Futbol sürprizleri bol bir oyun.

Sihirli kutu gibi bir eğlence söz konusu…

Galibiyete, gole, sevince ve puana ihtiyacı olan Beşiktaş, “kiralık evlat” olarak Schalke’den bağrına bastığı Can Bozdoğan’ın inanılmaz güzellikteki soluyla, 20 metreden attığı golle, Kasımpaşa önünde nihayet neşesini buldu, keyiflendi.

Ama o keyifle maçı bitiremediler. Kronometre ilerledikçe yoruldular, çözüldüler ve dağıldılar.

Kasımpaşa inat ve ısrarla aradığı golü 82’de attı.

Sonrasında Beşiktaş’ın - değişikliklere rağmen hiçbir şey yapamadığını ve sonuca razı olduğunu gördük.

Sergen Yalçın’dan yeni hamleler göremedik.

Bu arada… Israrla oynama arzusu sonucu maç kadrosuna alınan Pjaniç, maçı kulübede bitirdi.

Sahi, onu kim getirdi?

Beşiktaşlı futbolcular güler yüzlü skorla ilk yarıyı kapattılar.

Topa ve oyuna sahip olma isteği, maçı domine eden karakteriyle takım olarak bir duruş gösterdiler dün.

Anlaşıldı ki Sergen Yalçın’ın hafta başında Başkan Çebi ile yaptığı görüşme sonrası “devam” kararı çıkınca Nevzat Demir tesislerindeki antrenmanlar da yeni bir anlam kazanmış.

Emektar Atiba, Ghezzal, Joseph, Larin, Rosier, Vida, Rıdvan ve ille de Can Bozdoğan yardımlaşmanın, sağlı sollu atakların gösterisini yaptılar adeta.

Yine de oyunda eksikler vardı kuşkusuz…

İki kanadı da hızlı ataklarla iyi kullanıyorlar, ancak kanatlardan ceza alanına yapılan ortalar ya da ortadan gelişen pozisyonlarla aradıkları golü bulamıyorlardı.

Pozisyonları istedikleri gibi bitiremediler.

Rakip ceza alanı içine yaptıkları hamlelerde Batshuayi, Larin, Atiba gollük fırsatları değerlendiremediler.

Yine de geçen haftaların çözümsüz sıkıntılı maçlarından uzak, taze bir enerjiyle oynadılar.

On ikinci dakikada rakip ceza yayı yakınlarında rakibinden seken topu alan Can Bozdoğan, sonrasındaki müdahaleye rağmen üç-beş metre ilerledi.

Sonrasında beklenmeyen bir kararla dönüp eskilerin bazuka dediği cinsten sol vuruşuyla Harun’u doksandan avlayıverdi.

Yarıda kalan bir hikaye gibi… O gol Beşiktaş’ı mutlu etmeye yetmedi.

Ev sahibi Kasımpaşa da bırakmadı maçı.

Özellikle Yusuf’un Rıdvan’ı zorladığı ataklarda önemli fırsatlar yakaladılar.

Kasımpaşa’nın ikinci yarıda daha baskılı, daha etkin oynadığına tanık olduk.

Buna karşılık Beşiktaş yavaşladı, Kasımpaşa topu kazandıkça daha organize ataklar geliştirmeye başladı.

Umut, Varga ve Yusuf baskıyı artırırken duran toplarla da tehditlerini devam ettirdi.

Sergen Yalçın’ın giderek oyundan düşen Larin ve Ghezzal’ı çıkarıp NKoudou ve Mehmet Topal’la “savunma” pozisyonuna geçmesi de sıkıntıyı önlemede yeterli olamadı. (Sakatlanan N’Koudpou’ya geçmiş olsun.)

82’de tecrübeli Donk Beşiktaş yarı alanına geçti.

Topu sol kanattaki Eren’e verdi ve onun yerden ortasına dokunan Umut beraberliği buldu.

Oynama ve kazanma isteği tamam… Motivasyon, uyanış, kararlılık, eyvallah!

Beşiktaş tazelenerek gitmişti Kasımpaşa’ya.

Ama fizik yetersizlik çok dramatik sahneler yaratıyordu.

İlk yarıda iştahla rakibinin üstüne giden Beşiktaş, maçın son yirmi dakikasında toptan ve sorumluluktan kaçan oyuncularla adeta uyuştu.

Sergen Yalçın, durgunluğa çabuk hamlelerle tedbir alması gerekirdi.

NKoudou ve Mehmet Topal yeterli olmadı. Güven ve Kenan Karaman’ı oyuna almakta da geç kaldı Beşiktaş.

Bu maçın adil sonucu beraberlik.

Peki galibiyeti kaçıran takım var mı ? Evet, Kasımpaşa.

Sakatlıklar, hakemler, anladık...

Motivasyona da itirazımız yok.

Ama fazladan daha farklı bir şeyler yapması gerekir Sergen Yalçın’ın.

Attila GÖKÇE / Milliyet