Başakşehir’i deplasmanda 3-2 mağlup ettiğimiz maç sonrasında; Aboubakar, Necip ve Josef’in galibiyet sevincini gördüğümüzde biz “bu takım bu sene şampiyon olacak” diyebilmiştik.
Alınan sonuçlardan sonra Beşiktaş’ın eksiklerini sorguladığımızda herkes olaya farklı yerden bakabilir. Stoper eksik, golcü eksik, yedek kulübesinden alınan verim az, sakatlıklar etken, Sergen hoca formsuz denilebilir. Oysa Beşiktaş’ın en büyük eksiği geçen sezon Başakşehir deplasmanında yaşadığı o muhteşem gol sevincidir. Bugün o kadronun büyük kısmı korunmasına rağmen o sevinç, o aidiyet, o birlikte hareket etme duygusu Beşiktaş’ı terk edip gitmiştir.

Beşiktaş’ın geldiği noktada bir suçlu aranıyorsa bu suçlu, o duyguyu elbirliğiyle Beşiktaş’tan gönderenlerdir.

Kısıtlı kadrosuyla çifte kupalı şampiyon olan takım, üstelik başka bir takımda çalışmayı düşünmeyen hocasıyla 42 gün sonra zoraki bir sözleşme imzalıyorsa,
Bu 42 günlük süre zarfında imzanın tarafları olan Başkan Ahmet Nur Çebi ve Teknik Direktör Sergen Yalçın sadece bir kez bir araya geliyorsa,
Başka takıma gitmeyip son ana kadar bekleyerek tabiri caizse Beşiktaş’ın kapısında yatan Rosier ve Ghezzal dahi takıma çok geç katılıyorsa,
Şampiyonlar Ligi düşünülerek kaleye takviye yapmaktan kasıt; geçen sezon küme düşmekten son anda kurtulan Başakşehir’in yedek kalecisini almak, elde iki stoper varken ve ilk ihtiyaç stoperken üç ay stoper bakıp Montero’ya kalmaksa,
Rosier’i, Josef’i, Batshuayi’yi, Alex’i yedeklemeden sezona başlanıyorsa,
İdeal kadro ve yedek kulübesi arasında Pjanic ve Salih kadar fark varsa,
Bu yanlış planlama Beşiktaş yönetimi ve Sergen Yalçın’ın müşterek hatasıdır.

***

Sezon sonunun ardından 42 günü belirsizlikle geçirerek yeni sezon planlamasına geç kalındıysa,
Beşiktaş çok kısa sürede bu kadar sakat veriyorsa,
Antrenman programları tartışılıyor, geçen sezon ağzından duymadığımız koşu mesafesi bu sezonun gerek şartı olarak karşımıza çıkıyorsa,
Takıma mental bir yüklemenin de şart olduğu bu kadar açıkken herkesin birlikte zaman geçirebileceği kamplar iptal ediliyorsa,
Şampiyonlar Ligi çok başka bir kulvar eyvallah, ama Real Madrid ve Inter’in grubunda Moldova takımı Sheriff 6 puan yapıp Beşiktaş 4 maç sonunda 0 puanda kalıyorsa,
Ligin 12. Haftasıda kulübeden halen en ufak katkı alınamamış, oyuncuların neredeyse hiçbiri fiziksel kapasitesinin ideal seviyesine ulaşamamışsa,
Beşiktaş son 8 maçtır sürekli gol yiyorsa,
Batshuayi ve Pjanic gibi üst düzey oyuncular dahi on maçlık periyotta ikinci adale sakatlıklarını yaşıyorsa,
Geçen sezon 2 metrelik Larin’den sol açık, sakatlık şartlarında Gökhan Töre’den sahte 9 yaratırken bu sezon bu kötü gidişe rağmen hiç yeni bir şey denemiyorsa,
Hakan Korkmaz ve Rüyhan Duralı gibi çok tartışmalı isimlere ayırdığı vakti yönetimle diyaloğa ayırmıyorsa,
Beşiktaş lisanslı ürününden çok kendi adını verdiği koleksiyondan kıyafetler giyerek, bitcoin reklamlarında oynayarak, aklının sahada olmadığını savunanlara halen malzeme veriyorsa, kuyusunu kazanların değirmenine su taşıyorsa,
Geçen sezon kapasitelerinden kat kat fazla verim aldığı oyunculara bu sezon yüzde 50’lerini oynatamıyorsa,
İnanç kaybediyor ve kaybettiriyor, o geçen sezonki gol sevinci bu sezon derbilerde bile yaşanmıyorsa,
Annesinin cenazesinden dönen Aboubakar’a yapılanlar bizi şampiyon yapmışken, Sporting deplasmanında sakatlanan Can’ın başına sadece Salih gidiyorsa,
Tartışmalı bir pozisyonda, hakem Beşiktaş aleyhine bir karar vermişken sahada itiraz eden futbolcu kalmamışsa,
Geçen sezon koltuk değnekleriyle ayağa fırlayan Cenk Tosun ve yine koltuk değnekleriyle sahaya dalan Hasic varken bu sezon sadece golü atan içten seviniyorsa,
Bütün bu kaybolan hikaye Sergen Yalçın’ın ve ona halen rahat bir çalışma ortamı veremeyen Beşiktaş yönetiminin hatasıdır.

Geçen sezonun Gaziantep deplasmanından sonra o geri dönüşü yapan Sergen Yalçın, inanıyoruz ki yine başaracaktır.

***

Bugün hakemler, tartışmalı kararlarından bahsetmiyorum, sadece maçları doğru zamanda bitirseler Beşiktaş’ın +5 puanı olabilirdi. Bu, bugün Trabzonspor’la aradaki farkın belki de 2 olması demekti.
Adana Demirspor maçında 90+5 verilip 96.42’de korner kullandırılıyor, Trabzonspor maçının ilk yarısında Beşiktaş yine aynı golü yiyorsa,
Altay ve Hatay deplasmanlarında nizami goller, Başakşehir, Galatasaray, Trabzonspor maçlarında net penaltılar verilmiyorsa,
Bütün bunlar VAR’a rağmen oluyorsa bu artık hakem hatası değil, kasıttır.
Beşiktaş – Adana Demirspor maçında Beşiktaş’ın yediği, bariz faule rağmen iptal edilmeyen son dakika golü,
Galatasaray’ın Rize deplasmanında 90+8’lik uzatmanın 90+12. dakikasında faulle attığı son dakika golü
Ve Fenerbahçe – Giresunspor maçında 2-1 geride olan Giresunspor’un gollük atağının kesilerek maçın bitirilmesi,
Bu ülkede hangi büyük takımın “kasten” doğranabileceğini, hakemlerin kimi gözüne kestirebileceğini gösterir.
Kazanmamız halinde puan farkının 4’e ineceği maçta verilmeyen penaltılar ve her iki devrenin uzatması dolduktan sonra yediğimiz goller liderle aramızdaki puan farkını 10 yaptıysa,
Maç sonrası yönetimin açıklaması “bize karşı operasyon var ama eldeki malzeme bu, bu hakemlerle devam edeceğiz” oluyorsa,
Üstelik 2 sezondur Trabzonspor maçlarında bize kendi sahamızda küfürler ediliyor, deplasman yaşatılıyor, Trabzon sesleri bu kadar gür çıkıyorsa,
Bu kadarı ne tesadüf ne de hata, bu kadarı tam olarak kasıttır.
Bunlar tek başına ve devasa birer yönetim hatasıdır.

***

Beşiktaş, liderden 10 puan geride,
Ancak ezeli rakibi Galatasaray’ın 1, Fenerbahçe maçını kazanırsa sadece 2 puan arkasında.
Abdullah Avcı’nın tam buradan verdiği şampiyonlukları yazarken tarih, Trabzonspor’la olan fark çok da önemsenmeyip Galatasaray ve Fenerbahçe’nin önünde kalmak için çaba sarf edilmelidir.
Şampiyonluğun bir yere gittiği yok, bu algı yıkılmalı ve herkes kendine gelmelidir.

***

Sergen Hoca’ya imza sürecinde öfkelenip,
Pjanic ve Batshuayi isimlerinin parlaklığına güvenerek tarihin en iyi Beşiktaş kadrosunu kurduk algısı yaratmakla,
“Biz kadroyu kurduk, şampiyon olursak bizden, olamazsak senden” diyerek bombayı hocanın kucağına bırakmakla,
Beşiktaş lime lime doğranırken susup, Ali Palabıyık, Halil Umut Meler, Yaşar Kemal Uğurlu dururken Serdar Ortaç’a dava açmakla yöneticilik yapılmaz.
Başka herkes suçlu, bir tek başkan “güçlü” olamaz.

Doruk Koç / Duhuliye