Biz futbolun neresindeyiz diye merak ediyorsanız, size son oynadığımız Kayseri maçından üç beş anekdot aktarayım...

Bakın bakalım neredeymişiz?

Montero gereksiz bir dirsek darbesinden dolayı sarı kart gördükten sonra kendisine çekidüzen verip 'Aman haftaya Fener maçı var tatsızlık çıkmasın, formayı da kaptırmayalım' diyeceğine gidip duran arabaya çarpıyor!

Duran arabaya çarpana şoför denir mi? Git bisiklet kullan dersin, değil mi? Kimse buna bir şey dememiş herhal! Kafasına göre yani...

Eee! Rosier'e ne demeli? O daha kötüsünü yaptı. Frene basacağına gaza bastı. Güüüümmm? O da haftaya yok...

Bu adamlara kimse bir şey konuşmuyor mu arkadaş? Konuşmuyorlar belli ki. Lakin Valerien ile konuşuyorlar. Böyle de şöyle de diyorlar, Baksana hoca maçtan sonra ne diyor, "Futbolcular sahada her şeylerini vermeliler"

Helal olsun çabuk sahiplenmiş takımı!!! Biz Beşiktaş'ız... Tam taraftarın damarına... Bunları öğretiyorlar, iyi... Futbolculara da haftaya Fener maçı olduğunu söyleyin bari!!! Ama en garibi ne biliyor musunuz maçta?

Kabak gibi görürsün nerede olduğunu. Rıdvan'ın jeneriklik çalımına hakemin faul çalması!!! Niye diye araştırdık. Bulamadık.

Sonra birisi dedi ki, Rıdvan'ın çalımı rakibi küçük düşürme statüsündeymiş. Hakem ona çalmış düdüğü... Sinir krizine soktunuz be insanları.

Hasta ettiniz... Neredeymişiz? O düdüğün içinde!!! Ve futbol asla çıkamayacak oradan...

KARİYER

Trabzonlu oyuncu Dorukhan, oynadıkları son Antalya maçından sonra, "Benim Beşiktaş'tan Trabzon'a gelmem kariyerim açısından çok iyi oldu" demiş...

Kariyer dediğin ne ki Dorukhan? Beşiktaş formasıyla 10 ay sakat kaldın. Nasıl sakatlıksa? 10 ay. Çatır çatır da paranı aldın... Senden hep gençlik aşısıyla bir patlama bekledi Beşiktaş taraftarı. Sen ise duygusal bir şarkı seçip Avrupa'ya gidiyorum sinyali verdin.

Vay be dedik, Trabzon'a gittin... Senin tercihin bizi ilgilendirmez ama Kariyer deyince bunlar geliyor aklıma sevgili Dorukhan.

Geldiğin yer Türk futbolu için fevkalade önemlidir, Hassas çizgileri vardır. Şampiyon olmuşsunuz çık kutla, coş, eğlen kardeşim.

Beşiktaş'ı yad etme lütfen...

KURULLAR VE KURALLAR

Seçenin ve seçilenin sandık başına gideceği tarihtir 29 Mayıs, Beşiktaş'ta... Başkanlığın yanı sıra başkanlık kadar önemli kurulların da belli olacağı bir arayış... Denetlemeye gençlerin önünü açın misali Gökhan Tiryaki talip...

İddialı da.... Gençlerin önünü açın minvalinde ve tribünsel dürtü olarak, Benim oyum ona... Sicile ise tribünlerden bilip tanıdığım sevgili Hasan Özdoğan ve büyüğümüz İsmet Aydınlıoğlu ayrı ayrı katılıyorlar...

Her ikisinin yönetimlerinde değerli arkadaşlarımız ve büyüklerimiz var... Disipline yıllardır tanıdığım Ahmet Akpınar ve yine kardeşimiz gibi diyeceğim Mert Balcı talip. kisi de sıkı yarışçı, tribünsel geçmişleri var...

Şeref Nasır divan başkanıyken Akatlar'da bir basket maçında büyük bir flama açmıştık... Tribünde kongrede bundan sonra divanda da varız diye.... Kısa yollu panik yaşanmıştı kulüpte, bunların divanda ne işi var diye... Bunlar???!!

İşte bahsettiğimiz buydu, tribünün havasını koklamış kişilerin kulüpte görev almasıydı istediğimiz... Neden insanlar rahatsız oluyordu ki, Anlam verememiştik bir türlü?! Neyse şekil şemal bu...

Seçimden sonra şekillenecek kadrolardan tek ricam var... Tüzükte birçok kural var değişmesi gereken, En olması zaruri, en ivedi, en gerekli, kongre üyelerinin içindeki Galatasaraylı ve Fenerbahçeli bütün arkadaşları tespit edip helalleşmek...

Bütün camianın yıllardır isteği budur... Kulak arkası yapamayacağınızı umuyor, Hepinize başarılar diliyorum...

Alen MARKARYAN / Akşam