorsun?

– Moral bozmak yok. Her insan hata yapabilir. Hatayı hemen unutup, anlatıma devam edeceksin. Bize böyle öğrettiler.

– En kötü canlı yayın kazası?

– 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda, Ankara'da canlı yayın yedek spikeriydim. Tansu (Polatkan) Ağabey güreş anlatıyordu, ses kesildi. Grafik sistemi gelişmemiş, ‘Anlat’ dediler. Kulaklığıma ‘Yunan ile İsviçreli karşılaşıyor’ bilgisi geldi. İkisinin mayosunda da haç var, biri esmer, diğeri sarışın. ‘Esmer Yunan, sarışın İsviçreli’ dedim. Tam tersi çıktı. Acayip potlar kırdım. Ağzımdan ‘Rus, Polonyalı’ gibi kelimeler de çıktı; 4 gün sonra Gırgır’a (mizah dergisi) kapak oldum. Farklı bir duygu, çok utanmıştım. Hiç unutmadım. Ama yayın hayatında oluyor böyle şeyler.

– İdollerin kimler?

– Ders verdi TRT eğitimindeyken. Halit Kıvanç Hocam büyük yayıncıdır. Tansu Polatkan, İlker Yasin, Doğan Yıldız iyi hocalarımdır. Haber/program dalında Uğur Dündar ve Mehmet Ali Birand'dan çok etkilendim. Özellikle Uğur Ağabey’in yaptığı bütün programların ilk günden bugüne ilgiyle izlenmesi müthiş bir olay. Gerçekten büyük usta.

– Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi takımını Türkiye’ye sen anlatmıştın.

– 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda Rüya Takım’ı anlattım, süperdi. Basketbolu çok severim. Voleybol, hentbol, atletizm, tenis, yüzme ve buz hokeyi, mutlaka seyrettiğim branşlar. Boks ve güreş (anlatırken) zor geliyor bana.

– Türk futbolunun en büyük sorunu ne sence?

– Ekonomi, genç oyuncu yetiştirememek, aşırı yabancı düşkünlüğü. Futbolu sevmekten ziyade bu oyunun arka bahçesiyle çok ilgilenmek. Türk futbolunun en büyük sorunları bunlar. 

– Pandemi tecrübesi için neler söylersin?

– Çok okurum, bu konuları. Dünyada her an salgın olabilir makaleleri vardı. Ebola olsa tam biterdik. Tesellim bu. Bu bela ile yaşamayı öğrenmeliyiz. En küçük hatayı affetmiyor korona. Bu da tüm salgınlar gibi geçecek. Bu düşmanı hiçbir zaman küçümsemememiz lazım.

– Yaşamak için neden Datça?

– Mavi, yeşil, Knidos, sessizlik, birbirine saygılı ve medeni insanlar. Doğal ve sağlıklı beslenme, zeytinyağı. Zar-zor gidilen nefis koylar. Bodrum gibi şehirleşmiş değil. Huzurlu, sessiz bir yer. Herkes sevmez. Bol eğlence, gece mekanları, renkli hayatı sevenler, burada mutlu olamaz

– Ev işleri ile aran nasıl?

– Rezalet! Kabiliyetsizim o konularda. Biraz budama yapmayı ve yabani ot temizliğini öğrendim. Dört ayaklı çok dostum var, onlarla ilgileniyorum. Kitaplarım var. Okuyorum, yazı yazıyorum. Bunlar bana yeter.

– En çok neyi özledin?

– Oğlumuz İstanbul'da, onu çok özledim.

– Futbolu, sporu nasıl bir gelecek bekliyor?

– Yarı evrime girmiş spor dünyasına hazır olalım. Futbolda her şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. 200 milyon Euro’luk transferler sona erdi. Salgın sürerse, bu oyunun adı ‘seyircisiz televizyon sporu’ olacak. Kulüpler kazandıkları büyük yayın gelirlerine uzun süre ulaşamayacak.

– Yüzlerce, binlerce anı vardır. Öne çıkanı hangisi?

– Çok anım var. İkisi önemli gibi. Ayrı yıllarda, Maradona ve Ronaldinho ile maç sonu, basın odasında tokalaştım. Benim için çok önemliydi. Aşırı sigara tiryakisi olan Cruyff; Barcelona ile Trabzon'a geldiğinde çıkış tünelinde ben röportaj hazırlığındayken “Çakmağın var mı” diye sormuştu. Bulduk tabi! Unutmamış, rövanşta kapalı antrenmana bizi gülümseyerek almıştı.

ANLATTIĞI ‘EN’LER 

En güzel maç: Galatasaray-Fenerbahçe: 3-4. İlk derbim, TRT.

En kötü maç: 1988 Seul Olimpiyatları finali. Rezil bir maçtı!

En önemli maç: Leeds United-Galatasaray.

En şaşırdığı maç: Mükemmel oynadık. FIFA Konfederasyon Kupası. Brezilya'yı eledik. Arsene Wenger ertesi gün televizyonda yorum yaparken benden bahsetmiş “Kendinden geçti” diye. Hemen arkamızda maçı yorumluyordu, Fransız kanalına.

En zorlandığı maç: Dinamo Kiev-Beşiktaş. Eksi 15 dereceydi, adımı unuttum!

En büyük hayal kırıklığı: Londra. İngiltere-Türkiye: 8-0. Ses kesilmişti, 4 golü ben anlattım. Devre biterken bağlantı sağlandı. Gerisini İlker (Yasin) Ağabey anlattı.

En güzel gol: Van Basten'in EURO 1988 finalinde Sovyetler Birliği’ne gönderdiği müthiş füze.

En önemli gol: Çok gol var. Zor soru. Messi'nin Real Madrid'e attığı unutulmaz gollerin çoğunu ben anlattım.

En iyi futbolcu: Maradona.

En güzel stat:  Anfield Road.

En kötü stat: Braga, Portekiz.

ERCAN TANER’DEN UNUTULMAZ REPLİKLER

– Sergen attı şampiyonluk geldi…

– Sustular…

– Artık sandalyeden düşeceğim!

– Hagi! Hagi! Hagi! Hagi!

– Goodbye Liverpool, goodbye…

– Hayrettin yapma!

– Alex! Yok böyle bir gol…

– Allah'ım gol! (Sneijder)

– Hadi güle güle Juventus, arrivederci…

– Meireles, koçum benim!